17

435 28 5
                                    

1 hafta sonra

Chanyeol çok düşünüyordu. İyi mi yapıyordu? Yoksa kötü mü yaoıyordu? Onu belkide yanına hiç almamalıydı. Kan davalısı olan insandı o ve onu evine alıyordu. Biraz tedirgindi.

"Chanyeol bak istersen gidebilirim. Yani başımın çaresine bakarım ben yine bir şekilde." Chanyeol elini başının arasına aldı vs adama baktı. Konuşmalıydı.

"Bak baekhyun ben bilmiyorum. Son 1 haftadır çok düşünüyorum. İyi mi yapıyorum yoksa kötü mü yapıyorum. Ne kadar doğru seni yanıma almam. Sen sonuçta benim düşmanım sayılırsın. Ben bilmiyorum. Ama bak sana git de demiyorum. Yanımda kal da diyemiyorum. Yanlış anlama sana elbette bakmak sahip çıkmak isterim istiyorum da ya da istiyor muyum bilmiyorum. Kafam çok karışık" baekhyun gülümseyip dlini tuttu adamın.

"Ben anladım chanyeol. Sorun değil. Ben başımın çaresine bakarım. Sen mutlu ol. Kendine iyi bak." Baekhyun ayağa kalkıp eline çantasını aldı. Nasıl ilerleyecekti hayat? Ne yapacaktı tek başına?

"Dikkat et baekhyun" dedi chanyeol. Baekhyun elini kaldırıp selam selam etti. Gözleri dolmuş ağlıyordu. Yürüyerek ana yola çıktı. Cüzdanındaki paraya baktı. Yüksek miktarda para vardı ve bu işini görebilirdi.

"Önce bir iş bulmalıyım daha sonra bir ev tutmalıyım" bir taksi çevirip çarşıda indi. Etrafına göz attı. Pek çok yer eleman arıyordu harikaydı.

"Çok güzel garsonluk yapabilirim" restoranta girip danışmaya ilerledi.

"Merhaba iş arıyorum da ilanınız hala geçerliyse ben başlamak istiyorum" kadın baekhyun'u tanımıştı. İsmi sosyal medyada çok dönüyordu.

"Sen byun baekhyunsun tanrım bu harika hemen patronuma haber veriyorum efendim" baekhyun ünlülüğünü kullanarak her şeyi yapabilirdi en azından.

"Merhaba efendim hoşgeldiniz. Buyrun lütfen şöyle odama geçelim. Kahve çay hangisi olsun efendim" adam çok nazikti. Saygısı ise harikaydı.

"Ben bir şey istemiyorum. Sadece beni çalıştırabileceğiniz bir işiniz var mı? İhtiyacım var" adam şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Siz zaten zengin değil misiniz efendim? " baekhyun gülüp çantasını yere bıraktı ve sandalyeye oturdu.

"Aslında evet zengindim. Fakat bir oyuna geldim. Kandırıldım. Hemde öz anneannem tarafından. E her şeyi bırakmak zorunda kaldım bende. Şimdi de işe ve eve ihtiyacım var bana yardımcı olabilir misiniz?" Adam düşündü. Zengin değil diye elbette onu kovmayacaktı.

"Bak şimdi. Beni görüyorsun. Yaşlı bir adamım. Ve yaşım 61 artık çalışmaya gücüm kalmadı. Ne oğlum var ne de kızım. Seni oğlum olarak kabul edip bu restorantın başına geçirmek istiyorum. Sen güvenilir insansın. Ailecek seviyoruz biz seni. Bundan sonra yerime sen çalış" baekhyun teklif karşısında donup kalmıştı.

"Ama bu çok fazla oldu kabul edemem" adam masadaki elini tutup okşadı.

"Sana güveniyorum evlat. Evimin üzerinde boş bir ev var. İçi de dizili. Kendi evim yıllar önce oğlum ya da kızı  olursa otururlar diye aldım ama olmadı. Oraya yerleşebilirsin. Birlikte kazanır birlikte yeriz yine" baekhyun'un gözleri doluyordu. Hala böyle merhametli insanların bulunması harikaydı.

"Ben çok teşekkür ederim. Beni öyle mutlu ettiniz ki çok teşekkürler" yanına gidip boynuna sarıldı. Elinden öpüp tekrar sarıldı.

"Dur evlat dur." Gülünce baekhyun yanaklarından öptü.

"Benim annem babam ben küçükken ölmüşer amca. Seni babam olarak görmek istiyorum. İznin olursa baba demek istiyorum" adam ağlayacak gibi olmuştu. Sesinde ki titreme bunu belli ediyordu.

"Elbette evlat elbette. Kendi çocuğum olmadı ama seni öz oğlum yerine koyacağım. Ailemize hoşgeldin evlât" baekhyun adamın akan gözyaşlarını eliyle sildi.

"Hoşbuldum baba."

-poinemi-

αmσr fαlsσ || chαnвαєkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin