"Daniel, konuşalım mı?" Sınıftan bir kaç erkek ile konuşan Daniel'in yanına gittim ve diğerlerini umursamayarak konuştum.
"Tabii" bekletmeden diğerlerinin yanından ayrıldı. Ben sınıftan çıkarken o'da peşimde geliyordu.
En son onun evinde buluşmamızdan sonra 1 hafta geçmişti. O günden sonra hiç bir şey olmamış gibi davranmıştım fakat nedense bu gün ona açılma kararı almıştım.
Kesin kararımdı bu gün bu işi bitirecektim. Tepkisini merak ediyorum ama bir yandan da benden uzaklaşır diye çok korkuyorum. Ben cidden bilemiyorum.
"Bir sorun yok değil mi? Son zamanlarda farip davranıyorsun." Garip mi davranıyorum? Belli mi etmiştim yani? Zaten bir işi doğru yapsam, şaşarım.
"Hayır sorun yok, ama önemli bir konu." Etrafa kısa bir bakış atıp bana döndü. Sırf kimse duymasın diye koridorun en sonuna getirmiştim onu ve öğle paydosu olduğu için kimse yoktu.
"Dinliyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım. Hadi ama ayna karşısında pratik yaparken daha kolaydı. Evet, evet bunu yaptım.
"Ben...nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." Dememle gülümsemiş, ellerini omzuma koymuştu.
"Lütfen artık benden çekinme, hadi söyle."
Ne diyeceğim? Sana aşığım mı? Senden hoşlanıyorum mu? Ya da ertelesem mi? Ya benden uzaklaşırsa? Düşüncesi bile berbat.
"Sanırım yapmamam gereken bir şeyi yaptım." Sessizce kendi kendime mırıldanmamı duyan Daniel, hiç beklemeden cevap verdi.
"Ne yaptın?" Duyduğu için şaşırdığımdan, konuşamadım bir süre. Sanki sana diyordum, neden duydun ki beni?
"Iseul, artık söyler misin lütfen? Korkuyorum." Dediğinde hızlıca ellerimi kaldırarak iki yana salladım.
"Hayır korkmanı gerektiricek bir şey değil, sanırım." Dedim ve kafamı eğdim. Kestiremiyordum, vereceği tepkiyi.
"Ben senden hoşlanıyorum." Hızlıca söylediğim şeyle kafamı kaldırmamak için kendimi zor tuttum. Vereceği tepkiden korkuyordum.
"Iseul, ben." Dediğinde eğdiğim kafamı kaldırdım, bana bakıyordu.
"Sana karşılık veremem. Ben seni arkadaşım gibi görüyorum, daha ilerisi olamaz. Ama eğer istersen hiçbir şey olmamış gibi da-"
"Hayır!" Dedim sözünü bölerek. Onunla arkadaş olmak istemiyorum, ben onu sevdiğim adam olarak yanımda istiyorum.
"Hepsi senin şuçun!" Ses tonum biraz bile azalmadan konuşmaya devam ettim. "Eğer bana bu kadar iyi davranmasaydın, senden hoşlanmayacaktım. Herkes bana kötü davranırken sen neden onlar gibi olmadın, söylesene?!"
"Iseul..."
"Ne var?!"
"Üzgünüm, fakat seni sevemem." Dedi ve daha fazla bir şey dememe izin vermeyip, ortamı terk etti.
Göz yaşlarım onun gitmesini bekliyormuş gibi saniyesinde yanaklarımdan aşağı inerek yolunu çizmeye başladı.
Şaçma bir sevgi besleyip sonunda üzülmüştüm. Daniel'i şuçluyordum ama asıl şuç bendeydi. İlk defa bana bu kadar iyi davrandığı için ona bağlanmamalıydım, yaptığım bir hataydı.
Ne olucak hiç bir fikrim yok fakat sanırım hayatıma artık Daniel'siz devam edeceğim. Başarır mıyım bilmiyorum ama unutmayı deneyeceğim, biliyorum ki bir haftalık bir hoşlanma değildi bu. İlk tanışmamızdan beridir bir şeyleri hissediyordum zaten, fakat kendime yediremiyordum.
Keşke hiç yediremeseydim. Üzgünüm Daniel, bir arkadaşını kaybettiğin için.
■□■□
Oley konuya geldim mqyahmöshhöwsçöuwöwuyöqwuööwyö artık sonunda istediğim konuya geldim.
Kötü mü yazıyorum? :/
Lütfen oy verin ve yorum yapın, sizi seviyorum💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boomerang ❃ KANG DANİEL
RandomBumerang gibisin. Seni kendimden uzaklaştırmak istediğimde, geri geliyorsun.