Potter çocuklar-Potter anne-Potter baba

238 27 97
                                    

Balık bulamayınca böyle oluyor. Balık ne ya başlık bsjsh

○●○

Uzun zamandır gelmek istediğim, fakat gelemediğim küçük köye sonunda gelmiştim. Godric's Hollow'a. Aağaağa çok güzel burası! Küçük sevimli evler, küçük sevimli bahçeler ve küçük sevimli Potterlar.

POTTERLAR! Ah, öldüm galiba! Ciddi ciddi Potter kardeşleri görüyorum şuan, wuhuu! Belki de bi ruh emici beni soktu, kim bilir? Ama ya keşke bi ruh emici görsem. Sevip beslerdim onu! Herneyse işte. Ruh emicileri seviyorum...

Godric's Hollow'a geldim çünkü bu zamanın tadını çıkarmak istiyorum. Ayrıca şu zaman şeysi aletini de düzeltmem gerek.

Bavulumu süre süre, ayaklarımı zıplata zıplata bahçelerinde oynayan Potter'lara gittim. James Sirius Potter olarak düşündüğüm kişi görünmez olarak bahçe hortumunu eline almış ve diğerlerini ıslatırken kahkaha atıyordu. Lily ıslanmayı sevmiş olmalı ki suyun altında kollarını açmış dönüyordu. Albus ise söyleniyor ve eliyle üstüne gelen suları engellemeye çalışıyordu.

Süpeeğr!

Bahçe kapısının biraz gerisinde durduğumda onlar da dikkatlerini bana çevirdiler. James ise pelerini hemen saklamıştı. Lily öne çıkıp sevimlice gülümsedi.

"Merhaba, kime bakmıştınız? " Ben de bu sıra evi inceliyordum. Çok güzel düzenlemişler, kaç yıldır harabe kalması şaşırtıcı ve saçma.

"Ah, merhaba Lily! Ailenden bir şey rica etmeye gelmiştim. Nerdeler? Ve, James. Pelerini saklamayı beceremiyorsun üzgünüm. "

Bana gözlük takan testral görmüş gibi baktılar. Evet bunu deneyeceğim. Listemde var. Evet bir listem de var. Hogwarts'da yapacaklarımla ilgili. Evet.

"Sen, Lily'nin adını ve pelerini nerden biliyorsun? " dedi bir adet James.

"Bana pamuk şeker alırsanız söylerim, hıh! " dedim bir adet pamuk şeker veziresi ben. Albus sırıttı, Lily kıkırdadı, James değişik değişik baktı.

Beni bahçeye davet ettiler. Bi sandalyeye oturdum. Bu sırada Potter kardeşlerle tanışıp- ki ben onları biraz tanıyordum -kaynaşıyorduk. Şimdiden ısınmıştım onlara. Sonra içeriden bir şömine sesi geldi. Şömine sesi! Potır! Hığağağa!

Lily içeri koşup babasına misafirlerinin olduğunu söyledi. Ginny ve Harry bahçeye çıkıp beni karşıladılar. Damarlarımda tsunami, beynimde düşünme bozukluğu, bademciklerimde fıtık yaşanıyordu ama ben halâ ölmedim. Şaşkınlıkla onlara bakarken yarım yamalak konuşmaya çalıştım.

"B-ben Klor, ay! Clara. Şey benim, zamanla işler yapan- bi cihaz... Öldü cihaz...b-bi el atar- yardım edebilir misiniz acaba? Ben- tanıdığım büyücüler... siz aklıma geldiniz. Ben... gideceğim geçmişe. Büyükannem bunakt-tır. Sarah Teyze ca-candır. B-benim bünye yalandır. Nefes alamazken bacaklarım tutmayı bıraktı ve karanlığın içine salak adımlarla yürüdüm.

◎○◎

Gözümü açıp etrafa baktım. Sonra üzerimdeki örtüye geri dönüp sarıldım, dolandım, yuvarlandım ve yere düştüm.

Gözümü tekrar açıp bu sefer daha gerçekçi gelen dünyaya baktım. Sonra üzerime serilmiş örtüye sarıldım, yuvarlandım ve yere kapaklandım. Bu da ne ya? Rüya değil miydi yani? Yok ilki rüyaydı. Ya ne farkeder iki kere kafamı çarptım off! Acıyor!

Wattpad yazdığımı silmiş! Bi 100 kelimem daha vardı hığaaa! Şimdi yaz bakalım hepsini!..

Gürültüye gelen Ginny beni yerden kaldırdı.

"Ah, dikat et canım. " dedi Ginny... Teyze?

"N'oluyor ya pamuk şekerler intihar mı ediyor siz burdasınız ve büyüksünüz Aman Tanrım! Haa. Hatırladım tamam. Yine de, sizi görmek tuhaf. "

"Biz buradayız ve büyüğüz derken? Siz kimsiniz küçük hanım? " dedi kibar Harry Potter.

Boğazımı temizledim. Halâ tam ayılamamıştım ve sesim çatlak çıkıyordu.

"Ben, Clara Atkinson! Buraya gelme sebebim ise bu aletin nasıl düzelebileceğini sormak. " dedim Zaman Kuşatıcıyı çıkarırken. (Bu arada ilk başta bu isim farklıydı. Zaman Koparıcı yazmaya çalışırken otomatik düzeltme Kuşatıcı yazmıştı bdhsvsjsj sonra böyle karar verdim hsksx)

Harry Zaman Kuşatıcı'yı elimden aldı ve inceledi. Kalkıp bir kitap getirdi ve elindekiyle bir benzerlik aradı sanırım.

"Bunu nereden buldun ? Hiçbir yerde bununla ilgili bilgi yok. Bakanlık tarafından onaylı mı bu? "
dedi Seherbaz damarı kabarmış Harry.

Bu zamana kadar neden söylemedim de uğraştırdım? Çünkü çok pis gıcığım.

"Tabii ki de bilgi olmaz. Bu bebek sadece bende var. Kısaca anlatayım bari. Şimdi bu alet geçmişe gitmeye yarıyor. Fakat Zaman Döndürücü gibi paralel evren yaratmıyor. Görebildiğin zamana kadar ileri de gidebilirsin, neyse işte. Bunla geçmişe gitmem lazım, bana bu yüzden verildi bu. Yani bir nevi görevim. Hatta görevimi de söyliyim, nasıl olsa bu zaman hiç varolmamış olacak. Görevim sensin Harry. Seni korumak ve Voldemort'u engellemek. Kahin bilgisine sahip olacağım. İnsanların benim yüzümden ölme olasılığı da yüksek olacak, çünkü ölürlerse ben onlara yetişememişimdir. "

Son sözleri söylerken aklıma Sarah Teyze geldi. Ne pahasına olsun hepsini kurtarmalıyım. Harry önümde yere çöktü ve ellerini omuzlarıma koydu.

"Yani sen, beni korumak için mi her şeyini bırakıp geçmişe gidiyorsun? Peki neden? Neden bunu yapıyorsun? Zaten olup, bittiler. " son dediğine kendi de inanmıyordu.

Burukca gülümseyip yanıt verdim. Ah, küçük Harry.

"Bir muggle gibi yaşamama rağmen, bazı şeyler verildi bana. Geçmişini anlatıyordu. Sen, her şeyden habersiz, hep yanlış anlaşılan, masum bir çocuktun sadece. Bense yanlış anlaşılma olayından nefret ederim. Onları okurken, sanki ben senmişçesine üzülüyordum. Hem, burada bırakacak fazla bir şeyim yoktu. Bunlardan sonra herhalde bakanlık tarafından onaylı olup olmaması bir şeyi değiştirmiyordur herhalde? "

Son dediğime ensesini kaşıyarak karşılık verdi.

"Aklımda halâ soru işaretleri var. Seninde vardır muhtemelen. Bunun ne kadar doğru olduğuyla ilgili de hiçbir fikrim yok. Fakat neler yaşadığımı ben biliyorum... Ginny onun elini tuttu. Seni teklikeye atmak istemem, Clara. Doğrusu, bu ani teklif beni şaşırttı-

Hı?

"Teklif mi? Ben sana bir tekliften söz etmedim, ne olursa olsun gideceğim. Sadece bir yardım, anlarsın Zaman Kuşatıcı..."

Harry afallamışcasına kafasını salladı. "Pekâlâ, şey, muhtemelen biraz dinlenmesi gerek. Koruyucu büyüler işini yapmış, herhangi bir hasar göremedim. Sanırım kendini düzeltmesi yaklaşık bir gün sürer. Eee... düzelene kadar bizimle kalabilirsin, eğer istersen." Heyecanla gülümseyip kafamı salladım.

○◎○

Kuşların anırması beni çok rahatsız etmeye başladı. Salak kuşlar. Yanımdaki James'e dönüp "Asanı iki dakka verir misin?" dedim.

Asayı halâ anıran kuşlara doğrultup -avadalamak isteğiyle, fakat azkaban korkusuyla- patlama büyüsü mırıldandım. Ohaaa büyü yaptım, ben yaptım BEEN! Normalde buna sıçrayıp gülerek tepki vermesi gereken ben, tebessüm edip kendimle gurur duyarak başımı salladım.

James ise beni alkışlıyordu. Fark ettirmemeye çalışsam da James hoşuma gitmişti. Yo yo, sadece bu kadar, hoşuma gitti.

Asasını ona geri verip beti benzi yerine gelen Zaman Kuşatıcı ile bakıştım. Sonunda düzelmişti. Harry'nin tahmini gibi bir gün sürdü düzelmesi. Sonunda Hogwarts'a gideceğim hihihağg!

●◎○

Evet, bu kadar. 941 kelimeyle bitirdik bölümü.

Harry Potter ● Çılgın HogwartslıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin