Gofret'in başına gelenler mi beni daha çok etkiledi yoksa gelen mesaj mı bilemiyorum. Sözcükleri beynimde anlamlı hale getirebildiğimde kanımın çekildiğini hissettim. Sanki damarlarımdaki kan akmayı bırakmış, bir nevi kuraklaşmıştı, ruhumun da bedenimden aşağı kalır yanı yoktu. Devran kağıdı yırttığı gibi gözlerime çelik gibi baktı.
- Gidemeyeceğini biliyorsun.
Başımla onu belli belirsiz onaysam da hala anlam veremiyordum bu olanlara. Kalbim bu yaşananlara fazla küçük kalmıştı sanırım.
O mesajın kimden geldiğini düşündüğümde tek bir sonuca varıyordum; Babam. Ama bu imkansızdı, değil mi? Sonuçta burada olduğumu bile bilmiyordu. Aslı mı söylemişti acaba? Ama böyle bir şey yapmazdı ki, kendimden çok güvenirdim ben ona. Ne yapacağımı bilemez haldeyken beni omuzlarımdan tutan iki el hissettim. Devran beni sarstı.- Aklından bile geçirme.
- Neyi, Diye sordum saf saf.
Kendimi o kadar salak hissediyordum ki. Resmen beynimin raf ömrü dolmuş, kullanım tarihi geçtiği için fonksiyonları durmuştu. Ya da şöyle demek daha doğru olurdu; bir süngere dönüştüğünü hissetmiştim. Devran'ın bana bakan kızgın bakışlarını yakaladım.
- Neden öyle bakıyorsun?
Her şeyin suçlusu benmişim gibi yine öfke dolu bakışlara maruz kalan bendim.
- Nasıl, diye sordu sert bir şekilde.
- Dövecekmiş gibi.
Bakışları biraz yumuşasa da gözlerinin arkasında içten içe yanan ateşi görebiliyorum.
- Dövmek istediğim kişi sen değilsin.
Karşımdaki adama söyle bir baktım. Gözleri, saçları, bazen bakışlarında ki o tarif edilmez his, tıpkı şu an olduğu gibi... Aşık olmuştum ben bu adama. Muhtemelen psikolojik sorunlarım vardı. Bu kadar kısa sürece beni kaçıran adama aşık olup bunu kendime itiraf etttiğim yetmemiş bunu ona da söylemiş neredeyse mutlu bir hayat yaşamaya başlamıştım. Bu kadarı ancak dizilerde ya da kitaplarda olurdu. Aslında bu kadar hızlısı orada bile olmazdı muhtemelen. İnsanlar bir kızın bu kadar salak olmasının tamamen ütopik olduğunu düşünür yapmacık bulurlardı bu durumu. Ama şu an gerçekteydik ve olmuştu işte. Zaten gerçek hayatta bu kadarı da olmaz artık canım denecek şeyler yaşanmıyor muydu? Televizyonda görünce şaşkınlık geçirdiğimiz olayları dizilere, kitaplara birebir koysak herkes abartılı bulur, kimse izlemezdi. Oysa insanlar bir yerlerde yaşıyorlardı bizim inanmadığımız şeyleri.
Madem iş bu raddeye gelmişti, burada oturup da Devran'a bir şey olmasını izleyemezdim herhalde. Mesajı bir daha düşündüğümde oradaki köpek benzetmesinin Devran'dan başkası olmayacağından iyice emin oldum. Aslında o kadar ironikti ki. Nasıl olur da bir köpek sevilmezdi? Sadıktılar, güvenilirlerdi, sevimlilerdi ne bileyim bir çok insanda bulunmayan yegane iyi özelliği barındırıyorlardı. Onları sevmemek için özel bir çaba harcamalıydı insan. Devran için de aynı şeyleri söyleyebilirdim aslında. Benim bakabildiğim gibi bakabilseler yetim kalmış küçük bir çocuk görebilirlerdi gözlerinde. Devran'ın gözlerinde kaybolurken bir anda gitmek zorunda olduğum kafama dank etti. Kimseye hissettirmeden bir sihir numarası yapar gibi. Küçükken çok meraklıydım böyle şeylere, babam bir sürü kitap almıştı merakım gitsin diye. O günlerde sihir işini becerememiştim belki ama şimdi başarılı olmam gerekiyordu. Önümde duran cansız tüylü bedene baktığımda ona şimdi ne olacak diye düşünmeden edemedim. Hayvanlar için de diğer bir dünya var mı acaba? Sesimdeki bitkinliği duysamda buna aldırmayacak bir haldeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜME
General FictionKızın tüm bildiği doğrular yanlıştı. Tüm yanlışlar tek doğruya ulaşmasını sağlayacaktı. Adam için her suçun bir ortağı vardı. İntikam yemini ettiğinde tek bilmediği şey masumiyetin kendi suçuna ortak olacağıydı.