Uyanan İç Güdüler

15 1 0
                                    

Bazen ellerinle kulaklarını kapatırsın,gözlerini yumarsın. Ellerine, parmaklarının her bir boğumuna bir ağrı girer. İçinden küfredersin, çığlık atmak istersin ve bunun için derin bir nefes alırsın ama o nefesi veremezsin,ciğerlerinde öylece tutarsın. Çünkü o nefesin çığlık olarak çıkmaması gerektiğini bilirsin.

İçindeki o yırtıcı iç güdüyü, tarif edilemez öfkeyi nasıl bastırabildiğine hayret edersin. Çenen sıkılmıştır, dişlerini birbirine geçirmişsindir. Burnuna giren keskin ağrıya aldırmamaya çalışıyorsundur.

Eline kalemi almak, yazmak istersin ama yazamazsın. İçindeki kötülük daha da büyür, öyle ki birilerini öldürmek istersin. Üzerine fışkıracak olan kırmızılığın seni rahatlatacağını düşünürsün çünkü. Her-

Zilin çalmasıyla tüm sınıf hareketlendi ve yazdığı paragrafı okuyan Gece devam edeyim mi der gibi hocasına baktı. Ancak hoca da çantasını toplamıştı. İyi dersler çocuklar, dedi ve sınıftan çıktı. Gece, böyle olacağını biliyordu. O nedenle sınıfta kalanların tuhaf bakışlarına aldırmadan yerine oturdu.

Devrim sırıtarak, insanları böyle korkutmamalısın, dedi. Hissettiklerimizi yazmayacaksak lanet edebiyat dersi niye var, dedi Gece ve kafasını sıraya koydu.

17 yıl 3 gün 12 dakika...

İşte bu kadar süredir hayattaydı.

Yıllara karşı tuhaf bir takıntısı vardı Gece'nin. Bazen durur, ne kadar süredir yaşadığını hesaplardı ve garip bir şekilde mutlu olurdu. Hayatın çok değerli olduğunu düşünürdü, çünkü yaşaması mucizeydi.

Gece, ölü doğmuştu. Evet, ölü doğmuştu. Ancak yarım saat sonra morgtan gelen sesleri duyan bekçi gözlerine inanamamıştı. Sarı saçlı bebek lacivert gözlerini sonuna kadar açmış, ağlıyordu. Doktorlar buna bir açıklama getiremediler.

Ancak aile çok mutluydu, daha doğrusu anne ve baba çok mutluydu. Geri kalan akrabalar Gece'den korkuyordu. Hatta bir kere o küçükken kuzeni annem sen küçükken cinlerle anlaşma yapmış, ölümden gelmişsin, öyle dedi, diyerek uzaklaşmıştı Gece'den. Kızlarının psikolojisi bozulmaya başlayınca aile hiçbir akrabalarının olmadığı bir şehre taşınmıştı yani Yediz'e. Fakat burada da başarmıştı Gece tuhaf mizacıyla dikkat çekmeyi. Sorun insanlarda degildi demek ki , Gece'deydi. O farklıydı, farklı hissediyordu. Önceleri buna üzülüyordu ancak artık alışmıştı. Hatta tuhaf bir şekilde bu hoşuna gitmeye başlamıştı. Tabii son günlerde hissettiği bazı korkunç şeyleri saymazsa...

Kulağının dibinde hissettiği hişt sesiyle kafasını kaldırdı Gece. Biraz daha hızlı kaldırsaydı Devrim'in suratına çarpacaktı. Deli misin Devrim kafanı niye öyle sokuyorsun, diye çemkirdi. Delikanlı her zamanki kocaman gülümsemesiyle belki yeterince yaklaşırsam ne düşündüğünü hissedebilirim diye düşündüm , dedi. Beni öldürüyorsun diye mırıldandı Gece. Devrim ayaga fırladı ve konuştu: Hayatım ben sadece seni değil bu evrendeki tüm kızları öldürüyorum. Tehlikeli bir cazibem var ne yapabilirim?

Gece güldü. Bu çocuğu gerçekten seviyordu.

Sarı, maşa yapılmış misali dalgalı saçları , erik yeşili ve muziplikle parlayan gözleri, pembe dolgun dudakları ve uzun boyuyla Devrim gerçekten yakışıklıydı.

Bu cocuğun niye kendisi gibi bir ucubeyle takıldığını düşünmeden edemedi Gece. Öte yandan Devrim ise gözlerini kızın açık renk gözlerine odaklamış, ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu.

Gece'de bir tuhaflık olduğunu daha ilk günden sezmişti. Onun aurası farklıydı. Devrim kaderlerinin çakıştığını düşünmeye baslamış ve bu tuhaf kızla arkadaş olmaya çalışmıştı. Gece'yi seviyordu. Onun yanındayken insan olmadığı halde insan gibi hissediyordu. Üstelik diğerleri gibi kokmuyordu Gece, o sonbahar gibi kokuyordu, fırından yeni çıkmış ekmek gibi değil.

Yalnız bir çocuk ve tuhaf bir kız,diye düşündü Devrim ve hafifçe tebessüm etti.

Matematik hocasının içeri girmesiyle Devrim ayağa kalktı, ben gideyim artık deyip Gece'ye göz kırptı. Kalsan ya, dedi genç kız küçük dudaklarını büzerek. Adamı biliyorsun Gece,benden nefret ediyor, dedi Devrim. Kapıya yönelmişken matematik hocası konuştu: Devrim Bey?

Devrim hafif bir küfür mırıldandı. Ögrenciler kıkırdadı ancak hoca duymamıştı. Buyurun, dedi sevimli durmaya çalışarak.

Neden bu okulda okumadığınız halde derslere geliyorsunuz, dedi öğretmen iğneleyici bir ses tonuyla. Devrim derin bir iç çekti ve aslında yüzünüzü görmek istiyordum hocam ancak Gece bana daha demin bayanlardan hoşlandığınızı söyledi. O nedenle şimdi evime ask acısı çekmeye gidiyorum, dedi. Komik bir şekilde inandırıcı görünüyordu ama Gece onun gülmemek için savaş verdiğini biliyordu.

Devrim, diye gürledi hoca. Devrim'in suratı birden ciddi bir ifadeye büründü ve duruşu dikleşti. Kimse ona bağıramazdı, bu adam sınıfta oldugu için çok şanslıydı. Şimdi bir ara sokakta olsaydı onu o geniş boynundan tutup... Hafifçe kafasını salladı ve cevap verdi Devrim: Dürüst mü olayım? Ahh, peki. Ben çok zenginim bayım. Bu okuldaki herkesin parasının toplamından daha çok param var. Öyleyse niye okula geleyim ki, zaten kültürlü bir insanım , evde eğitim alıyorum, buraya sadece arkadaşlarım için geliyorum ve idare sorun çıkarmaması gerektiğini biliyor.

Sesindeki ton biraz sert ve biraz da tehditkardı. Gece bile gerilmişti, çünkü bu deli çocuğun her şeyi yapabileceğini biliyordu.

Hoca boğazını temizledi ve pekala diye mırıldandı. Devrim ise hızla adımlarla sınıftan çıktı ancak çıkmadan önce Gece'ye sırıtarak göz kırpmayı unutmamıştı.

Şehrin dışındaki iki katlı büyük villaya geldiğinde kapının önündeki tanıdık olmayan lüks arabalar Devrim'i şaşırtmıştı. Merakla karışık bir tedirginlikle içeri girdiğinde Aras birkaç adamla birlikte oturuyordu. Devrim'i görünce ayaga kalktılar. Aras yumuşak ses tonuyla, Devrim, bu adamlar divandan geliyorlar, dedi. Hoşgeldiniz, dedi Devrim resmi bir tonla ve Aras'ın bal rengi gözlerine kaçamak bir bakış attı.

Adamlardan birisi konuşmaya başladı.

-Üç gün önce Venture klanından Lord Alejandro uykusundan uyandı efendim.

Aaah sonunda kıçını kaldırdı yani bizimki dedi Devrim rahat bir tavırla. Aras , Devrim i uyarır tonda boğazını temizledi. Adam aldırmadan devam etti.

-Ancak rüyasında sürekli burayı görüyormuş efendim, onu uykusundan uyandıran kızı arıyor.Aslında biz aylardır burdayız ve bu kızı araştırıyoruz. Ancak biz kızı bulamayınca da işi size devretme kararı aldı.Takdir edersiniz ki burası büyük bir şehir ve Lord un gördüğü imgeler bulanık.

Elinizde portresi falan vardır o zaman, dedi Devrim meraklı bir şekilde.

Evet , var, ayrıca kızı bulunca bize teslim ederseniz sevinirim. Mimoza oteldeyiz, dedi adam gülümseyerek.

Aras bu gülümsemenin ne kadar donuk , ne kadar itici olduğunu düşündü.

Kızı neden istiyorsunuz, diye sordu Treador olmanın verdiği yumuşaklıkla

O lord için özel biri, diye mırıldandı adam.

Her neyse şu resimi alalım da bitsin şu iş diye mırıldandı Devrim.

Adam siyah çantadan sarımsı renkli kağıda çizilmiş portreyi çıkardığında Devrim nefesinin kesildiğini hissetti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kırmızı KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin