79

6.9K 559 237
                                    

🌌

Altın sarısı saçlarının arasında dolaşan babasına ait parmaklara karşı üzerinde çalıştığı iticilere odaklanamadığından dolayı onun ne yapmaya çalıştığını anlamak için arkasını dönen Leda, Tony tarafından engellendi.

İticilerin çalışma prensibinin yazılı olduğu hologramı kapatarak elinde tuttuğu küçük tornavidayı kenara bıraktı. Saç diplerinde ufak bir baskı mevcuttu ve bu babasının ne yaptığını merak etmesine sebebiyet veriyor.

"Baba, ne yapıyorsun?"

Saç diplerinde düz bir yol izleyen işaret parmağı, sarı tutamı dolayarak diğer tarafa atarken Leda'nın kaşları çatılmıştı.

"Bir şey deniyorum."

"Saçımla mı?"

Bariz bir şey gibi onaylayan Tony biraz sessizlik istediğini ilan ederken ne zamandan beri bu kadar sabırsız olduğunu sorguladı. Bir şey deniyordu şurada, makineyle ilgilenmeye benzemiyor ki bu şey.

Yanaklarına doldurduğu nefesi gürültüyle veren Leda kollarını göğsünde birleştirerek bekledi. Yorgundu, yetmiş bir saatir uyumadan zırhla ilginmişlerdi ve bu gece yılbaşı idi. Aynı zamanda başı ağrımaktaydı, tahminde bulunmak ile uğraşamazdı. Hâli hazırda bir tahmini vardı fakat gerçek olma ihtimali düşük sayılır.

Gece yarısından ve plânladıkları yılbaşı eğlencesinden önce birkaç saat kestirmenin ya da bolca kahvenin iyi geleceğini düşünürken Tony'nin sinirli söylemlerini işitti. Gözlerini kapatarak saç diplerinde dolaşan parmakların masaj niteliğindeki gezintisine, ki Leda masajdan hiç haz etmezdi ama sonuçta gezinen parmaklar babasına ait, odaklandı. Normalde yetmiş bir saat uyanık kalmayacaktı, kalmak isteyen babasıydı çünkü zırh bittiği an tatile gideceklerine dair kızından bir söz koparmıştı. Leda'nın uyanık kalma sebebi, zırhın onu heyecanlandırıyor oluşuydu çünkü kullandıkları bir nano-teknoloji söz konusu!

"Tony Stark her şeyi başarır!"

Gözlerini hiç istemeden aralayan Leda tam karşısında klasik bir şekilde kollarını iki yana açmış olan babasına bakarken yüzünü çevrelemesi gereken saçların toplanmış olmasıyla kaşları yeniden çatıldı. Babasının muzur sırıtışı eşliğinde sol elini saçlarında gezdirdi. İhtimal vermediği tahmininin gerçek olmasına şaşırken dudaklarından hayret dolu bir iç çekiş kaçtı.

Uzun saçlarının balık sırtı modelinde, üşenilmeksizin ucuna kadar örülmüş olduğunu parmak uçlarında hisseden Leda'nın yüzüne durdurulamaz bir gülümseme şekillendi.

Kızına hayret ve mutluluğu aynı anda yaşattığı için kendisiyle gurur duyan Tony henüz o sorgulamadan açıklamaya koyuldu.

"Laura, Lila'nın saçını örerken Wanda'ya söylediğin şeyi duydum."

Büyük akşam yemeklerinin üzerinden dört gün geçmişti fakat Leda ne söylediğini elbette unutmamıştı. Yemeğin ardından bir kısım üst tarafta bulunan mini bara, bir kısımda salona geçmişti. Masayı topladıktan sonra Wanda ile mini bara gitmek istediğinde Lila'nın saçını ören Laura'yı görmüştü. Şefkatli bir gülümsemeyle kızının saçını ören Laura'nın anneliğini kendisi bile hissetmiş iken Wanda'ya dönmüş 'Annemin saçımı örmesini çok istemiştim.' demiş ve Lila'nın iç içe geçmiş ipek gibi saçları bakarken 'Balık sırtı modeli çok seviyorum ama etrafımda örmeyi bilen kimse yok.' diye de eklemişti.

Evet, söylediği şey buydu çünkü Leda'nın hep küçük istekleri olmuştu. Gerçek olmayacak şeylerin hayalini kuracak biri değildi. Tek istediği saçının annesi tarafından örülmesiydi ve örülürken o anne şefkatini hissetmekti. Sonuç; asla böyle bir şey olmamıştı.

Bunları da beğenebilirsiniz

          

"Ve Laura'dan saç örgüsünü öğrendim."

Yaşadığı yeni hayretle, fısıltı niteliğindeki sesiyle ciddi olup olmadığını sorguladı. Bu kendisi için önemli bir durumdu. Şarapnel parçalarından yapılmış kolyesi kadar önemli çünkü Tony, sırf kendisi için bir şeyler öğrendiğindem bahsediyor. Manevî değeri oldukça yüksek bir eylemdi bu!

Senelerce annesinin peşinden koşup beş dakika da olsa saçını örmesini, toplamasını ya da okşamasını istemişti. Biraz büyüdükten sonra kendisiyle sohbet etmesi için, bir yerlere gelmesi için çabalamıştı. Annesi ölmeden öncelerinde ise sadece evde kendisini daha fazla yanlız bırakmaması için yalvarmıştı. Tony ise Leda'nın tek cümlesi üzerine egosunu bir kenara bırakıp, ki egosuyla tanınan bir insandı, Laura'ya gitmiş ve bu basit şeyi öğrenmişti.

Tony'nin onu onaylaması üzerine aniden yerinden kalkan Leda, babasına sıkıca sarıldı. Ufak bir ayrıntıydı belki de, basit bir şey ama Leda için her şey demekti! Ellerinin altındaki beden titrek bir nefesle sarsılırken Tony, kızının huzur dolu kokusunu içine çekerek baba olmanın verdiği gururla gülümsedi.

"Sakın ağlama. Tişörtümün sümük olmasını istemiyorum."

Leda onun omzuna vurarak kahkaha attı ancak Tony bu yorumda bulunmasaydı, saniyeler sonra göz yaşlarını bırakabilirdi.

"Bunun anlamı benim için çok büyü-"

"Biliyorum."

Babasının yanağına sulu bir öpücük bırakan Leda, bedenini sarsan hüzünden uzaklaşarak gülüşünü genişletti.

"Seni seviyorum, baba."

"Bende seni seviyorum, kraliçem."

"Kutu oyunları mı oynayacağız? Cidden kutu oyunları? Neredeyiz biz, huzur evinde mi? Tabii, asırlık Yüzbaşı'nı ve Barnes'ı saymazsak. İçinizden biri meyve de soyacak mı?"

Diye sızlanan Tony içki bardağını mini bara koyup yıllanmış bir şarap şişesine uzanırken yılbaşının en güzel gece kulübünde kutlanıldığı ile ilgili bir şeyler söylüyordu.

"Siktir, Natasha!"

Diye bağıran Leda ise acıyan eline rağmen kahkaha atarken Natasha kötü bakışlarını takınmıştı fakat bu Sam tarafından eline güçlü bir vuruş gerçekleştirilmesini engelleyemedi.

"Seni öldüreceğim, Sam. Yavaşça."

Sam'in eline vuran ise çekinmesine rağmen Peter Parker oldu, yılbaşını Avengers kulesinde geçireceği için de heyecanı hâlâ tazeydi ama fan çığlıkları atmasının hoş olmayacağını da bilmekteydi.

"El kızartmaca mı oynuyorsunuz?" diye seslendi, Tony. "Cidden, el kızartmaca? Nesiniz siz? Liseli ergenler?"

Oyunda olan Clint, Sam ve Natasha umursamaz iken lise çağında olan Peter ve Leda ona ufak bir bakış attı. Zekâsı sayesinde liseyi değil, üniversiteyi bitirmiş olan Leda alttan alttan sırıtırken Peter ne cevap vermesi gerektiğini düşünüyordu. Lise çağında olan Wanda ise oyunda olmamasına rağmen Tony'e kızgın bir bakış yollamayı ihmâl etmeyerek Vision'un kolları arasında hareketlenmişti.

Hâlâ Tony'e bakan Peter'ın eline hızla vuran Clint sayesinde çocuktan acı dolu bir inleme çıkarken arkadaşının intikamını alan Leda oldu. Elini yeterince havaya kaldırıp adamın eline vururken onun renkli küfürlerine karşı başını geriye atmış, kahkahalarla gülüyordu.

Mini barın yanında, salonun bir ucunda olan Bucky genç kızın gülüşüne daldı. Başını geriye atışına, soluk pembe dudaklarının gerilmesine, Bucky'e göre ilâhi bir ses olan kahkahasına takılı kalmıştı. Mekânın sıcaklığını nedeniyle kızarmış yanakları, ki Bucky onun soğuk insanı olduğunu biliyor, yılbaşının istediği gibi olması nedeniyle parlayan gözleri ve sarı tutamların kusursuz bir şekilde birleşerek oluşturduğu örgüsünden çıkan birkaç saç telinin yüzüne düşmesiyle o kadar güzeldi ki, demir kollu adama göre, kalbi uzun zamandır hissetmediği bir sıcaklıkla kavruluyordu oturduğu yerde.

"Oowh, siktir. Sen lanet bir ajansın! Elinin bu kadar ağır olacağını düşünmemiştim, Natasha."

Diye bağıran genç kız, Bucky'i güldürürken onlara 'Dilinize dikkat edin.' diye kızmamak için büyük bir mücadele veren Steve yanına oturdu.

"Seni böyle göreceğimi hiç düşünmemiştim."

Ona nedenini sormadı, cevabı biliyordu. Bucky her kadınla flört eden bir askerdi. Akıllarını başlarından alır, içki ısmarlar ve savaşa gittiğinde arkasında birkaç kırık kalp bırakırdı. Steve'in aksine gerçek aşk zırvalıklarına inanmaz, kadınları elde etmek için süslü cümlelerine serpiştirmek dışında kullanmazdı. Şimdi ise durdurulamaz şekilde, çaresizce aşık olmuştu! Olmaması gereken, imkânsız ve hayal etmekten ötesine geçemeyeceği birine... Asla ihtimal vermediği, aksine Steve ile sürekli dalga geçtiği şekilde gerçekten ve en saf duygularla aşık olması evrenin bir oyunu olmalıydı.

"Bende." diye mırıldandı sıkıntılı bir iç çekişin hemen ardından, hüzünlü bir ifade yüzünü kapladıktan saniyeler sonra.

"Bu duygudan kurtulmaya çalışacağını söylemiştin."

"Yapamıyorum."

Steve, dostunun yanında olduğunu hissetmesi için elini onun omzuna yerleştirirken Clint'in bağırışı mekânı doldurdu. Leda'nın vuruşu üzerine elini çekmiş ve pes ettiğini söylemişti. Böylece herkes elini çekti. Eli en çok kızaran şüphesiz açık tenli Peter Parker oldu. Diğeri ise babasının aksine buğday tenli olan Leda'ydı. En çok eli acıyan ise Leda'nın vuruşlarına mâruz kalan Clint'ti.

"Aaw, şu yaşlı Stark'a da bakın." diye bağırdı, Natasha.

Herkes oyundan acayip keyif almış olduğu için gülerek ellerini birbirine gösterirken Tony onların yanına gelmiş, kızının ellerine ufak öpücükler kondurmaktaydı.

Bir süre önce Tony Stark'ı soracak olsalar herkes egoist ve bencil bir adam olduğundan başlayarak birçok kötü özellik sayabilirdi onun hakkında fakat şimdi alacakları cevap harika bir baba ve insan olduğuyla ilgili başlayan güzel cümlelerden başka bir şey olmazdı.

Tony kendisine yaşlı denmesine karşı hâlâ ne kadar harika, dayanılmaz ve çekici olduğuyla ilgili bir takım cümleler kurarken Peter heyecanla yeni yıla bir dakika kaldığını ilan etti.

"Uçak pistine çıkabilir miyiz?" diye sordu, Leda, ellerini mekânın sıcaklığı nedeniyle kızarmış yanaklarına koyarak. "Çünkü yanıyorum da!"

Onu onaylayan ekip saniyeler sonra karlarla kaplanmış zeminiyle kulenin uçak pisti üzerinde duruyordu. Yavaşça yeryüzüne inen kar taneleri hepsinin bedenine usulca konarken Peter'ın otuzdan geriye sayımını dinlediler.

Ekip 'Yılbaşına nasıl girersen öyle geçer.' taktiğini denemek üzere değer verdikleri insanların yanına geçmişlerdi.

Tony sol koluyla kızını sıkıca sarmaladı. Dudakları onun sarı saçlarına bastırılmıştı. Sağ kolu ise oğlu gibi gördüğü Peter'ın omuzunda duruyordu.

Natasha Bruce'un, Wanda ise Vision'un dudaklarına uzanırken Steve yakın dostu Bucky ile omuz omuzaydı. Clint, Sam ve Rhodey üçlüsü ise okçunun kucağında duran cips tabağıyla ilgileniyordu.

"Seni seviyorum, kraliçem." diye mırıldanan Tony kızından aynı şekilde karşılık alırken sağ eli altında duran omuzu sıkarak çocuğun ilgisini kendisine çekti. "İyiki varsın, evlât."

Şaşırdığından dolayı göz bebekleri genişleyen Peter'ın dudaklarına hüzünlü bir gülümseme yayılırken küçük yaşta kaybettiği babasının yerine çoktan Bay Stark'ı koymuştu, ek olarak artık bir kız kardeşi de vardı.

"T-Teşekkür ederim, Bay Stark."

Son üç saniyede Leda ve Peter'a aynı anda sarılan Tony gururla gülümseyerek yeni yıla böyle girmeyi tercih ederken Bucky sevdiği genç kızı izlemeyi seçmişti. Onun mutlulukla parlayan çehresi kalbini ısıtırken...

Öyle ya da böyle, yılbaşı Avengers üyeleri için yeni bir başlangıçtı ve her biri hâlinden yeterince memnundu.

🌌

Stark | My Queen 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin