Anka'nın Dirilişi

130 5 1
                                    

O gün! Sabah her günki gibi uyandım ucuz eski sandalyeme oturdum gözlerimi ovuşturdum ve esnedim. Saat 8:00 sularıydı. Tuvalete gittim işimi halledim elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su tenime dokununca ayılmaya başladım.Yeniden esneyerek mutfağa yöneldim,dolabı açtım içinde sadece 2 elma ve su vardı elmaları dünden kalan ekmeğimin son parçasıyla birlikte yedim. Suyumuda içtikten sonra dışarı çıkıcaktım ki!Bir anda kapının gıcırtısını duydum ve bir yere saklandım. Elime geçen ilk şey ortalıkta bıraktığım bardaktı.kabul edelim pek düzenli biri değildim.İçeriye bir adam girdi. Tam atılacaktım ki onun kardeşim Larry olduğunu anladım.Aldığım derin nefesi geri bıraktım ve ona "neden kapıyı tıklamadan içeri giriyorsun "diye hiddetlendim.Larry duraksamadan "kapı açıktı bende senin için endişelendim"dedi haklıydı söylediğim gibi düzen sorunum vardı evime pek özen vermezdim.Onu içeriye buyur ettikten sonra geliş sebebini sordum. Oda bana yeni bir iş bulduğunu söyledi.sevinmiştim çünkü tamtakır kuru bakırdım. Yüzümdeki küçük tebessümle işin ne olduğunu sordum yolda anlatacağını acele etmemizin gerektiğini söyledi. Hızlıca üzerime paltomu giydim limandaki küçük evimden çıktık ve yola koyulduk.
Eski yollar ayağımdaki beş para etmez ayakkabıları tırmalıyordu.Kardeşime "nereye gidiyoruz anlat bakalım? " dedim
Kolüvyal tersanesine gittiğimizi söyledi.Şaşırmıştım orası 3 yıldır boştu.Garip hissettim orası en son Magalhâes battığından beri hiç kullanılmamıştı.Aynı şeyi kardeşime söyledim Oda bana "3 yıldır tersanenin tüm çalışanları Magalhâes'i kurtarmak daha doğrusu küllerinden diriltmek için denizde geniş çaplı bir bir kurtarma operasyonu başlatmışlardı.Bütün parçaları yeniden birleştirip aynı gemiyi daha güçlü ve şatafatlı şekilde yeniden inşa ettiler."dedi.Bu bana göre ilginçti çünkü Magalhâes dünyanın en büyük ahşap gemisiydi.O kocaman yüzen devin yanına geldiğimizde şaşkınlığım akıl almaz şekilde hayranlığa dönüşmüştü.Gemi eskisinden bile daha güzel görünüyordu.Larry'ye işin ne olduğunu sordum. Geminin Klaradya'ya malzeme taşıyacağını ve bizimde yolculuk esnasında gemide çalışacağımızı söyledi.Bu iyi bir işti ancak Klaradya savaştaydı.Kardeşim sorun olmayacağını söyledi,sırtıma destek veririyormuşçasına vurdu ve gemiye girdik.Görünüşe göre gemi daha yeni hazırlanmıştı acaba bu acele ne diye düşündüm.geminin kıç altındaki depoya yöneldik.yerler kaliteli ahşap duvarlarsa tahtadandı.Tabi gemi çok büyüktü birçok lüks odasınında olduğundan emindim.Ama sonuçta bu bir yolcu gemisi değil nakliye gemisiydi.Depoya girdiğimizde yaklaşık 70 kişinin malzeme taşıdığını gördüm.Köşede malzemelerin koyulacağı yeri gösteren kel adam gözüme çarptı.Larry beni onun yanına götürdü.Larry adamın arkasına iki kez dokundu.Kel adam arkasına döndü ve
"ne oldu çok işim var "dedi.Larry benim omzumdan tuttu ve "işte kardeşim bu "dedi. Adam beni gözüyle iyice bir süzdü ve adımı sordu.Adımın Jack Thomson olduğunu söyledim.adam daha önce denizcilik yapıp yapmadığımı sordu.Bende daha önce gemilerde bir çok yerde çalıştığımı söyledim.Adam gülümsedi,elini uzattı ve " o zaman AnkaMagalhâes'e hoş geldin ben Robert deponun sorumlusuyum ." dedi . Memnun olduğumu söyleyip teşekkür ettim.
Ve ona" Bu geminin adının sadece magalhâes olduğunu sanıyordum "dedim. Kel adam sırıtarak "böyle devasa bir gemiyi üç yıldır parçalarını denizden çıkarıp birleştiriyoruz.Bu gemi yeniden dirildi ve adının değiştirilmesi gerektiğini düşündüler bu yüzden gücünü ve büyüklüğünü temsil etsin diye başına Anka eki geldi."dedi. Anladığımı gösterecek şekilde kafamı salladım.Robert Larry'e döndü ve "saat 10'da burda olun "dedi.Larry başını salladı ve depodan çıktık koca geminin koridorlarından geçip bir kat aşağıya indikten sonra gemiden çıktık .Gemiye yeniden baktım ve isminin sancak kısmında yazdığını gördüm. Yarın uzun bir yolculuk yapacaktım.
Ertesi sabah güneşin gözüme vurmasıyla uyandım.Saatin 9:35 olduğunu fark etmem uzun sürmedi.Seri bir şekilde elimi yüzümü yıkayıp apar topar eşyalarımı hazırlayıp bir naylon çuvala geçirdim.Elime aldığım ekmek parçasıyla dışarı fırladım.Koşa koşa Kalüvyal tersanesinin yanındaki devasa gemiye ulaştım.Aynı hızla kıç tarafındaki depoya yöneldim.Robert'ı görmem hiç zor olmadı.Neredeyse öğlen oluyordu ve güneşin ışığı pencereden Robert'ın kel kafasını aydınlatıyordu.Arkasını döndü ve geciktin Jack dedi.Paltomdaki cep saatini çıkarttım ve saatin 10:05 olduğunu gördüm .Özür diledim ve bir daha olmayacağından temin olabileceğini söyledim belliki kuralcı biriydi."Umarım öyle olur "dedi ve güvertede görev yapacağımı söyledi.Bende meraklı bir şekilde Ne iş yapacağımı sordum.Hiç duraksamadan "sana söyleneni "dedi.Suratım biraz astım ama onun fark edemeyeceği kadar az.Yüzüme baktı ve odamın alt katta soldan 7. Kapı olduğunu söyledi. Teşekkür ettim naylon çuvalımı sırtıma aldım ve odamın yolunu tuttum.Ben teker teker
Kapıları sayarken karşıma Larry çıktı selamlaştık ve yanımdan hızla uzaklaştı.Sanırım bir acelesi vardı.Bende zaten odamın kapısına gelmiştim içeri girdim gözümü ranzanın üst katına diktim.Çuvalımı kenardaki masanın yanına koydum ve tam yukarı çıkacakken yukarda siyahi birinin yattığını fark ettim.Uyumuyordu ve oda beni farketti. Aşağı indi bana gülümseyerek "selamun âleyküm ben Ali"dedi.Bende adımın Jack olduğunu ve tanıştığımıza memnun olduğumu söyledim.Ranzanın altındaki yatağa oturduk ve sohbet etmeye başladık.Daha önce kolüvyal tersanesinde çalıştığını ve gözcü olarak Görev yapacağını söyledi.Benimle neredeyse aynı yerde çalışacağını ,öğrendiğine memnun oldum .Yaklaşık 30 dakikalık sohbetimizden sonra birlikte görev yerlerimize gittik.
Güverteye varınca Ali'ye "hadi iyi görevler "dedim. Sırıttı , "sanada ,ALLAH'a emanet ol"dedi, ve yanımdan uzaklaştı.Görünüşe göre iyi bir yol arkadaşım olmuştu.Bu iyi haberdi çünkü yolculuk 15-20 gün sürebilirdi.Derken arkamdan birinin seslendiğini duydum.Geri döndüğümde üniformalı bir adam gördüm."Buyrun efendim"dedim.Bana köprüye gitmemi ve 2.kaptan Dewayn'a gitmek için hazır olduğumuzu bildirmemi emretti.Yolculuk şimdiden başlamıştı.Seri bir şekilde köprüye gittim dümenin yanında duran subaya 2.kaptan Dewayn'nın nerede olduğunu sordum.Eliyle işaret ederek "işte orada çay içen"dedi.Teşekkür ettim ve 2.kaptanın yanına geldim."Efendim"diyerek seslendim."Ne var" dedi "size demir almak için hazır olduğumu iletmem emredildi"dedim.Dümenciye 10 dakika içinde demir alacağımızı söyledi ve çayından bir yudum daha aldıktan sonra"sen gidebilirsin" dedi .Bende dediğini yaptım görev yerime döndüm ve gemiyi limandan.Çıkartmak için seferber olan denizcilere yardım ettim.Sonunda devasa gemiyi uğurlayan kalabalığın sesleri içerisinde Ankamagalhâes demir aldı ve yavaş yavaş kerpiç limanından uzaklaştı.

Where to WhereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin