Arkadaşlar yorum yapanı yemiyorum valla bakın...birkaç yorum bıraksanız fena olmaz hani
ŞEHRİN GÖLGESİNDE
19. BÖLÜM:
《○FEDAKARLIK○》
Hayatı zorlaştıran bizler miydik yoksa hayatın kendisi mi zordu?
Bu sorunun tek bir cevabı olduğuna inanmıyordum. Hayat bir iksirdi, içine her şey atıyor, karıştırıyor ve farklı bir karışım ortaya çıkıyordu. Biz o iksirin yarattığı büyüyü yaşıyorduk. Ya da yaşamaya çalışıyorduk.
Seçimlerimiz vardı, o an için doğru gelen lakin ilerleyen zamanlarda pişmanlıktan fazlası olmayacak seçimler. Hangisinin doğru ya da olması gereken olduğunu hiçbir zaman bilemeyecektik.
Bizler, hayatın sunduğu senaryoları oynayan birer aktördük.
Yek, tam karşıma geçmiş, yapılması gereken hareketleri tane tane anlatıp gösterirken bu hayattaki rolüm hakkında derin bir düşünce içine dalmıştım. Gözlerim onu takip etse de gerçek anlamda odaklandığım söylenemezdi.
"Alara!"
Yerimden sıçrayarak bir adım geriledim. Gözlerim direkt onun gözlerini buldu.
"Lütfen odaklan. Bugün yavaşız ama yarın daha hızlı olacağız."
Yavaş yavaş başımı salladım. Bugün, buraya geleli üçüncü gündü. İlk gün tam bir eziyet olsa da durmadan yanımıza gelen Akın sayesinde maskelerimizi takmış, tüm olanları unutmuş ve sadece dövüş tekniklerini öğrenmeye odaklanmıştık. Başka çaremiz yoktu. Varsa bile ne ben ne de o kabul etmişti, şu anki bilinmezlik ve üç maymunu oynama durumu o kadar kolayımıza geliyordu ki aynen devam ediyorduk.
Birden bileğimi kavradı, beni kendine doğru çekti ve dalgınlığıma gelmesiyle savruldum. Boştaki elim, Yek'in omzuna sıkıca sarıldı. Düşmemek için zorla dengemi sağlarken şaşkınlık ve öfke içinde ona baktım.
"Dikkat." dedi, parmaklarını tek tek bileğimden çekerken. "En önemli kuralımız odak ve dikkat fakat sen de ikiside mevcut değil."
Yapmacık bir şekilde güldüm. "Demek ki iyi bir öğretmen değilsin, hiç bu açıdan baktın mı?"
"Öyle mi?" Tek kaşı havaya kalktı.
Ukala bir şekilde gülümserken yavaş yavaş başımı salladım.
Ani bir hareketle bana doğru atıldı, dirseğimi tuttu ve beni kendi etrafımda döndürerek sırtımı kendi göğsüne yasladı. Ellerim öylece havada kalırken gözlerimi bir kaç kere kırpıştırmadan edemedim. Bir anda ne olduğunu kavrayamadığım için resmen bozguna uğraşmıştım.
Dudaklarını tam kulağımın hizasına getirerek fısıldadı: "Kötü bir öğretmen olduğum için kollarımın arasında edir kaldın."
Dişlerimi bir mengene misali birbirine geçirdim. Benden bağımsız gözlerim usulca kısıldı. Beni gafil avlamak istiyordu, savaş istiyordu... E o zaman hodri meydan.
Dirseğimi tutan elini, diğer elimle kavradım ve ikimizin kolunun altından geçerek kolunu büktüm. Bu sefer arkasında olmamı fırsat bilerek diz kapağının tam arkasına tekme attım, dizlerinin üzerine düşerken kolumu boynuna doladım. Onun gibi dudaklarımı kulağına yaklaştırırken kısık bir sesle, kinayeli bir tonla konuştum. "Sen kötü bir öğretmen olmana rağmen ben son derece iyi bir öğrenciyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehrin Gölgesinde
ChickLitBir şehir düşünün; bütün bildiğiniz kuralların yok olduğunu. Bambaşka bir dünya, bütün kuralları yıkan ve başkaldırışın sembolü olan Yankı Şehri; hayatının en büyük darbesini yiyen genç kıza yuva olur. Gerçi yuva olan şehrin gölgesindeki bilinmezlik...