Hayal Kurmak

12 6 3
                                    


@İper83'e itafen

Sizce neden hayal kurarız? Günlük yaşamdaki sıkıntılarımızdan kurtulmak; kavuşamadıklarımıza kavuşmuşuz gibi, kaybettiklerimizi kaybetmemişiz gibi hissetmek için....

Neden olduğu değişse de büyük çoğunluğumuz hayal kurarız durmadan. Kurun kurun kurmak kötü bir şey değildir. Hatta hayal kurmak "Ben ümit ediyorum" demektir kısaca. Çünkü biz kalpten olmasını istediğimiz şeyleri ancak hayal ederiz.

Birde şu laf vardır "Hayallerde yaşayıp durma" bence bu laf  yanlış laflardan biridir insanoğlunun. Hayal çoğunlukla gerçek dünyadan kurtulmak için kurulur sizin fikriniz ise "Kurtulamazsın boşuna uğraşma" demekten başka bir şey değildir.

Lakin haksızsınız ben hayal kurmayı seven bir insan değildim. Fakat tanıştığım ve benden kilometrelerce ötede olan bir insan bana hayal kurmayı tam anlamıyla öğretti. Hayallerle uyanıp hayallerle yatıyorum sayesinde ve o hayaller bile o kadar mutlu ediyor ki insanı....

Bu hikayem aslında sevgili olmayan ablama küçük bir hediyem ona yazacağım şimdi ki hayali ben ona sizde sevdiklerinize belki... Hikayeye geçmeden önce söylemek istediklerim var ama "Unniem, ablam hikaye çoğunlukla üzücü ağlama tamam mı?"

Ve başlıyoruz

Her hayalimizin aksine bu hayalimiz buluştuktan sonra başlıyor. Biz birbirimize sarılmış yağmurun altında ıslınmış ağlıyoruz. Aradan uzun zaman geçiyor arabaya binip gidiyoruz ben sürerken sen "Hala inanamıyorum. Kavuştuk. Gerçek mi?" diyorsun. Bende "En az sen ve ben kadar..." diyorum. Arabayı sürerken hızlı gelen aracı fark ediyorum ve arabayı kırıyorum. Lakin yağmurdan dolayı ıslanmış yolda kaza yapıyoruz.

Ben gözlerimi bir hastanede açıyorum. Bir hemşirenin serumumu değiştirdiğini görerek. Hemen doğrulup "O nerede?" diyorum. Hemşire "Hanımefendi dinlenmelisiniz" diyor. Hemşireye tip tip bakarak gözümdeki yaşlarla "O nerede?" diyorum. Hemşire "Yoğun bakımda" diyince hemen serumu çıkarıp koşuyorum. Nerede olduğumu ve olduğunu bilmeden öylece koşuyorum. En son buluyorum yoğun bakımı oranın önüne gelince bitiyor sanki gücüm gözümdeki yaşlarla düşüyorum yere. Arkamda o hemşire. Aldırmadan ağlıyorum ve  "Özür dilerim benim yüzümden oldu" diyorum. Bir yandan da hemşirede bir kolum. Hemen çekiyorum kolumu bağırarak "Bırakın beni" diyorum sonra sessizce "Bırakın beni" diyor ve tekrar düşüyorum. Bütün gücüm alınmış gibi hissediyorum o an ablam.

Saatler geçiyor orada öylece ağlıyor ve "Özür dilerim" diyorum. Yaptığım hiçbir şey yok başka. O an içeriden kalp atışını ölçen aletten sesler geliyor ben bir şeyler olduğunu düşünerek kalkıyorum. Yanılmıyorum bir anda odana bir sürü doktor giriyor. "Noluyor?" dememe rağmen cevap da yok. Korkuyorum zaten her yer kapalı göremiyorum da o güzel yüzünü. Göstermiyorlar bana. Öyle derin bir acı yaşıyorum ki o an. Saatler geçiyor. Oturup ağlıyorum sadece. Keşke... diyorum keşke seni hiç görmeseydim de bu hale gelmeseydin keşke mesajlarınla yetinseydim diyorum.

Saatler sonra seni normal odaya alıyorlar. Hala devam eden ağlamama rağmen içime su serpilmiyor da değil. Doktora diyorum "Görüşebilir miyim?" doktor net bir şekilde "Hayır" diyor. Yalvarıyorum ama sonuç değişmiyor. Daha sonra bir hemşire görüyorum göz yaşlarımın arasından. Hemşire bir bana bir de senin kaldığın odaya bakıyor en sonunda dayanamayıp "Sadece 5 dakika" diyor önlük ve maskeyi alıp giriyorum hemen.  Giriyorum ilk başta "Abla..." diyor susuyorum. Sonra ağlıyorum sonra da ince bir sesle "Özür dilerim ben çok özür dilerim" diyorum o kadar ağır geliyor ki bu bana. Özür dilemek değil benim yüzümden o halde olman.  5 dakika doluyor hemşire "Süre doldu" diyor başımı sallayıp çıkacağım sen oldukça ince bir sesle "Seni seviyorum...Özür dilerim" diyorsun sonra o lanet alet sesi geliyor yine. Odadan çıkalıyorum yine. Artık iyice klasikleşmiş şekilde ağlıyorum. Nasıl ağlamam ki zaten? Yüzümün gülücüğü benim yüzümden iki kez ameliyathaneye girmiş.

Kısa bir süre sonra kalbi durdu deniliyor sana işte o an kontrol elimden gidiyor bayılıyorum ağlaya ağlaya bayılıyorum. Uyanıyorum korku içinde "Yaşıyor mu?" diyorum. "Hayır demelerinden o kadar korkuyorum ki o an.

Hemşire diyor "Kalbi tekrar çalıştı ama bir kez daha durdu" ben diyorum "Sonra" o da diyor "Üzgünüz hastayı kaybettik." o an ağlayamıyorum bile korku ele geçirmiş bedenimi. Ama sonra ağlamaktan harap oluyorum tabi.

Ondan sonraki gün cenazen kalkıyor. Annen, baban, teyzen ve tanımadığım kim olduğunu bilmediğim bir sürü insan daha. Onlar hastanedeyken yoklar çünkü ben sana "Abla" derken gerçekten ablam olduğunu düşünüyorlar ve birinci dereceden bir akrabanın olmasını yeterli görüyorlar. Sonra haber veriliyor onlara tabi geliş derken senin son zamanlarında bile yanında olamıyorlar. Düşünsene annen için nasıl acı olmuştur? Düşünsene baban nasıl parçalanmıştır?

Cenaze bitiyor baban zorlukla ayakta. Üzüntülü ama erkeklik içgüdüsü sanırım ayakta durmaları gerekir onların güçlü olmak onların görevidir. Annen yıkılmış ama tuhaf bir şekilde bana kötü bir şey söylememiş bile. Oysa ben bile kendime ne laflar etmişim. 

Kalktı cenaze herkes dağıldı ama annenle ben mezarın başında. Anneni kaldırmaya çalışıyorlar bana ise biraz deli gözüyle bakıyorlar. Pek de haksız değiller sanırım onu sadece bir kez görmüş biri mezarın başından kalkmam diyor.

Bu bir hafta gerçekten bize zulüm geçiyor. Annende bende mezarın başında. Baban da bırakıp gidemiyor anneni. Herkes ikna etmeye uğraşıyor bizi. Ama bazen yalnız kalıyoruz annenle hatta bir keresinde annen bana "Ben seni affettim kızım. Sen suçlu değilsin. Sen kızımı gerçekten çok sevmişsin". diyor ve evladı sanki benmişim gibi omzuma yumuşakça dokunuyor.

Yakın zamanda annem artık psikolojimin bozulduğunu düşünerek beni pisikiyatrise götürüyor. Pisikiyatris ise benim deli olduğumu düşünüyor. Hani mesajları siliyorum ya ben aslında seni tanımadığımı bilinç altımda kurguladığımı düşünüyor. Annem üzülüyor o bana, ben sana ağlıyorum. Kimse beni anlamıyor be abla. Gerçekten bir sen.

Annem beni eve götürüyor dinlenmem için tabi psikolojimin bozuk olduğunu düşündüğün ilaçlar veriyor. Tabi ki de içmiyor atıyorum onları. Akşam annem uyuyunca tekrar gidiyorum mezarlığa. O an babanın sonunda kaldırabildiği anneni görüyorum. Onlar uzaklaşınca geliyorum yanına. "Ablam" diyorum ve sanki hastanedeki o sahne gibi yine ağlıyorum. 

"Ben hasta değilim bunu biliyorsun. Ama yokluğun gerçekten beni çıldırtıyor abla. Keşke ben gitseydim karşı tarafa keşke ben ö-öl-ölseydim senin yerine. Affettin mi beni acaba? Gerçi sen iyisin fazla iyi. Bana demiştin 'seni affetmemek gibi bir şey yok dünyamda' diye. Peki var mı karşı dünyanda? Ölüyorum ben ablam gerçekten ölüyorum. Ruhum beni terk etti, kalbim beni terk etti, aklım beni sen ölmeden daha hastanede terk etti. Bedenimde gelse oraya o da terk etse burayı olmaz mı?"

 Tabi bu konuşmadan sonra yine ağlıyorum lakin bu sefer sanki sana sarılmak ister gibi mezar taşına sarılarak ağlıyorum. Sımsıkı tutuyorum onu sende bırakma beni demek istermişim gibi.

O sırada bir ses geliyor "Güzelim"  diye ve bir daha geliyor aynı ses.  O an uyanıyorum gördüğüm kabustan. Yastığım gözyaşlarımdan sırılsıklam olmuş bir şekilde. Nefes almaya çalışıyorum sen "Sakin ol! Sakin ol bebeğim!" diyorsun ve bana sıkılıyorsun. Tabi o an ben yatakta olduğum için kafam ancak karnının üstüne denk geliyor. Sen benim saçlarımı koklayıp öpüyorsun. "Söyle" diyorsun "Ne gördün" ben ise "Seni en ö-ö" diyince anlıyor ve orta parmağını ağzıma tutup "Tamam geçti" diyorsun. "Ben buradayım ve hep de burada olacağım. Bak basit bir yazışmadan nerelere geldik. Aynı evde ev arkadaşlığı yapıyor, aynı yerde çalışıyoruz. Her zaman birlikteyiz. Böyle kabuslara inanma ben hep yanında olacağım hemde sonsuza kadar" diyorsun

Sonra odana doğru gitmek için yol alıyorsun kolundan tutuyorum. Kolundan tutuyorum "Bu gece benle yatsan?" diyorum küçük bir çocuk gibi. Sende yanıma geliyorsun bana sarılıyor ve beraber yatıyoruz beni koruyan bir ablam gibi. Zaten öyle değil mi? Ben senin sevgi ve lgine muhtaç bir bebeğim sen ise beni koruyup kollayan bir abla. İyi ki varsın ablam...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 26, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yazı DefterimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin