İnatçı keçi

407 6 20
                                    

Başka Bir Lise Hikayesi ◕‿◕

"Yeter artık anne, anlamıyor musun hayatımı bana sormadan yönlendirmenizden bıktım! Neden başka bir okula geçiyormuşum ki!?" dedim bağırarak.

Bağırıyordum evet çünkü çok sinirliydim. Hayatım yine ailem tarafından oraya buraya çekiştiriliyor ve ben sadece seyirci kalıyordum.

Annem tırnaklarına manikür yapan kadına nazikçe gülümseyip geri çekilmesini işaret etti. Manikürcü geri çekildiğinde ayağa kalkıp tam önüme dikildi.

"Bu asi hallerin hiç hoşuma gitmiyor bilesin Cemre. Sen ne zamandan beri bizim isteklerimize karşı çıkar oldun? Gittiğin okulda derslerin düştü ve sen artık kendi benliğini yitirdin farkında değil misin?" dedi sakin bir sesle. İyi güzel en azından sakince konuşuyordu. Harika!

"Gitmek istemiyorum anne. Benim arkadaşlarım var!" dedim isyankâr bir sesle.

Şu an okuduğum okulun nesi vardı anlamıyordum? Güzel, pahalı bir kolejdi işte, tıpkı ailemin istediği gibi. Tıpkı onların istediği gibi onlara bulaşmıyor kendi halimde takılıyordum. Pekâlâ, takılmıyordum çünkü kolejin en popüler kızı bendim! Ben ne istersem o olurdu ve okuldaki tüm erkekler bana hayrandı. Güzeldim, akıllıydım ne vardı bunda?

"Senin arkadaşların gerçek arkadaş değiller görmüyor musun kızım? Alkoliği var, bağımlısı var! Sen sadece onlar seni pohpohladığı için onlarla beraber takılıyorsun. Yalan mı Cemre?" dedi gözlerimin içine bakarak.

Evet, çok sıkı fıkı arkadaşlarım yoktu ama bu okul değiştirmek istediğim anlamına gelmezdi. Üstelik şehrin en başarılı kolejinde eğitim görüyordum, başka nereye gidecektim?

"Ben değişmedim anne. Eski Cemreyle ben aynıyım görmüyor musunuz?"

Annem kaşlarını kaldırıp bana baktı. Bu bakışlar 'sen onu benim külahıma anlat' bakışlarıydı. Derin bir nefes verip her zaman sinirlendiğimde yaptığım hareketi yaptım ve olduğum yerde tepindim. Evet, biraz şımarıktım, huysuz ve gıcıktım ama ben buydum! Eski Cemre de böyleydi, neden inanmak istemiyorlardı ki?

"Ben kızımı tanıyorum ve sen o kız olamazsın Cemre. Çok üzgünüm kayıt işlemlerin yapıldı bile" deyip arkasını döndü ve tekrar tek kişilik koltuğa oturdu.

Siyah saçlarımı savurup arkamı döndüm ve bu sefer babamın çalışma odasına yöneldim. O annem gibi gaddar değildi. En azından beni dinlerdi. Öyle umuyordum.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimde babam önündeki evraklardan başını kaldırıp bana baktı.

"Hayır, Cemre" dediğinde olduğum yerde kaldım.

"Neye hayır babacığım?" dedim tatlı kız modellerinde.

Babam anlayışlı ve sevgili bir babaydı fakat otoritesi tüm bu özelliklerinden üstündü. Eğer babam bir şey için karar kılmışsa benim onu yapmaktan başka çarem kalmazdı. Bilirsiniz işte her Türk kızının babası gibi!

"Okulunu değiştirmememiz için beni ikna etmeye geldin ve şimdiden söylüyorum hayır. O okula gideceksin. Sen fark etmiyorsun ama bu tavırların ve hareketlerin bile benim kızıma benzemiyor. Biz seni artık tanıyamıyoruz kızım. Hiç tanıyamıyoruz. Bugün okulun kafesinde dövdüğün kız artık sabrımızın sonunu getirdi. İnsanlara bir şeyler yaptırmak için şiddet uygulayamazsın. Bu sen değilsin!" dedi babam gittikçe yükselen sesiyle.

Olduğum yerde sallanıp babamı duymazdan gelmeye çalışırken aslında onun haklı olduğunu biliyordum. Ama arkadaş çevremde ailesine tek hesap veren bendim! Neden beni rahat bırakmıyorlardı ki! O kafeteryadaki kıza da yerime oturduğu için bulaşmıştım. Çünkü o masaya sadece benim gibi popülerler oturabilirdi.

"Peki babacığım. Diyelim ki yeni okul işini kabul ettim. İstanbul'daki en iyi koleje gidiyorum. Daha iyisini nereden bulabilirsiniz ki?" dedim meydan okuyan bir tavırla.

Evet, babamın çaresizliğini görmek hoşuma gitmişti. Eğitimimin ailem için önemli olduğunu biliyordum.

"Kolej mi? Evet bu şehirdeki en iyi kolejde okuyorsun ama devlet liselerinin ne eksiği var?" deyince donup kaldım.

Başka bir lise hikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin