Kaç saat geçti bilmiyorum. Neler olduğuna, nerde olduğuma dair hiçbir fikrim yok. En son silah patlama sesi, Hande'nin sesini ve zorla bayıltıldığımı hatırlıyorum. Polisler yakalamış olsaydı şuan sorguda yada kodeste olurdum. Bir yerden gelen rüzgarın yüzüme çarpmasıyla yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Hafiften sarsıldığım da birisinin bacağında yattığımı fark ettim. Kimin bacağında yatıyordum? Neredeyim? Hande nerede ?(!)
"Sevgilini kaldır yaklaştık" bu ses bir erkeğe ait ama tanıdığım birisi değildi. Sanırım bir yere götürülüyorum, bir dakika sevgilini kaldır mı dedi? Hande burada mı? Heyecanla bacağında yattığım kişiye bakmak için kalktığım da Hande'yi gördüm. Bir annenin kaybolan çocuğunu bulduğunda ki sarılmayı ve mutluluğunu bilirsiniz değil mi ? Omuzlarında ki yük kalkar, Dünya'nın en mutlu insanı olur ve en önemlisi kaburgaları birbirine geçecekmişcesine sarılır. Bizde o duyguları hissederek sarıldık birbirimize. "Sevgilim iyi misin? Başın ağrıyor mu?" Göz göze gelecek şekilde yüzünden tuttum "Hande başım falan ağrımıyor iyiyim ben, sen iyi misin? Silah patlamıştı kime geldi?" Hande bezle sarılı kanlı kolunu göstererek "Hayatım sakin ol kurşun kolumu sıyırdı, gördüğüm kadarıyla pek önemli birşey yok sağ koltukta oturan arkadaş beni kılpayı kurtardı arabayı süren arkadaşta seni kurtardı." Teşekkür etmek için onlara döndüğüm de arabayı sürenin telefonu çaldı, Hande'yi kurtaran arkadaş "Kim arıyor Alp, Tuğçe abla mı?" Arabayı süren arkadaşın ismini öğrenmiş olduk 'Alp', "Evet Tuğçe abla arıyor"dedikten sonra telefonu açtı "Efendim Tuğçe abla? Tamam 5-10 dakikaya oradayız, evet uyandı,tamam görüşürüz." Aramayı kapattı bize seslenerek "Doktor gelmiş çok duramayacağını söylemiş hızlı gelmemizi istiyor ve Cihangir'in uyanıp uyanmadığını sordu." Dedi. Kafam iyice karıştı ortalıkta birşeyler dönüyor ama ne olduğuna dair ufacık bir fikrim bile yok. "Tuğçe ablada kim? Bizi nereden tanıyorsunuz? İndirin bizi!" Dediğim de Alp arabayı ani bir fren ile durdurdu ve arkasını döndü "5 dakika daha geç gelsek polislere yem oluyordunuz, Hande vuruldu doktor çağırdık kimliğiniz olmadan hangi hastaneye gidebilirsiniz? Tuğçe ablanın kim olduğunu bizde bilmiyoruz tek bildiğimiz yüklü bir miktarda para çalıp yeni kimliklerimiz ile kaçacak olmamız. Polislere her an yakalanma duygusu ile yaşamak istiyorsanız inin, yoksa da gidene kadar susun!" Sert bir konuşma yapmasına rağmen kafamız da oluşan bazı soruların cevabını almak beni ve Hande'yi rahatlattı. "Arabayı sürmeye başlasan iyi edersin doktoru kaçırmak istemiyorum." Dediğim de arabayı çalıştırmak için önüne döndü, olduğundan daha da hızlı sürmeye başladı. Kendimi koltuğa yasladım Hande elimden tutarken kafasını da omzuma koydu "seni seviyorum" dedi bende "seni seviyorum" dedim ve elini 'bir daha başına birşey gelmesine izin vermeyeceğim' dercesine sıkıca tuttum.
Sanırım yeni hayatımıza ilk
adımlarımızı atmış bulunmaktayız.
5-10 dakika sonra araba durdu. Alp ve arkadaşı arabadan hızla indiler, Alp "Hakan, Tuğçe ablayı ara kapıyı açsın" dediğinde Hakan telefonu cebinden çıkarttı Tuğçe ablayı aradı "Tuğçe abla geldik kapıyı açın" dedi aramayı kapatıp telefonu cebine koydu. Diğer arkadaşımızın isminide öğrendik 'Hakan' . Alp benim tarafımdan olan kapıyı açtı eğilerek "Hadi çıkın arabadan, geldik!" Dedi ve kapıyı açık bırakarak ileriye doğru yürüdü nereye geldiğimize bakmak için arabadan indim kocaman bir deponun önündeydik, yavaş yavaş deponun kapısı açılıyordu arabanın içine eğildim "Sevgilim hadi kapı açılıyor" dediğimde Hande hızlıca arabadan çıktı "Neresi burası ya?(!)" Dediğinde şaşırmış yüz ifadesi çok tatlı görünüyordu, Hakan ve Alp kapının dibindelerdi. Hakan "Hadi gelin ne bekliyorsunuz?" Dedi Hande'ye baktım "Hande seni doktora gösterelim sonra ne olduğunu anlarız" dedim Hande nefes alarak "Hadi bakalım" dedi el ele tutuşarak kapıya doğru ilerledik karşımıza bir bayan çıktı bizden 18-20 yaş rahat büyük gösteriyordu büyük ihtimal o kadar da büyüktü, güler yüzle "Yeni evinize hoşgeldiniz, Hande doktorumuz seni bekliyor oraya alalım" dedi. Doktor ortasında masa ve etrafında 6 adet sandalye bulunan yerde bekliyor, Hande ile doktorun olduğu yere gittik başka oturacak yer olmadığı için de herkes olduğumuz yere geldi, doktor yarasına baktı "kurşun sıyırmış ucuz kurtulmuşsun eğer koluna isabet etseydi ameliyat etmek zorunda kalırdım" dedi aletlerini ve ilaçları çıkartarak pansuman etmeye başladı durumunun ağır olmaması içimi rahatlattı "Pansumanı bitirdim bu ilaçları her sabah ve her akşam benim yaptığım gibi 3 gün boyunca yap kurşun koluna tam isabet etmediği için dikişe gerek duymadım bez ile sardım etin ayrılmasından dolayı fazla kan akmış, kan akışını da durdum" Hande'ye, bana bakarak "Hadi geçmiş olsun" Hande "Teşekkür ederiz" dedi minnettar bir ses tonuyla, "Rica ederim ne demek görevim" pansuman için gerekli olan aletlerle işi bitince topladı, "Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim canım arkadaşım" dedi Tuğçe abla. Sanırım arkadaşıydı hatta yakın bir arkadaşı yoksa hangi doktor bu saatte gelirdi? Üstelik para bile almamak şartıyla, konuşacakları vardı galiba sohbet ederek kapıya doğru ilerlediler. Tanımadığımız birisi daha vardı ve bu kez erkek değil kızdı. Bize samimi bir şekilde elini uzattı "Merhaba ben Burcu geçmiş olsun" Hande elini uzattı "Merhaba bende Hande" Burcu bana da elini uzattı "Bende Cihangir" dedim "Tanıştığımıza memnun oldum" dedi mutlu bir surat ifadesi ile bizi kaçıran buraya kadar getiren iki şahıstan biri olan Alp elini uzatarak "Bende Alp hitap ederken lazım olur" dedi hafiften gülüyordu bide, bende hafiften gülerek "İsmimizi dememe gerek yok ama senin ismin Alp senin ismin de Hakan" dediğim de yüz ifadeleri nereden bildiğimi bilememenin verdiği şaşkınlıkla "Araba da gelirken duydum nereden bileceğim yoksa isminizi" diyerek küçük bir espri yapmış oldum gülmeye başladılar herkesin hoşuna gitti herhalde diye düşünürken Hakan elini uzattı "Kaçırılırken bile ismimizi duyup aklında tutmanı tebrik ediyorum tanıştığıma memnun oldum" elini tuttum selamlaştık Hande'ye baktı "Geçmiş olsun tanıştığıma memnun oldum" dedi sanki birbirimizi uzun zamandır tanıyormuş gibiydik "Teşekkür ederim bende memnun oldum" dedi güler yüzle, Alp Hande'ye elini uzattı "Tanışma fırsatımız pek olmadı ama memnun oldum" Hande elini tutarak "Bende" dedi. O anda Tuğçe abla geldi "Gördüğüme göre tanışılmış bende tanışmak istiyorum sizlerle ismim Tuğçe hakkımda bu kadarını bilseniz yeter" dedi sert bir tavırla hepimizle el sıkıştı, Hande hemen konuya atladı "Bizi buraya getirme amacınız ne?" Tuğçe abla sandalyeye oturdu "Polisten kaçıyorsunuz yakalanırsanız yıllarca hapis yatacaksınız hepinizin en büyük ortak yönü bu olduğu için sizleri seçtim ikincisi cesaretli ve gözü kara insanlarsınız zaten böyle olmasanız belalı işlere bulaşmazsınız üçüncüsü hayatınızın geri kalanını polislerden kaçarak değil lüks bir hayat içinde yaşamak istediğinizi biliyorum" Bu kadın kim bilmiyorum ama bizlerle ilgili birkaç bilgi biliyordu. Bana döndü "Cihangir!" Dedi sanki bir şey soracakmış gibi "Seni kurtardığımız şirketi soymak nereden aklına geldi?" Cidden de soracakmış ne diyeceğimi bilemedim neden böyle birşey sordu ki? "Para çalıp kaçmak için başka ne olacak" Hande'ye bakmıyordum ama Tuğçe abla'ya 'Sen ne ayaksın?' dermiş gibi baktığını görebiliyordum. Alp, Hakan ve Burcu birşeylerin farkına vardılar ama ne olduğunu anlamadıklarından dolayı öylece bakıyorlardı, "Öyle sordum sadece" merak ettiği birşey vardı ama konunun daha fazla uzamaması için "Saat kaç?" Diye sordum Hakan telefonunu çıkardı ekrana baktı "06.12 geçiyor" dedi Tuğçe abla ayağa kalktı "Hava aydınlanmaya başladı bile biraz yatıp dinlenelim yarın plan hakkında konuşacağız" sol tarafımızda bir merdiven vardı, oraya doğru yürümeye başladı "Cihangir ve Hande sizin odanız ikinci, Burcu'nun odası dördüncü, Alp'in üç, Hakan seninde odan birinci sırada hepinize iyi dinlenmeler" diyerek merdivene çıkmaya başladı. Hande ayağa kalktı "Sevgilim hadi bizde yatalım aşırı yorgunum" gözlerinden uyku akıyor kaldırmaya çalışırmış gibi elimden tuttu, ayağa kalktım "İyi geceler" dedik saat sabahın altısı olabilir ama herkes yeni uyuyacaktı. Merdivenden çıkmaya başladık Burcu'nun sesi geldi "Bende yatıyorum çok yorgunum" dedi sadece Hakan ve Alp kaldı. Burcu arkamızdan yavaş yavaş geliyor, odaların olduğu kata geldiğimiz de uzun bir koridor ve yan yana 5 tane oda gördük biz çift olduğumuz için bir oda ayırmışlar. Hande'nin koluna dikkat ederek arkasından beline sarıldım kafamı omzuna koydum, kollarımdan tuttu kafasını kafama yasladı yavaş yavaş odamıza doğru yürüdük kapıya yaklaştığımızda Burcu yanımızdan geçerek yolu ters yürümeye başladı "Bugüne kadar gördüğüm en havalı ve en iyi çiftsiniz net! İyice dinlenin" dedi samimi bir şekilde, Hande ve ben hayatımıza kalıcı insanlar almadık böyle bir iltifatta duymadığımız için mutlu olduk Hande'nin yüzünde gülücükler saçmasına neden oldu "Teşekkür ederiz sana da iyi dinlenmeler" dedi Hande'yi mutlu görmek beni de mutlu etti "Çok teşekkürler sana da buluruz belki" dedim, odasının kapısını açtı gülerek "Belki" dedi elini sallayarak içeri girdi, bence 'Nerdee' demiş gibi söyledi. Kollarımı hemen belinden çektim odamızın kapısını açtım "Bayanlar önden" göz kırptım minik bir jest yapalım ama dimi? "Hayatım çok romantiksin ama çok yorgunum hemen yatmak istiyorum" dedi burnumdan öptü yatağa yattı kafasını yastığa koydu bana baktı "Sevgilim hadi gel" kapıyı kapattım Hande'nin yattığı yastığa kafamı koydum sımsıkı sarıldı bende sarıldım "koluna dikkat edelim" dediğimde gözleri kapanmıştı bile yaralı kolunu canının yanmaması için omzumun üstüne koydum uyanamayacağı şekilde yavaşça yanağından öptüm fısıldayarak "Tatlı rüyalar" dedim. Hande'yi uyurken seyretmesini seviyorum çünkü en masum olduğu an ama en çokta yüzünün her detayını incelemesini seviyorum her gece uyuduğun da onu izlerdim burnunu, gözlerini, cildini, dudaklarının şeklini gözlerimi kapatarak ezberlemeye çalışırdım belki birgün gözlerim görmezse yada ölüm olursa Hande'yi resimlere bakarak değilde, kalbime aklıma kazıyıp orada yaşatıp hatırlamak istiyorum ama şuan sadece izlemeye ve düşünmeye başladım açık kumral saçları, tertemiz cildi, minik hafif havada burnu, pembemsi dolgun dudakları ve şuan görmüyor olabilirim ama her an gördüğüm kahverengi gözleri, 'Nasıl sevmeyebilirim ki böyle bir kadını?' Bu yorucu gecenin verdiği yorgunluğa daha fazla dayanamadım gözlerim yavaş yavaş kapandı, kafamın yastığa düşmesiyle de hemen uyumuşum.Gece midir insanı hüzünlendiren, yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren, yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?
Özdemir Asaf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varsayılan Başlık - Kendi Başlığını Yaz
ActionCihangir'in intikam uğruna yapacağı hırsızlık, kendisinin ve sevgilisinin farklı bir hayata geçiş yapmasını sağlayacak. Peki yeni hayatları onlara ne katacak ?