Selamlar:) Yorucu bir günün ardından güzel bir bölüm yazmak için elimden geldiğinin fazlasını yaptığıma emin olabilirsiniz. Açıkcası ben pek beğenmedim. Sizlerde beğenmezseniz hak veririm. Bu gün yazmayacaktım ama bekletmekte istemedim sizleri. Bir kusurumuz olursa affola:) Keyifli okumalar:)
Gözlerimi kırpıştırarak gün ışığına alışmaya çalışıyorum bir süre. Burnuma dolan koku gülümsetiyor beni. Her sabah alışık olduğum sigara ve alkol kokusuna tezat çiçek bahçesi uykumun derinlerinden çekip çıkarıyor beni. Göğsümde mışıl mışıl uyuyan zeynepin yüzüne düşen bir tutam bukleği kulağının arkasına sıkıştırıyorum. Huylanmış olucak ki uykusunda kaşlarını çatarak yanağını huysuzca göğsüme sürtüyor. Gülümseyerek burnunu sıkıyorum. Mırıldanarak kollarını belime daha sıkı sarıyor. Birlikte uyandığımız her sabah olduğu gibi o uyurken ben onun saçlarıyla oynuyorum. Çatdığı kaşları yavaş yavaş tek çizgi haline dönerken kollarını gevşeterek yerinde kıpırdanıyor. Tekrar huzurlu uykusuna döndüğünü düzenli nefes alış verişlerinden anlıyorum.
Bir kaç dakika gülümseyerek bukleleriyle oynadıktan sonra belime dolamış olduğu kollarını çözüp rahat uyuması için yana yatırıyorum küçücük bedenini. İç çekerek zeynepi süzüyorum. Kıpırdandığında sadece bedenini oynata biliyor olması canımı her zamanki gibi fazlasıyla sakıyor. Buruk bir tebessüm dudaklarımı ele geçiriyor. Tekrar derin bir solukla ciyerlerimi doldururken istemsizce elim zeynepin kıpırdayamayan bacağına ulaşıyor.
Çocukluktan beri yaptığım şeyi yaparak bacağını yavaşca sıkıyorum. Her zaman olduğu gibi zeynep buna tepkisiz kalırken içimi kemiren hisle bir kez daha sıkıyorum. Yine tepkisizce uyumaya devam ediyor. Gülümseyerek usulca yanağını okşuyorum. Hiç haketmedi o bunları. Bu kadar hayat dolu bir kız... gereksiz, aptal bir sandalyeye mahkum edilmiş olması. Gözlerime dolan yaşlara inat gülümsüyorum.
Zeynep bu dünyada gördüyüm en güçlü insan. O kadar güçlü ki her şeyi tek başına göğüs geldi. Tüm acılara tüm hayatın haksızlıklarına karşı küçücük bedeniyle ayakta durmayı başardı. Kıvırcı'ğı mutsuz görmek, ağlarken görmek öylesine üzüyor ki beni. Biliyorum fazla üstüne gitdiğimi ama elimde değil ki. Dün tek başına sandalyeye nerdeyse binecek olması... o an bin türlü görüntü geçti gözümün önünden. Asıl sinirlendiğim nokta her şey normalmiş gibi zeynepi izleyen annemler oldu.
Odada yankılanan telefonun sesiyle elimi zeynepin yanağından çekerek saçlarına küçük öpücükler konduruyorum. Mırıldanarak gülümseyip yastığa sarılıyor. Onun bu haline gülümseyip hızlı adımlarla komidinin üzerinde duran telefona ulaşıyorum. Daha fazla çalarak zeynepi tatlı uykusundan uyandırmasını istemem.
Ekranda yazılı olan ismi gördüğümde derin bir nefes alarak kolidora çıkıyorum. Burda rahat konuşa bilirim sanırım.
" Alo"
" Sevgilim... günaydıın!"
" Günaydın ece. Hayırdır?"
" Ne hayırdır canım?"
" Bilmem... böyle sabah sabah aradığına göre bir şey isteyeceksin yada-"
" Bir şey söyleyeceğim..."
" hah... bende onu diyecektim. Söyle."
" Şey ben.."
" Ece geveleme. Laf dolandırmayı hiç sevmem biliyorsun"
" Peki. Ben aslında sana süpriz yapıcaktım ama emrivakilerden hoşlanmadığını hatırlayınca-"
" Ece!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Aşk Engel Tanımaz...
Romance"Tekerlekli Sandalye" ye mahkum genç bir kız. Hayatı tamamen "kıvırcığı"nın üzerine kurulmuş genç bir adam. Engellere rağmen... Acılara, herşeye rağmen... Birbirlerine kenetlenen iki insan... Tek ihtiyaçları'ysa bir Mucize sadece.. yalnızca bir ''Mu...