Viola bir bıçak çıkarttı ve bıçağı inceledi. Üstüne vuran ışık yansıyarak Viola'nın gözlerini kamaştırdı.
Bıçağın en uç noktasına parmağını bastırdı. Hiç acı hissetmemişti ama çok derin bir yara açılmıştı.
Acıyı hissetmeyecek kadar dayanaklı olmasının hevesiyle bıçağı avucuna bastırdı. Yine acımamıştı.
Bıcağı bileklerinde gezdirdi.
Parmağındaki yaraya dişiyle ısırık attı.
Hiçbir şekilde acıyı hissetmiyordu.
Vücudunu kesmesine rağmen tek bir damla bile kan akmamıştı.
Bıçağın ucunu kalbinin üstüne getirdi ve derin bir nefes aldı.
"Ne yapıyorsun?" Tanıdık sesle heyecan içinde arkasına döndü.
Oydu.
Julian gözlerini masanın üstündeki nota yönlendirdi. Notu ellerinin içine aldı ve buruşturup kızgınca bir köşeye attı.
"Demek benden kurtulmak istiyorsun?"
Viola bıçağı sıkıca kavradı. "Nerelerdeydin?"
Julian gözlerini kapattı. "Birkaç işi hallediyordum."
"Ne işi?"
"Seni ilgilendirmez."
"Pekala." Viola kalbine dayadığı bıçağı daha da bastırdı. Bakışlarını Julian'a çevirdiğinde hiçbir şey yapmadan onu izliyordu.
"Beni durdurmayacak mısın?" Julian gülümsedi ve başını iki yana salladı.
"Senin gözünde bu kadar mı değersizim?" Julian cevap vermedi.
Viola anlık bir dürtüyle bıçağı kalbine doğru sapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal
RomanceÖlümsüzlük uğruna bedenini sonsuza kadar bir şeytana adayacak bir kız, Viola. Viola Campbell ölümden korkan genç bir kızdı. Henüz çok genç olmasına rağmen tüm zamanlarını ölümünün ne zaman olacağını hesaplamakla geçiriyordu. Viola Campbell'in tek di...