🌌
Altın sarısı saçlarının arasında dolaşan babasına ait parmaklara karşı üzerinde çalıştığı iticilere odaklanamadığından dolayı onun ne yapmaya çalıştığını anlamak için arkasını dönen Leda, Tony tarafından engellendi.
İticilerin çalışma prensibinin yazılı olduğu hologramı kapatarak elinde tuttuğu küçük tornavidayı kenara bıraktı. Saç diplerinde ufak bir baskı mevcuttu ve bu babasının ne yaptığını merak etmesine sebebiyet veriyor.
"Baba, ne yapıyorsun?"
Saç diplerinde düz bir yol izleyen işaret parmağı, sarı tutamı dolayarak diğer tarafa atarken Leda'nın kaşları çatılmıştı.
"Bir şey deniyorum."
"Saçımla mı?"
Bariz bir şey gibi onaylayan Tony biraz sessizlik istediğini ilan ederken ne zamandan beri bu kadar sabırsız olduğunu sorguladı. Bir şey deniyordu şurada, makineyle ilgilenmeye benzemiyor ki bu şey.
Yanaklarına doldurduğu nefesi gürültüyle veren Leda kollarını göğsünde birleştirerek bekledi. Yorgundu, yetmiş bir saatir uyumadan zırhla ilginmişlerdi ve bu gece yılbaşı idi. Aynı zamanda başı ağrımaktaydı, tahminde bulunmak ile uğraşamazdı. Hâli hazırda bir tahmini vardı fakat gerçek olma ihtimali düşük sayılır.
Gece yarısından ve plânladıkları yılbaşı eğlencesinden önce birkaç saat kestirmenin ya da bolca kahvenin iyi geleceğini düşünürken Tony'nin sinirli söylemlerini işitti. Gözlerini kapatarak saç diplerinde dolaşan parmakların masaj niteliğindeki gezintisine, ki Leda masajdan hiç haz etmezdi ama sonuçta gezinen parmaklar babasına ait, odaklandı. Normalde yetmiş bir saat uyanık kalmayacaktı, kalmak isteyen babasıydı çünkü zırh bittiği an tatile gideceklerine dair kızından bir söz koparmıştı. Leda'nın uyanık kalma sebebi, zırhın onu heyecanlandırıyor oluşuydu çünkü kullandıkları bir nano-teknoloji söz konusu!
"Tony Stark her şeyi başarır!"
Gözlerini hiç istemeden aralayan Leda tam karşısında klasik bir şekilde kollarını iki yana açmış olan babasına bakarken yüzünü çevrelemesi gereken saçların toplanmış olmasıyla kaşları yeniden çatıldı. Babasının muzur sırıtışı eşliğinde sol elini saçlarında gezdirdi. İhtimal vermediği tahmininin gerçek olmasına şaşırken dudaklarından hayret dolu bir iç çekiş kaçtı.
Uzun saçlarının balık sırtı modelinde, üşenilmeksizin ucuna kadar örülmüş olduğunu parmak uçlarında hisseden Leda'nın yüzüne durdurulamaz bir gülümseme şekillendi.
Kızına hayret ve mutluluğu aynı anda yaşattığı için kendisiyle gurur duyan Tony henüz o sorgulamadan açıklamaya koyuldu.
"Laura, Lila'nın saçını örerken Wanda'ya söylediğin şeyi duydum."
Büyük akşam yemeklerinin üzerinden dört gün geçmişti fakat Leda ne söylediğini elbette unutmamıştı. Yemeğin ardından bir kısım üst tarafta bulunan mini bara, bir kısımda salona geçmişti. Masayı topladıktan sonra Wanda ile mini bara gitmek istediğinde Lila'nın saçını ören Laura'yı görmüştü. Şefkatli bir gülümsemeyle kızının saçını ören Laura'nın anneliğini kendisi bile hissetmiş iken Wanda'ya dönmüş 'Annemin saçımı örmesini çok istemiştim.' demiş ve Lila'nın iç içe geçmiş ipek gibi saçları bakarken 'Balık sırtı modeli çok seviyorum ama etrafımda örmeyi bilen kimse yok.' diye de eklemişti.
Evet, söylediği şey buydu çünkü Leda'nın hep küçük istekleri olmuştu. Gerçek olmayacak şeylerin hayalini kuracak biri değildi. Tek istediği saçının annesi tarafından örülmesiydi ve örülürken o anne şefkatini hissetmekti. Sonuç; asla böyle bir şey olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark | My Queen 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Stark soyunun ortak sorunu, gurur duyulmasını...