Odamda, çalışma masamda oturmuş önümdeki ders kitabımdan notlar çıkarırken sol elimle ağrıyan şakaklarımı ovuşturdum. Bugünkü Doyoung'un hareketleri ve Taeyong'un son aylardaki öküzlüğü aklımdan bir türlü çıkmak bilmiyordu.
Masamın köşesinde şarja takılı telefonum bildirim sesiyle ötüp ekranı parladığında dikkatim oraya döndü. Instagram'dan bildirim vardı.
taeyonglee: naber?
21:58
Telefonumu elime almadım, aksine ekranı kilitleyip yeniden kitabıma döndüm.
Fakat saniyeler sonra tekrar bildirim geldi.
taeyonglee: mesajımı gördüğünü biliyorum.
Ofladım ve kalemi bırakıp telefonumu elime aldım.
parkseo online
parkseo yazıyor...
parkseo: ne oldu taeyong, ders çalışıyorum.
Görüldü.
21:59
taeyonglee: benimle konuşmuyorsun.
parkseo: yoo, ne alakası var?
taeyonglee: intikam alıyorsun.
parkseo: intikam almam için bana bir şey yapmış olman gerek.
taeyonglee: evet, yaklaşık iki ay seninle konuşmadım.
taeyonglee: ve sen intikam olarak bunu dört aya çıkarabilecek kapasiteye sahipsin.
parkseo: boş yapmakta LeBron James gibisin, haberin olsun diye söylüyorum.
taeyonglee: teşekkür etmem mi lazım?
parkseo: mesaj atmayı kesmen lazım. dikkatimi dağıtıyorsun.
parkseo offline
taeyonglee yazıyor...
taeyonglee: tamam mesaj atmam.
taeyonglee: 10 dakikaya evinizdeyim.
taeyonglee offline
Görüldü.
22:07
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INSTAGRAM ☆ 2
Fanfiction➱ INSTAGRAM SERIES ⋆ 2 parkseo: ne olursun, canım arkadaşım, bir kerecik, sadece bir kerecik, elini vicdanına koy. taeyonglee: koydum, taeyonglee: aaa, bu de ne? parkseo: ne? taeyonglee: meğersem yokmuş. ッ © dububaoziㅣlee taeyong all rights re...