Bahçeye çıktım, salıncağa oturdum. Haklıydım, sonuçta aynı şekilde o bir müşterisi ile toplantıda olsa ben dan diye odasına dalsam bana vereceği tepki bundan farksız olmayacaktı, ama ben kadındım o erkek. Onun işi benimkinden önemli, benim ki tırışkadan nameler.
Ne kadar süre sallandım ve düşündüm bilmiyorum. Üzerini değiştirmiş olarak geldi.
— Akşam için fırında tavuk ve makarna yaptım. Arzu edersen salatayı da sen yapabilirsin. Ne de olsa mutfak artık senin de mutfağın, dedi yanıma otururken.
— Ben mutfakta senin kadar becerikli değilim, dedim omuzlarımı silkerek.
— Alize ben sana sürpriz yapmak isterken sanırım sınır ihlali yaptım, dedi ellerime uzanırken. Ellerimi ellerine bıraktım.
— Poyraz ben nereden nerelere geldim. Hiç yoktan bir şirket kurdum. Büyük balıklara yem olmadan büyük balık oldum. Bu başarımın en büyük sırrı ise şirkette kadife eldiven içindeki demir yumruk olmamdan ileri geliyor. Çok katı değilim ama kurallarım belli o yüzden de her kim olursa olsun kural ihlali yapılınca çok sertleşiyorum. Yani elimde değil, dedim kendimi açıklarken.
— Haklısın ben özür dilerim. Bir dahaki sefere Merve'ye sormadan odana dalmam, dedi ellerimi öperken. Güldüm;
— Umarım. Yoksa biz daha çoook tartışırız, dedim omuzlarımı kaldırarak.
— Alize ben seninle tartışmak değil anlaşmak istiyorum. Aramızda ki anlaşmazlıkları tartışarak değil konuşarak halledelim. Ben seninle kavga edince içime bir şeyler çöktü. Ben seni çok seviyorum, dedi ve öpmeye başladı, aniden de bıraktı.
— Aklımı başımdan alıp salatadan yırtabileceğini sanma kadın haydi bakalım doğru mutfağa. Sen salatayı yaparken ben sofrayı kurayım, dedi beni kaldırmak için elini uzatırken. Elini tuttum beraber mutfağa geçtik. Ben salatayı yaptım o sofrayı kurdu afiyetle yemeğimizi yedik. Yemek üzerine kahvelerimizi içerken.
— Alize annem evde küçük bir toplantı düzenleyip arkadaşlarına seni takdim etmek istiyormuş. Böylece evlendiğimizi de ilan edecekmiş. Bizden önümüzdeki hafta için bir gün istedi, dedi gözümün içine bakarak.
Hiç sevmediğim şey böylesi ev davetleriydi. Ali'nin annesi de çok sık yapardı. Cinnet neresinden bakarsan bak cinnet.
— Hafta sonu olsa Poyraz. Mesela Cumartesi gecesi veya Cuma gecesi. Hafta içi kafamı boş şeylerle doldurmak istemiyorum, dedim gözlerimi devirerek. Başını salladı;
— Gayet mantıklı, dedi ve annesini aradı. O annesiyle konuşurken ben de kendimi soyutlayıp Burak Beyin lansmanını düşünmeye başladım. Bu sefer tanıtımı parti gibi değil de bir üniversite bahçesinde gençlerle yapmaya karar verdim.
Stant açıp bedava ürün dağıtıp sonra da bunların videolarını sosyal medyada paylaşabilirdik ki bence hem maliyet düşer hem de eğlenceli olurdu. Ben her zamanki gibi notlarımı almaya başladım. Tam okulların açılma zamanıydı. Bunu Burak Beyle konuşmaya karar verdim.
Poyraz yanıma geldi;
-- Annemle konuştum bu Cumartesi akşamı bekliyor. Haydi bakalım küçük hanım artık yatalım yarın işim çok ve ben seni bugün çook özledim, dedi sırıtarak.
-- Poyraz iyice arsız oldun sen de ama ha!, dedim ve koşarak odaya çıktım...
Günler hızla geçti. Burak Beyler fikrimi çok beğendiler ve üniversite değil de kendi mezun olduğu lisenin pilav gününde stant açmaya karar verdiler. Pilav gününün bu seneki sponsoru o olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Rüzgar(#Tamamlandı)
General Fiction3.Hikaye Alize üniversite son sınıftayken Venedik'e gider. Poyraz ile yolları kesişir. İki rüzgar fırtına gibi bir aşk yaşar ve bir anda her şey biter. Poyraz Alize'ye haber bile vermeden bir anda ortadan kaybolur. Alize içindeki fırtına dinince Tü...