41.Bölüm

17.4K 679 25
                                    

100K !!!
Hepinize çok teşekkür ederim.

İyi okumalar :)


Yusuf , hazırladığı masanın üzerine bardakları koyduktan sonra çayın altını kapattı. Güne enerjik başlamıştı ve kahvaltı hazırlamak istemişti.
Evde doğru düzgün bir şey yoktu ve bu durumda ortaya harika bir manzara çıkaramamıştı. Bugün yakınlarda olan marketten alışveriş yapsa iyi olacaktı. Dün gece uyumaması gerektiği halde kapılıp gittiği kokuyla uykuya dalmıştı. Bir kaç saat bile olsa gözünü kırpmaması gerekiyordu. Aldığı emiri yerine getirmek en büyük vazifesiydi. Ellerini pantolonunun arka cebine sokarak camdan dışarıyı izledi. Görünürde kimseler yoktu ve çalışma arkadaşlarını çağırması gerekiyordu. Hazan'ı burada tek bırakacak değildi. Kendisi burada yokken bir kaç kişinin bu evi koruması gerekiyordu.

"Günaydın." Kulaklarını dolduran Hazan'ın sesi ile bakışlarını camdan uzaklaştırdı ve kendisine doğru gelmekte olan kadını inceledi. Saçlarının dağılmış olması bile kadında bir kusur yaratmıyordu.

"Günaydın. Ekmekler biraz bayatlamıştı kızarttım umarım kızarmış ekmek yiyorsundur." Yusuf masaya bakıpta gülümseyen kadının sevincine ortak oldu belli etmeden. Dudakları değil içi gülüyordu.

"Ellerine sağlık." Hazan tahta sandalyeyi çekerek oturdu ve masadaki salataya uzandı. Karnı fazlasıyla açtı.

"Otursana." Hazan ağzındaki lokmayı unutarak konuşmuştu ve açılan ağzını eli kapatmıştı.

"Atıştırdım ben, şimdi çıkmam lazım zaten diğer korumalar burada olacaklar. Sana afiyet olsun." Yusuf gözleri korkudan kocaman açılan kadının yanına kadar gitti ve eğilerek öpmeye doyamadığı dudakların üzerinde duran eli indirdi. Hazan'ın kapanacak olan dudaklarına fırsat vermeden öptü. Geri çekilmesi gerekiyordu ama bünyesi buna izin vermiyordu. Küçük bir öpücüktü sadece yani en azından öyle olması gerekiyordu. Ancak bu bedenden bu dudaklardan kopamıyordu. Tüm gücünü toplayıp kendisini geri çekti.
Ve daha fazla bir şey demeden evden attı kendini.

_

Eylül geldikleri evin içine adımını atmış karşısındaki manzara ile nutku tutulmuştu. Her şey kendi zevkine göreydi. Kenan kendisini bu kadar iyi mi tanıyordu artık? Böyle bir şey beklemiyordu, beklediğinin en harikasıydı karşısındaki eşyalar.

"Kimden yardım aldın?" Eylül gülerek arkasında duran kocasına döndü. Tek başına yapmış olması imkansızdı.

"Ayıp oluyor ama!" Ve Kenan'dan beklendik itiraz gelmişti.

"Hazan mı? Azra mı?" Eylül halen dalga geçerken kaşları çatılan kocasının yanına gitti.
Eller ile karşısındaki yüzü avuçlarken gülmemek için elinden geleni yapıyordu.

"Burası harika olmuş ve yardım almadan yapmış olman çok tuhaf yani tuhaf değil sadece şaşırttın beni." Eylül cümlesinin sonunda gülerken belinden tutup çeken el ile gülüşü yarım kaldı. Nefesi adamın nefesine karışırken yutkunmaya çalıştı.

"Ayrıntıya girmeden teşekkür etmen lazım acilen!"
Kenan karısının belini dikkatlice kavramıştı.
Ela gözlerin her bir kirpiğini tek tek öpmek istiyordu.

"Nasıl bir teşekkür?" Eylül kuruyan dudaklarını ıslattıktan sonra bakışlarını adamın gözlerine çevirdi.

"Bilemiyorum Eylül hanım." Kenan kaşlarını kaldırırken Eylül gözlerini kısmıştı.
Kendisi ile oyun oynayan kocasının yanağına öpücük kondurup geri çekildi.

Zehr-i Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin