Bölüm 10

13 3 6
                                    

Bunun üzerine  hepimiz eşyalarımızı toparlamaya gittik. Yaklaşık 2 saat boyunca kıyafetlerimizi toparlamakla uğraştık. Oraya normal turistler gibi gidecektik. Çünkü kimse bizim özel olduğumuzu bilmiyordu. Oraya gidip, bir yandan araştırma yapacak, diğer yandan da tatil yapacaktık. En azından felaket günü gelesiye kadar. Ama o zaman gelesiye kadar başımıza gelecek, planlanmamış küçük felaketlerden haberimiz yoktu tabi.

İşimiz bittikten sonra hep beraber oturduk, film izledik, güldük, eğlendik. Anılarımıza bir şeyler daha eklemiş olduk. Beraber geçirdiğimiz 21 senenin her saniyesine dahil olan güzel bir anı daha... Ardından bu evde gitmeden önce yediğimiz son akşam yemeğini yapmaya koyulduk. Hatırı sayılır bir sofrayla ve ufak bir dozda sohbetle, günü mükemmel bir şekilde tamamlamış olduk. Birbirimize "iyi geceler." diledikten sonra rüyalar alemine daldık.

Sabah, alarmın itici sesiyle, sabah erkenden uyandık. Ayak üstü diyebileceğimiz bir nitelikte kahvaltı yapıp, hazırlandık ve limana gitmek üzere yola çıktık. Limana ulaştığımızda denizin bizi karşılayan sonsuz maviliği ile ve o şaşırtıcı bir şekilde cezbedici kokusuyla birden huzur bulduk ve yatlara bakmaya başladık.

Bazı yatları hiç beğenmeyip direkt geçerken, bazılarını beğenip, durup sahiplerinden bilgi alıyorduk. Ama içlerinden birini gördüm ki, gördüğüm anda vuruldum yata. İçimden geçirdim; "Bu yat bizim olacak. Onunla gideceğiz." Bunu sadece içinden geçiren ben değilmişim ki sahibinden durup bilgi aldık. Yatın özellikleri ve tüm detaylarıyla her şeyi bize göreydi ve sahibi ile anlaşıp on dokuz günlüğüne 41.000$ ödeyerek yatı kiraladık. Ve ardından valizlerimizi almaya eve geri döndük.

Büyükler kızların olmak üzere üç büyük valiz, küçükler de erkeklerin olmak üzere üç küçük valiz, toplamda altı valizi yanımıza alarak, evle vedalaştık.

Büyükler kızların olmak üzere üç büyük valiz, küçükler de erkeklerin olmak üzere üç küçük valiz, toplamda altı valizi yanımıza alarak, evle vedalaştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve döndük yine gökyüzü ile denizin buluştuğu yere, limana. Seçtiğimiz yata doğru, yüzlerimizde bir tebessüm yürüdük. Tam yata binecekken arkadan bir ses geldi. "Bir yere mi gidiyordunuz arkadaşlar?". Arkamızı döndük. Gelen Emily'di. Biz şaşkınlıkla ona bakarken konuşmasını sürdürdü. "Parti daha bitmemişti, baylar ve bayanlar. Ufacık bir sarsıldık diye bırakıp gitmek yok öyle. Daha sizinle çok eğleneceğiz. Partiye karakolda devam edelim mi?". Hepimiz dehşetle ona bakıyorduk. Şoka girdiğimizden dolayı söyleyecek tek bir kelime dahi bulamamıştık. Konuşmak için ilk girişen Liam oldu. Hem ona en yakın olan, hem de etkileme özelliği olan Liam. Sanırım onu yine etkileyerek kandıracaktı. Konuşmaya başladı.

Liam: Emily! Lütfen beni bir dinle. Ondan sonra kararın neyse, onu uygulamaya hazırız. Ama önce söyleyeceklerimi bir dinle.

Emily: Neyini dinleyeceğim ben senin! Farkında mısınız bilmiyorum ama siz altı kafadar bizi soydunuz. Neyin açıklamasını yapacaksın. Bizi nasıl kandırdığınızın mı? Yoksa sana nasıl bu kadar güvenmemi sağladığını mı? Hangi birini açıklayacaksın?

Bilinç6Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin