Bu sefer buraya yazacak bişey bulamadım ckckxk neyse başlayalım~
~~~~~~~~~~~~~~
HATIRLATMA
"Oha, o neydi ya?" dedi Lisa benimle yürürken. "Ama Jimin çok iyi korudu seni. Kızın suratını görmeliydin, o kadar bozuldu ki! Eğer Jimin senden hoşlanmıyorsa benim adım da Lisa değil!"
"Keşke..." diye mırıldandıktan sonra yüzümü yıkadım. Sınıfa geri döndüğümüzde teneffüs zili daha yeni çalıyordu. Güne heyecanlı başlamıştım, umarım geri kalan kısmı sakin geçirirdim~
~~~~~~~~~~~~~
Umduğum gibi günün kalanı sakin ve normal geçmişti. Aklıma Jimin'in sabahki tavrı gelince istemsiz bir şekilde gülümsemeye başlıyordum. Akşam Jimin ile eve doğru yürürken saçma sapan konuşup gülüşüyorduk. Tabi ben o sırada onun saçlarının ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.
Hayatımda her şey yolunda gibiydi. Mutluydum, hayalimdeki gibi bir lise hayatı yaşıyordum. Bu tabloda içimi huzursuz eden tek şey hislerimdi. Uzun süredir devam eden güçlü arkadaşlık duygularımıza aşkı sıkıştırmıştım ve bu beni ihanet ediyormuş gibi hissettiriyordu. Jimin beni kardeşi gibi seviyordu, bense ona farklı gözle bakıyordum; ki bu doğru değildi.
Ben yine kendi iç savaşımda kaybolup gitmişken Jimin'in sesiyle aniden irkildim;
"Melisııııı, daldın gittin. Heyyyy? Kime diyorum? Melisııııı?"
"Ha? Ne? Efendim?"
Bu şaşkın tepkime karşı gülerek " Ne düşünüyordun öyle derin derin?"
"H-hiiiç! Hiç bir şey düşünmüyordum. Dalmışım öyle."
Pek inanmış görünmesede üstelemedi cevabımı. Zaten bu sırada eve gelmiştik. İçeri girdiğimizde Jimin pizza söylemeyi teklif etti, tabii ki kabul ettim ve siparişi verdikten sonra salonda beklemeye başladık. İkimizin telefonundan da gelen mesaj sesiyle irkildik ve telefonlarımıza baktık;
Hünkar Bayıldı
Tae_Tae: Gençler sohbetinize doyum olmuyor.
Bu grubu konuşmak için açtık ama konuşmak dışında herşey yapılıyor.
Neyse, ben size bir şey söylemek için geldim.
İki hafta sonrası için 7 kişilik bir kamp turu buldum.
Seul'den yaklaşık 40 kilometre uzak bir ormanda.
Çadırlar felan hazır oluyormuş, sadece parayı veriyormuşuz ve gidip kalıyormuşuz. Ne dersiniz?ChimChim: Bence mantıklı, hem daha önce kamp yapmamıştım, merak ediyorum.
Melisı: Bence de gidebiliriz. Hem birlikte zaman geçirmek güzel olur.
Kookie: Ben zaten varım, kamp varsa asla kaçırmam.
La_Lisa: Tamam o zaman ben de geliyorum.
Jen_Jennie: Bence çok güzel bir fikir.
Jisoooo: Bana da uyar. O zaman gidiyoruz?
Tae_Tae: Ben rezervasyonu yapıyorum. Ücreti sonra konuşuruz.
Melisı: Tamam, teşekkürler Tae😆
Kapı çalma sesiyle yerimden kalktım ve Jimin'e ben bakarım dedim. Parayı verdikten sonra pizzayı alıp salona geri geldim. Jimin ile iyice kurulduktan sonra film izlemeye karar verdik. Jimin DVD'lerin yanına gidip bana "Kaçıncı olsun?" diye sordu. Biraz düşündükten sonra "7. Olsun" dedim. Jimin tam yanıma gelirken "Bir dakika!" diyip mutfaktan bir yığın peçete aldım. Her zamanki gibi Dobby'nin öldüğü yerde salya sümük ağlayacağımı biliyordum çünkü.
Filmi izlerken kendimi yorum yapmadan tutamıyordum. Jimin de benim gibiydi. Zaten onunla o kadar çok Harry Potter izlemiştik ki Jimin'in de en az benim kadar bilgisi vardı.
"Ama Ron bak çok ayıp ediyorsun, tamam anladık kolye seni agresif yapıyorda Harry yavrucağumun üstüne annesi ile gidemezsin."
"Aynen ya, hem Hermione gibi güzel kız bırakılır mı?"
Bir dakika... Hermione'ye güzel mi dedi o? Kıskanmak ne canım? Ne alakası var?
"Hermonie gibi güzel kız?"
"Evet, kız baya güzel."
"Hermione mı daha güzel ben mi?"
Böyle bir cümle kurduğuma inanamıyordum, aynı şu filmlerdeki gıcık kıskanç sevgililer gibiydim. Ama bir fark vardı, biz sevgili değildik.
Jimin güldükten sonra "Tabiki sen!" diyip burnumu öptü. Eğer böyle şeyler yapmaya devam ederse artık dayanamayıp tüm hislerimi anlatacaktım.
Film ilerlerken yorumlarımıza da devam etmiştik ve ben her zamanki gibi Dooby'nin öldüğü yerde ağlamaya başladım. Ya bu kadar masum bir canlıyı niye öldürüyorlardı? Sağımdan gelen hıçkırık sesiyle başımı sağa çevirdim ve burnu ve gözleri kızarmış bir Jimin buldum karşımda.
"Hadi ben ağlıyorum da, sana ne oluyor?" diyip güldükten sonra ona yavaşça sarıldım. "Ben senin o tatlış kalbini yerim!" dedikten sonra o da hafifçe gülmüştü.
Güle ağlaya bir akşam geçirdikten sonra ödevleri yapıp erkenden yattık. Son günlerde yatmadan önce mırıldandığım gibi, "Tanrım, ne olur bu gece rüyamda Jimin'i göreyim..." dedikten sonra uykuya daldım.
~~~~~~~~~~~
Eveeeeet tekrardan merhaba! Çarşamba günlerini bölüm günü yapalım bence. Hem belirli olursa daha iyi olur. Bu arada yazarınız kesinlikle Harry Potter bölümleri konusunda kendini yansıtmıyor dkdkdk inş kimseye spoi vermemişimdir. Neyse görüşürüz 👋🏻💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMISE | PJM | PROTECTORSOFBANGTAN
Fanfiction"Sana bir söz veriyorum, Melisı. Senin üzülmene asla izin vermeyeceğim, asla. Seni koruyacağım her zaman. Gerekirse kendimi atacağım ortaya, ama seni koruyacağım, Melisı." BAŞLAGIÇ~16 OCAK 2019 Bu hikaye, beni sonuna kadar destekleyen okurlarıma gel...