Bölüm 7: Merkez Üssü

83 4 1
                                    

Yataktan doğruldu. Ayakları zemini hissediyordu. Adım atmak istedi ama baş dönmesi buna izin vermiyordu, sendelemişti. Yatağa oturdu. Etrafını gözlemledikten sonra. Hastane odasında olduğunu farketti. Kokusu imgeler nitelikte hastane gibi steril kokuyordu. Gözü masada duran notlara ilişti. Kendisi hakkında bilgiler beyaz kağıda yazılmıştı. Rutin nabız kontrolleri ve kullanılan ilaçlar yazılıydı. Arka sayfayı çevirdi. Kurtuluş hikayesi yazıyordu. 6 ay önce bulunduğu ve durumunun çok kötü olduğu bilgileri. Bir hafta da aralıksız uyutulduğu bilgisi yazının devamındaydı. Kurtulmuştu. Merak ettiği bir şey vardı. Askeri Mehmet'te kurtulmuş muydu peki? Kafasındaki birçok soruya cevap bulmak adına ayağa kalktı ve uzun yüksek duvarlı koridora ilerledi. Birilerini arıyordu. Sağlı sollu oda kapılarının arasından geçerken loş bir ışığın olduğu odaya doğru ilerledi. Merak ve açlık duygusu onu oraya, odaya doğru yöneltiyordu. Yaklaştıkça artan güzel ses, Rusçayı andıran bir şarkı söylüyordu. Bu sesi hatırlıyordu. Yürüyüşü daha da hızlanmış ve odanın kapısına varmıştı.

Artık sesin sahibi karşısındaydı. Masaya oturmuş önünde duran dosyaları inceleyen esmer kadın karşısındaydı. Geldiğini hissetmemiş, şarkısına ve dosyaları incelemeye devam ediyordu. Bir süre daha kapı da durarak kadını seyrediyor, şarkısını bitirmesini bekliyordu. Şarkı birmişti. Kadın irkilerek birinin onu izlediğini farketmiş, kapıya doğru bakıyordu. Yorgun düşmüş bitkin ve meraklı gözler ile ona bakan adamı farketti. İrkilmenin etkisinden çıkarak adama;

-Sizin burda olmamanız, yatakta olmanız gerekiyor.

Dedi doktor Yuliya. Adam gözlerini doktordan ayırmadan bakıyordu.

-Sadece güzel sesin kime ait olduğunu merak etmiştim.

Dedi ve sözlerinden hoşnut olmamışçasına konuyu değiştirmek istemişti. Doktor olduğu her halinden belli olan güzel kadına;

-Neler oluyor burda?

Diyerek ilk söylediği sözleri kifayetsiz bırakmıştı. Doktor oturduğu yerde el işareti ile önündeki koltuğu işret etti.

-Buyrun oturun sizlere her şeyi anlatacağım ama daha sonra yatağınıza döneceksiniz.

Diyerek çağırdı. Yavaş adımlarla koltuğa doğru ilerledi ve koltuğa oturdu.

-Ege bölgesi arama kurtarma ekibi insansız araçlar ile arama kurtarma operasyonları yapıyorlardı. Araçların biri sinyalinde bir hareketi yakalamıştı. Oraya doğru yönelen araç işaretli konumda bir binanın yıkıldığını saptamış. Isı dedektörleri ile çevre tarandığında sana rastlanmış. Hemen kurtarma ekibi harabe kasabaya doğru intikal etmişler. İlk müdahaleyi yaptıktan, sonra seni buraya, kurmuş olduğumuz merkez hayatta kalanlar üssüne getirdiler. Çok kötü durumdaydın. yaşamla ölüm arası gidiyordun. Bir nevi astronotların uzun yolculuklarda yapmış oldukları gibi kış uykusunda gibiydin. Ama bu doğal yollarla olmuştu. 6 ay süre devam eden dönüş mücadelen, kalma kararına dönüşmüştü. Sen bir mucizesin Yüzbaşı

Dedi güzel doktor.

-Öğrenmek istediklerim bununla sınırlı değil. Askerim Mehmet oda bu odalardan birinde dimi?

Dedi Yüzbaşı. Doktor dosyalara baktı, kaçmak istercesine ve sadece bir kelime çıktı ağzından.

-Maalesef dedi.

Kaz dağlarında mağarada vermiş olduğu söz geldi aklına. Kurtulacağız demişti ama sadece o kurtulmuştu. Uzun bir sessizlik kapladı odayı. Masada yüzbaşına yakın duran mum yüzbaşının nefesi ile dalgalanmıştı. Doktora dönerek metanetli bir şekilde;

-Bana karşı yapmış olduğunuz bütün iyilikler için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sizden bir iyilik daha istiyorum. Bana kurmuş olduğunuz yeni dünya hakkında da bilgi verebilir misiniz? Bir asker olarak yapmış olduğunuz iyilik karşısında yeni acımasız karanlık dünya için ne yapabilirim? Sonra istediğiniz gibi yatağıma döneceğim.

-Bu arada kusura bakmayım size kendimi tanıtmadım. Burda o kadar uzun süredir bizimlesiniz ki sanki tanışıyormuşuz gibi hissediyorum.

Dedi ve kendini tanıtmaya başladı doktor.

-Benim adım Yuliya. Rus bir diplomat ailenin doktor çocuğuyum. Savaş başlamadan önce Krasnodar da öğrenimime devam ediyordum. Gönüllü olarakta aynı bölgede bulunan devlet hastanesinde stajyer olarak çalışıyordum. Sonra savaş başladı. Yaşamımız normal olarak devam ediyordu. Hastane ve bölge çok fazla tahliye almıştı. Amerika Rusya'ya doğudan saldırıyordu. Herkes batı bölgesine göç etmeye başlamıştı. Her sabah savaş haberleri şehit isimleri okunuyordu. Daha sonra önüne geçemediler ve tüm ölenler diye bahsetmeye başladılar. Savaşın 10. Yalında hastanenin 35 kilometre ilerisine bir atom bombası düştü. Nükleer silah o dakika da çevresindeki herkesi küle çevirmişti. Hastanede yaralılara yetişemiyorduk. Bombardımanın üstünden 2 gün geçmişti. Amerika bu kez askerlerini göndermişti. Ailemi bu şekilde kaybettim. Ailem, arkadaşlarım ve çevremdeki herkes öldü. Hepsinin ölümünü gördüm. Hiç bir şey yapamıyordum. Kuzeye ve Doğu ya kaçamıyorduk. Karadeniz'in kıyı şeridinden bizi, hayatta kalanları Türkiye'ye getirdiler. 5 yıldır buradayım. Savaş süresince akerlere ve sivil halka yardım ettim. Etmeye devam ediyorum. Bu sürede Türkçeyi öğrendim. Savaş sona eriyordu. Cepheler kapanıyordu. Yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı. Ülkeme dönemiyordum. Burda kalmaya karar verdim. Profesör Kemal ile tanıştım. Bana kurtulmuş insanları tahliye ettikleri burayı anlattı. Bende kabul ettim.

Diyerek dosyalara döndü. Furkan yüzbaşı;

-Şimdi daha da size borçlandım. Onca yıl bana ve ülkemdeki vatandaşlarımıza yaptığınız iyilikler gerçekten hepsi çok güzel bir hikaye.

Yuliya sözünü kesti.

-Yüzbaşı ben bu borcu her tedavi ettiğim insanların mutluğu ile alıyorum. Onların tebessümü yetiyor.

Dedi ve sözlerine ekleme yaptı.

-Üssümüz toplanda beş bölgeden oluşuyor. Bulunduğumuz yer tüm bölgeler ile iletişimi sağlamaya çalışıyor. Merkezi biz olmak üzere Doğuda, batıda, kuzeyde ve Güney de konumlandırılmış hanelerin yaşadığı 5 bölge. En kalabalık bölge bulunduğumuz üs. İnsanlar her bölgede görevlere ayrıldı. Tarım ve hayvancılık üretmek için uğraşanlar, bakım ve sağlık hizmetleri sunanlar, arama kurtarma görevinde olanlar ve bölge güvenliğini sağlamaya çalışanlar. En çok görev bu yeni karanlık dünyada onlara düşüyor. Amerika'nın yaratmış olduğu süper asker fiyaskosunu duymuşsundur. Savaşı durdurmak ve barışı getirmek için gelmişlerdi ama daha fazla kan almak için gönderilmiş gibiler. Hala tüm ülkeler ve biz bunu temizlemek için uğraşıyoruz. Hastalığı yaymaları bizim için daha da büyük tehlikeler arz ediyor. Sayılarının arttığını ve daha da güçlendiklerini duymuştuk en son haberlerde. Bizlerde böyle bir sistem ile onlara direnmeye çalışıyoruz. Benim dünyam böyle yüzbaşı, aramıza hoş geldin.

Dedi güzel doktor Yuliya. Yüzbaşı;

-Bakalım size yaptığınız bu iyilikler karşısında nasıl yardım edebilirim doktor. İyi aksamlar.

Diyerek ayağa doğruldu. Odasına gitmek içini arkasını döndü ve kapıdan çıktı.

Kıyameti Gördüm- Yeni DünyaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora