Çarşamba günüydü. Zeynep ile konuşuyoruz. Ben Zeynep'e "Neden köprücük kemiğine, köprücük kemiği deniliyor acaba?" diye sordum. O da "Boğazdan geçiyor ya ondandır." dedi. Kötü espiriydi fakat aynı zamanda akıllıcaydı.
Zeynep beni Oğuzhan'ın yanına çağırdı. Zeynep Oğuzhan'ın masasında müşterisiyle konuşmaya başladı. Müşterisi aramış, onunla ilgileniyordu. Ben de yere çömeldim. Şengül zaten Zeynep ile muhabbet ediyoruz diye bize laf söyleyip duruyordu. Bir de ayakta dolanırken görürse hepten pahalıya mal olurdu. Oğuzhan da yanımda birlikte bekliyoruz.
Oğuzhan bana "Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim sonra." dedi. Şimdi bunu bana niye söylüyorsun ki? Ben meraktan çatlarım. "Ne söyleyeceksin? Şimdi söyle, ben meraktan çatlarım." dedim. "Ben çizim yapıyorum. Hatta Gizem ile Emre'nin de resmini çizmiştim. Gizem hala bir tane daha çizmemi istiyor." dedi. Bunun neyi önemliydi? Konuşmanın nereye gideceğini biliyordum. "Benim de resmimi çizer misin? Dersanedeyken bir arkadaşım da çiziyordu fakat ondan isteyememiştim." dedim. O da kabul etti.
Yerlerimize geçtiğimizde Oğuzhanla aramızda geçen konuşmayı Zeynep'e de anlattım ve hiç beklemediğim tepkiyle karşılaştım. Bana trip attı. "Eee? N'apıyım yani?" dedi. O bana anlatıyor "Oğuzhan bana Instagram'dan mesaj atmış" diye ama bana gelince tavır alıyor.
Zeynep bana bu olay yüzünden kızgındı. Başı ağrıdığı için benden ilaç isteyememiş. Fatma Abla'ya söylüyor benden ilaç alsın diye. "Konuşmadığınız için benim senden ilaç istememi söyledi" işaret etti Zeynep'i bana Fatma Abla. Ben de "Ben onunla konuşuyorum o benimle konuşmuyor" dedim. Bıyık altından gülüyor bana. Çıkarıp çantamdan verdim ilacı.
O sırada da Tugay diye biriyle konuşuyorum. Bunu birkaç kere bizim iş yerinden arayıp telefon şakası yapmıştık. Tugay ile aramızda geçen konuşmayı Zeynep'e de okudum.
Arkadan biri seslendi. Şengül bana "Senin iyice suyun ısındı Defne!" dedi.
"N'oldu ya? Hep beni görüyorsun konuşurken. Ben mi konuşuyorum? Ağrı kesici istedi benden onu verdim!" dedim. Artık sinirlenmiştim. Kendisi kankası Gizem telefonda mesajlaşırken,konuşurken, bilgisayarda iş dışında başka şeylerle uğraşırken, bahçeye çıkıp sevgilisiyle konuşurken hiçbir şey olmuyor ama bize gelince göze batıyor oluyoruz. Suyun ısındı da ne demektir ya?
"Seni 6 dakikadır izliyorum. Çevrenle konuşuyorsun, telefonunla uğraşıyorsun." dedi.
"Ağrı kesici verdim kıza." dedim ve sustu bir şey demedi.
Baktım yanımda Zeynep toparlanıyor. Şengül, Mardinli Zeyno ile Zeynep'i yer değiştirmiş. Mardinli Zeyno da yanıma gelince yakınmaya başladı. Bu kız hep böyle. Onlara bir şey söyleyemiyor ama başkalarının yanında her şeyden şikayetçi. Ben de dayanamayıp "Bir şeyden şikayetçiysen eğer git bunu söyle. Burada söylenerek bir yere varamazsın." dedim. Suratıma bakakaldı öylece. Biraz sonra Şengül'e "Ben yerimde iyiydim Şengül yaa..." dedi. Şengül de aldı bunu koydu eski yerine. Zeynep'i de başka masaya oturttu.
Şengül, Ersin'e "Siz Defne ile yer değiştirin. Zeynep'in yerine Akın'ı koyacağım. Yardım edersin ona." dedi. Benimle konuşmuyor, Ersin'e söylüyor.
"Ersin'in bilgisayarında benim sistemim açılmıyor." dedim.
"Dene bakayım bi Ersin." dedi Ersin'e. Sanki ben yalan söylüyorum...
Ersin denedi ve açılmadı.
"Zeynep'in masasına otursun. Ben buradan da yardımcı olurum ona." dedi Ersin ve Şengül de Akın'ı benim yanıma koydu. Ben de bu çocuğu sevmiyorum. Çünkü ne baksam göz göze geliyorum. Arkamı dönüyorum, bana bakıyor oluyor. Rahatsız edici buluyorum. Bu yanıma geldi ama ben hiç oralı değilim gömüldüm bilgisayarıma, harıl harıl çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVEN
RomanceDefne her zamanki gibi cagri aliyordu. Yeni biri baslamisti işe. Aslinda Defne onu taniyordu. Oguzhandi o. Kuzeninin arkadaşı. Bir zamanlar kuzeninin "Sana ayarlayayim mi?" dedigi cocuk. Defne dusunmemisti aralarinda bir sey olabilecegine. Taa ki y...