20~Gel, adını bilmezken ezberlet kendini

746 48 1
                                    

Asya kendini, Kerem bir salıncağa bindirmiş, kendi etrafında çevirip çevirip çevirip bırakmış gibi hissediyordu.  Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki, nerede durması gerektiğini kestiremiyordu. Hayalini bile kuramadığı duyguları tattırıyordu.

Akşam iş çıkışı hızlı bir yemek yiyip sonrasında Keremin iyi müzik yaptıklarını söyledikleri bir mekana geçtiler. Gerçekten güzel çalıyorlardı. Kızı elinden tutup arkalara doğru çekiştirdi. Gayet rahat, salaş bir koltuğa oturup Asya'nında yanına yerleşmesini sağladı. Bütün gün uydurduğu yaratıcı bahanelerle kıza sokulmuş, bazen küçük bir öpücük vermiş, bazen kokusunu içine çekmiş, bazende kulağına fısıldamıştı. Asya yapma demenin fayda etmediğini anladığından beri kendini buna alıştırmaya çalışmış, bir parça alışsa da hala kalbini sakin tutmakta zorlanıyordu.

Kerem kolunu Asya'nın omzuna atmış, arkasına rahatça yaslanarak şarkıyı dinliyordu. Başını kolunun altındaki kıza çevirerek, yüzünü saçlarının arasına gömdü.

Kız saçlarının arasında adamın dağılan nefesinin geçtiği yeri yakıp kavurarak geçmesine seyirci kaldı. En başından beri bir tehlike olarak görüp direndiklerine karşı bütün duvarları düşmüştü. Keremi sevmeye başlayarak, onun kendini sevmesine izin vererek kendi yıkmıştı duvarlarını. Şimdi de varlığını ruhuna bir yara gibi işlemesine göz yumuyordu. Tatlı tatlı sızlatarak, arkasından üfleyip öperek yerleşiyordu kalbine. Asya sonrasında yokluğunun daha çok acıtacağını bilerek göz yumuyordu buna üstelik.

"Sana sarılıp uyumak istiyorum"

Kulağına doğru adamın sıcak nefesiyle söyledikleri kızın kanının alev almasına, damarlarında akan kızgın sıvının nefesini kesmesine neden oldu.

Dönüp adamın yüzüne bakmak istiyor ancak bu hareketi onları burun buruna getirecek diye yerinde kıpırtısız oturuyordu.

"Kerem"

"Asya... Asya... Asya"
"Çok güzel bir ismin var biliyor musun?"
"Asya bugün bende kalsan olur mu?"

Adamın kendi kendine söylenir gibi konuşmasını dinlerken, en son sorduğu soruyla    kendini öne doğru çekip aralarına biraz mesafe koyduktan sonra hiç bir şey söylemeden adamın yüzüne baktı. Onda görmeye pek alışık olmadığı ciddi bir yüz ifadesiyle, başı koltuğa yaslı gözlerinin altından kıza bakıyordu.

"Ciddi değilsin değil mi?"

"Ciddiyim"

"Sadece uyumak için öyle mi?"

"Sadece uyumak için"

Asya kollarını göğsünde birleştirerek arkasına yaslandı ve kesin bir ses tonuyla konuştu.

"Olmaz"

Kerem konuşmanın gidişatından böyle bir cevap almayı beklemiyordu. Bir an bozguna uğrasa da çabuk toparladı.

"Bana güvenmiyor musun?"

"Bunun güvenle ilgisi yok. Ayrıca hemen ilk günden evine davet edebileceğin bir kız olduğum izlenimine nereden kapıldın bilmiyorum"

"Özür dilerim. Böyle düşüneceğini tahmin edemedim. Öyle bir niyetim yoktu. Ben, sadece az önce kokuna direnemedim. Bir an seni kollarımda uyurken hayal ettim. Sadece bu"

Keremin söyledikleri durumu değiştirmese de söyleyiş tarzı öyle içten ve iç gıcıklayıcıydı ki, Asya omuzlarını düşürdü. Adama fazla tepki göstermesinin bir alemi yoktu, o Asya gibi hislerini içine hapseden biri değildi. Ve işin diğer yüzünde kızın da bu isteği paylaşıyor oluşu vardı. Az önceki sert çıkışının etkisini yumuşatmak ister gibi bunu dile getirdi.

"Güzel olurdu"

Cevap vermesini beklemeden devam etti "Ama olmaz"

Kerem durumu kabullenerek gülümsedi.

"Tamam, gel buraya"

Kollarını açıp kızın tekrar yaslanmasını bekleyip, yüzünü az önceki yere, o muazzam kokunun kaynağına, saçlarının arasından kulağının altına yerleştirdi. Ama uslu durmaya niyeti yoktu. Bunun kızı nasıl etkilediğinin bilinciyle kulağına doğru nefesini vererek konuştu.

"Asya bir gün bana hayır diyemeyeceksin biliyorsun değil mi? O günün gelmesi ne kadar sürecek bilmiyorum,  ne yeterli olacak sana bilmiyorum. Ama görüyorumki beni bunun için köpek edeceksin."

Sözlerinin etkisini güçlendirmek ister gibi bir süre bekleyip devam etti.

"Olurum. Bana hissettirdiklerini bilsen. Sana yakınlaştıkça, bana kendini açtıkça hep daha fazlasını istiyorum. Sabırla, yavaş yavaş seveceğim seni. Öyle bir anda görür görmez değil, bir ağacın kayaları parçalayıp kök salması gibi ağır ağır. Ben sadece bedenine değil ruhuna sahip olmak istiyorum."

Asya hissettiği heyecanla karışan zihninin duyduklarını tam idrak edemeyeceğinin farkındaydı. Ama unutamazdı da bu sözleri. Adam kıza kanatları olduğunu ve nasıl kullanacağını göstermişti bir kez nasıl unutabilirdi ki. Kalbinin önüne uçsuz bucaksız bir gökyüzü sermişti. Sabaha kadar tekrar tekrar hatırlayıp mutlu olmak için eve dönüp yalnız kalmayı bekleyecekti.

*****

Kıza bütün gece bulutlar döşek tatlı sabah meltemleri ninni olmuştu. Belki uykusunda bile gülümsemişti sabaha kadar.

Göğsüne bir çok yeni duygunun tohumunu atmış nefes aldıkça büyütüyordu her birini. Onlarla birlikte göğsü de büyüyüp genişliyor derin bir nefes alsa dünyanın bütün oksijenini içine çekebilirmiş gibi hissediyordu.

Sevmenin, bir süredir biliyordu, bir tadı vardı. Daha önce tattığı hiçbir şeye benzemeyen. Şimdi öğrenmişti ki sevdiği tarafından sevilmenin de bir tadı varmış.

Zilin çalmasıyla Asya'nın gözleri kocaman oldu, nasıl da unutmuştu ailesinin geleceğini. Bir de erkenden kalkıp kahvaltı hazırlayacaktı güya. Adam aklını başından almıştı. Bir panikle kalkmaya çalışırken bacaklarına dolanan çarşafa takılıp yere kapaklandı. Hem canı yanıyor hem de bulunduğu hale kahkahalarla gülüyordu. Kapının uzun uzun tekrar çalmasıyla toparlanıp kapıya koştu.

Hayatının en karmaşık haftasını yaşarken anne babasını ne kadar özlediğini farketmemişti. Şimdi onları karşısında görünce boyunlarına sarılıp hasretle yorgun yüzlerinden öptü.

Çabucak hazırladığı kahvaltıyı yine aynı hızla bitirip işe gitmek için hazırlandı. Kalbi pır pır ediyordu. Bugün yine Keremle çalışacaktı.

Telefonunu çantasına atmadan önce ekranına bakınca bir kaç mesaj geldiğini görüp kontrol etti. İlk gözüne çarpan Keremin gönderdiği oldu. İlki kısa ve sade bir mesajdı. "Günaydın güzelim" yazıyordu. Mesajın sonundaki iyelik ekine tutunmak, içine kıvrılıp uyumak istedi. İlk kez birine bir yere ait olmak istiyordu. Şimdiye kadar sahip oldukları kendi seçiminden çok hayatın bir şekilde ona verdikleriydi. Neredeyse hiçbirini kendi seçmemişti. Buna ihtiyaçta duymamıştı. Ama şimdi içinin bu ihtiyaçla kıvrandığını hissediyordu. Benim olmanı istiyorum demişti adam. Asya da ilk kez birini seçmek, onun olmak, onun kalbine yerleşmek istiyordu.

İkinci mesajında "Tişörtüme kokun sinmişti, sarılıp yattım" yazıyordu. Tüm bunları yaşamasa da Keremi sevebilirdi ancak adamın varlığının ve yaşattıklarının hissettirdiği bambaşkaydı. İçinde filizlenen bu yeni duygularla yanakları kızardı.

Diğer mesaj Nevzattan gelmişti. Her mutlu anında olduğu gibi -ki, bunu yadırgamıyordu artık- yine onu dibe çekecek bir şey bulup keyfini kaçıracak diye açmak istemedi. Ama sonra dün bütün gün ne arayıp ne sorduğu aklına gelince açtı. Konuşmak istediği çok önemli bir konu olduğunu söyleyip müsait olunca aramasını istemiş. Sonuna da lütfen beni görmezden gelme çok önemli demiş. Yine tahmin ettiği gibi olmuş, az önceki keyfinden eser kalmamıştı Asya'nın.

Evden çıkınca aramaya karar verip telefonu çantasına atıp odasından çıktı.

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin