ʆʆ 7 Böłüm ʆʆ

128 14 5
                                    

Ömer kendini toparlamaya çalışarak kıpırdandı. Boğazını temizleyip suyundan bir yudum almıştı. Yeni gelmiş yemeklere bakarken aslında aklı tamamem Çağılın dediklerindeydi. Çağıl Ömerin bu hallerine önce şaşırmış sonraysa kaşlarını çatmıştı. Yoksa sevdiyi adam onunla vakit geçirmek istemiyormuydu? "Cihan? Bir şey demiyecekmisin?" Ömer kendine gelerek konuştu "Ben işleri tur zamanına göre ayarlaya bilirsem niye olmasın?"

Çağıl Ömere dikkatle bakarak "Anıl ilgilenir işlerle. 3 4 gün sadece ne varki bunda?" Ömer sıkıntıyla nefes vererek "Tamam Çağıl gideriz" Çağıl aniden ayaklandı ve Ömere doğru konuştu "Gitmek istemiyorsan bahaneler üretmene gerek yok. İstemiyorum de anlarım. Anladınmı? Sanki zorla gel diyen var?" Dedi ve restorandan seri adımlarla çıktı. Ömer 'lanet olsun' dedi dişlerinin arasında ve ayaklanarak Çağılın arkasından koştu. Çağıl restorandan çıkmış, taksi bakınıyordu. Ömer Çağılın kolundan tutup arabasına çekiştirmeye başladı. Çağıl ne kadar 'bırak' diye çabalasa da Ömer onu umursamadan arabanın ön kapısını açarak Çağılı içeri fırlattı ve kendide arabanın sürücü koltuğuna yerleştiyinde tek kelime etmeden arabayı kullandı. Çağıl sinirli bir şekilde yüzünü omzunun üstünden Ömere çevirdi. "Nereye götürüyorsun beni? Ben teklif etdim sen beyenmedin oldu bitti neyi tartışıyoruz biz. Durdur arabayı iniceğim ben" Ömer dişlerini sıkarak Çağıla döndü ve "Hayır sen teklif ettin bende işlerimi düzene sokarsam gideriz dedim. Görüyorumki benim söylediklerim seni ilgilendirmiyor. Sen benim dediklerimi kendin nasıl istiyorsan öyle algılıyorsun. Şimdi bize gidiyoruz ve ben küçük bir valiz hazırlıyorum ve size giderek babandan izin alıcağım akşamda yola çıkarız" Çağıl önce şaşkınlık sonra yeniden sinirlenerek "Sen bana salak demeyemi çalışıyorsun? Benim algılama problemim var yani. Bir kere bana trip atarak hemde bu tür bir kavgadan sonra asla bir yere gitmem ben" Ömer sinirlenerek arabayı ani bir frenle durdurdu ve tamamen Çağıla dönerek bağırdı "YA SEN BENİ DELİRTMEKMİ İSTİYORSUN? BEN SENİN İÇİN BU KADAR YÜK TAŞIYOKEN SEN BENİ ANLAMIYORSUN" Ömer aniden ağzından çıkanlarla ne dediyini yeni farkına vararak gözlerini bir kaç kez kırparak etrafa baktı. Çağılsa resmen bu cümleyle şoka girmişti "Ne yükü? Ne yükü taşıyorsun anlamadım?"
Ömer kıza bakmadan derin nefes aldı ve kafasını direksiyona yaslayarak gözlerini kapadı "Öyle demek istemedim" Çağılsa kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarak "Yo yo tamda öyle demek istedin. Cihan biliyormusun. Bu saatden sonra babam beni öldürse bile bu işin dönüşü yok" diyerek parmağındaki yüzüyü çıkardı ve arabanın içine fırlattı. Ömer şaşkınca olan bitene bakarken ağzından "Napıyorsun?" Diye kelime çıkmış, Çağılsa çoktan arabanın kapısını açıp çıkmıştı kapıyı kapatmadansa "Seni yüklerden kurtarıyorum. Hoşcakal derd babası" diyerek arabanın kapısını gürültülü bir şekilde kapatarak yürüdü. Arkasında bir enkaz, paramparçalık bırakarak gitti. Ömer kımıldamadan az önce neler olduğunu idrak etmeye çalıştı. Az önce Çağıl kendisini terk etmişti. Ömer elini kafasının iki yanından bastırarak bağırdı ve elini direksiyona geçirdi. Of nasıl olur böyle bir şey nasıl terk eder kendisini . Tamda herşey yolunda gidiyor diyordu. Neden içindeki acı körükleniyor gibi hiss ediyordu. Bu kıza ne ara kendine bu acıyı Çektirecek kadar kaptırdı bilemiyordu. Bu düşüncelere bir son vermek istedeyinden arabayı çalıştırarak evinin yolunu tuttu. Düşünüyordu lakin bir sonuca varamıyordu. Babasına bunu nasil açıklayacağını bilemiyodu. Helekide Cihana nasıl bir açıklama yapacaktı.

•••••

Çağıl eve girer girmez odasına koşdu ve kapısını kitleyerek yatağına yüz üstü yığıldı. Ağlayarak parmağında yer edinmiş yüzüyün yokluğuyla içi burkuldu. Kapısının tıklamasıyla yüzünü gömdüyü yatakdan kaldırarak "gel" diye komut verdi. Annesi sakin adımlarla odaya girdi ve Kapıyı ardından kapatarak kızına yaklaştı. "Annecim noldu sana? neden ağlıyorsun söyle bakayım. Cihanlamı tartışdınız? Kızım çatlatmasana insanı bir şey söyle" Çağıl annesinin telaşlı yüzüne bakarak kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. Annesi gölerini kocaman açarak "Sen aklını mı kaçırdın? Nasıl olur böyle bir şey? Hemen bir yol bul ve barışın anladınmı beni?" Çağıl annesinin bu tutumuna karşı gözleri daha da doldu. Kendini daha fazla tutamayacağını anlayarak, konuştu. "Anne öyle bir şey olmayacak asla o adamla birlikte olamam artık" Annesinin kaşları daha da çatılmıştı. Çağılsa ses tonunu biraz daha düşürerek "Anne ben yüzüyü attım" Annesi şok yaşamıştı. Ben yüzüyü attım da ne demek. Kadın ayaklanarak kapıya doğru yürüdü ve kapı kulpuna elini koyarak kızına dönüp konuştu "O zaman Konu benden de çıktı küçük hanım eminim babanla çok iyi halledersin bu durumu"
Çağıl artık ne yapacağını bilmez bir şekilde oturduğu yerde kala kaldı. Ne yapacaktı nasıl söyleyecekti babasına durumun böyle olduğunu? Babası onu asla dinlemez üstüne üstük düyünü daha erkene aldırırdı. Bir yol bulmalıydı Çağıl bir şeyler düşünmeliydi ama ne? Ah Bergüzar. Onun bir ablası vardı. İşte şimdi ablalık yapma zamanı gelmişti kendisine. Odasından şimşek hızıyla çıkarak deli gibi ablasını aramaya koyuldu "Ablaaa, abla nerdesin, ablaaa" Annesi mutfaktan seslendi "Daha gelmedi ablan. Hem sen git kendi derdine yan ne diye ablanı soruyorsun? Ondan sana yardım gelmez" Çağıl sinirlenerek bağırdı "Anne bir dur Allah aşkına. Yeter" annesi kızının tavrına sinirlenerek mutfaktan çıktı ve odasına gitmek üzere olan Çağıla bağırdı "Bana bak senin o dilini koparırım. Bağırma bana" Çağıl bir şey söylemeden odasına girdi ve kapısını sesli bir şekilde kapattı. Annesinin homurdanmalarını hala duyuyor olması da işin cabasıydı sanki. Sinirle telefonunu aramaya başladı ve buldu. Hemen rehberden ablasını bularak aramaya koyuldu. Bir kaç çalıştan sonra nihayet telefon açılmıştı
"Abla nerdesin?" Bergüzar üniversite kolidorunda yürüyordu "Geliryorum ne oldu?" Çağıl kendini daha fazla tutamayacağını anladı ve ağlayarak konuştu "Abla ben nişanı attım" Bergüzar kardeşinin ağlama sesini duyunca yürümesini durdurdu ve kaşlarını çatarak konuştu "Nerdesin sen şu an?" Çağıl ağlamaya devam ederek söyledi "Evdeyim" Bergüzar yeniden yürümeye devam etti ama bu kez daha hızlı yürüyordu artık "Bana bak hemen eve yakın bir çocuk parkına geç. Bende geliyorum. Babam nerde olsa gelir şimdi. Seni o halde görürse şübhelenir" Çağıl ablası görmesede kafasını onaylarcasına sallayarak konuştu "Tamam çabuk ol" Bergüzar telefonunu kapatarak hızlı adımlarla yürümeye başladı. Otobüsle giderse babası çoktan evde olurdu. Hem ikisinin birden evde olmadıklarını fark ederse de kızıcağını biliyordu Bergüzar. Onun için bir taksi çevirmeyi pilanlamıştı. Üniversitenin dışına çıkınca taksi falan deymemişti gözüne genç kızın. Karşında duran siyah jeep'e göz ucuyla baktığında pencerelerin siyah camlı olduğunu fark etmişti. Bergüzar etrafa boylanarak bir taksi geçmesini umut ediyordu lakin karşısındaki jeep'in penceresi açıldı ve arabayı kullanan kişi genç kıza hasetle bakarak konuştu "Hanımefendi burdan taksi geçmez. İsterseniz orta yola kadar sizi götüre bilirim" Genç kız kaşlarını çatarak konuşma tenezzülünde bile bulunmadan doğru otobüs durağına doğru yürümeye başladı. Ölse bile o arabaya binmezdi Bergüzar ki gerçekten de binmemişti. Adam bir yandan üzülsede bu duruma bir yandan çok seviniyordu. Kızın bu kadar citti ve bu kadar agresiv olması çok hoşuna gitmişti. Artık kafasına koymuştu genç adam bu kadınla mutlaka tanışacaktı....

Bunları da beğenebilirsiniz

          

****

ÇAĞIL....

Artık saat epey geç olmuştu aslında açık hava iyi gelmişti ama ablamın hâlâ neden bu kadar geçiktiyini anlamış deyilim. Telefonumun çalışıyla elimi çantamın içine soktum ve elime aldığım telefona baktım. Arayan Cihandı. İçimdeki sevinç duygusuna anlam veremedim bir an. Kaç saat geçmişti daha şimdi arıyordu beni. Demek ki onunda sakinleşmeye ve daha düzgün bir şekilde düşünmeye ihtiyacı vardı. Ama ne olursa olsun onu bu kadar çabuk affetmiyecektim. Telefonu bir kaç çalıştan sonra açtım. Hemen konuşmuştu "Neden bu kadar geç açtın" Yüzümdeki umursamaz ifadeyi sanki o görürmüşcesine daha da genişlettim. "Sana ne? Ne hakla karışıyorsun ki bana nişanlın falanmıyım senin?" Damarına basmak hoşuma gitmiyor diyildi aslında. Diyer taraftan hırıltısını duymaksa ayrı bir zevkti "Çağıl geliyorum. Konuşucağız" Ne geliyorummu dedi o? Nereye geliyordu nasıl geliyordu niye geliyordu? Delimi bu ya "Ne demek ya geliyorum? Hayır efendim gelemezsin sen bikere bize. Yok öyle bir dünya" Cihan yeniden sakinliyini koruyarak devam etti "Bak Çağıl geliceğim ve normâl insanlar gibi oturup konuşucağız tamammı? Olmazsa zaten zorlamam çeker giderim" Bir kaç saniye cevap veremedim. Daha doğrusu ne cevap vereceğimi düşündüm. Ama bir şey bulamadım ve yine mağlup oldum kendime "Tamam. Ama zorlamıycağız ve yokuşa sürdürmeyeceksin" Cihan hemen "Tamam. 10 dakikaya ordayım" der demez ben telefonu kapattım. Bir kaç dakika telefonumla uğraştıktan sonra ablamın seri adımla bana doğru yaklaştığını gördüm. Gözlerimi devirerek konuştum "Gerek kalmadı ablacım. Gelmeseydin keşke" Bergüzar bana yaklaşınca kaşlarını çattı ve konuştu "Ne güzel. Bende zaten kendim bilerekten geciktim. Temiz havaya çıkınca kendine geleceğini biliyordum" Sinirle ona baktım ve hemen ayaklanarak konuştum "Seni abla yerine koyup arayanda kabahat zaten" dedim ve seri adımlarla yürümeye başladım. Arkamdan geldiyinise ayak seslerinden duymuştum. Eve geldiyimde zili bastım. Hava epey kararmıştı ve annem canıma okuyacaktı. Annem kapıyı açtığında sinirli yüz ifadesiyle bana ve arkamdaki ablama baktı "Nerdesiniz siz? Babanıza ne diyeceyimi şaşırdım. Sonunda abla kardeş alış verişe çıktılar dedim. Nasıl evlatlarsınız ya siz. Bir kez beni düşünün bir kez" Anneme üzülerek baktım ve biraz da olsun keyfini yerine getirtmek için içeri girdik ve konuştum "Anne üzgünüm ben parktaydım ama ablamş bilmiyorum kendisine sor. Bu arda Cihan nerde olsa gelir şjmdi sen bir şey belli etme tamammı?" Annemin hemen kaşları düzelmişti. Keyfi de yerine gelmişti. "Sahimi kız?" "Evet hadi içeri girelim babam iyice merak etmesin" Annem kafasını olumlu anlamda sallayarak bizi içeri ittirdi. Babama selam verdiyimizde yerinden ağır ağır dönerek bize baktı. Bergüzara bakarak konuştu "Ben size kaç defa dedim, bu evehava kararmadan önce gelinecek diye. Nerdeydiniz?" Bu kez bana bakmıştı ve ben babama bakarak "Baba bir mağazalara filan baktık bir şey alamadık doğrusu ama biraz yürümek istedik ablamla. E gezince tabi saatin de farkına varamadık. Bir daha olmaz. Bu arada baba birazdan Cihan gelicekmiş haber verdide" Babam yüzüme bakmadan konuştu "İyi. Sizde bir daha gecikirseniz eve, bu kadar sakin karşılamam" babama kafa salladıktan sonra kendi odama geçtim. Gözlerim ağlamaktan şiştiği için banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Biraz makyaj yaparak yaratık görünümden çıkmayı başarmıştım. Kapının çalmasıyla hemen odamdan çıktım ve kapıya koştum. Açtığımda elinde kocaman kırmızı güllerle beni karşılayan bir Cihan beklemiyordum tabii ki. Cihan gülümseyerek bana bakarken ben bir ona bir de aldığı çiçeklere bakıyordum. Annem hemen salondan koşturarak geldi ve elinde güllerle kapıda bekleyen Cihana bakarak konuştu "Kız neden almıyorsun çocuğu içeri deli. Gel oğlum gel sen ona bakma. Şaşırdı o gülleri görünce her halde" Cihan kocaman gülümseyerek elindeki koca buket'ten bir tutam kırmızı gül alarak anneme uzattı "Buyrun efendim" annem Cihanın elindeki gülü alarak ağzı kulaklarında ona sarıldı "Ah canım benim çok sağol ne gerek vardı. Canım oğlum hadi içeri geçelim" Cihan yeniden gülümseyerek bana döndü ve gülleri bana verdi bense citti yüz ifademi bozmadan kollarıma zar zor aldığım gülleri alarak mutfağa yöneldim. Bir teşekkür bile etmemiştim oh olsun. Ona az bile bu. Cihan yüzünü asarak annemin çekiştirmesiyle salona yöneldi. Bense mutfakta kaldım. Annem bir kaç dakika sonra "Kızım bir çay demle" diye seslenmişti. Bense gözlerimi devirerek çay demlemeye koyuldum. Kapıdaki hareketliliyi hiss etdiyimde arkamı döndüm ve Bergüzar kapı pervazında durmuş, masanın üzerindeki kırmızı güllere baktığını gördüm. Ona da gözlerimi devirdim ve çay demleme işine devam ettim. Sesini duysamda ona dönmedim "İstemiyerek geciktim" alaycı bir ses çıkararak güldüm. "Önemli deyil. Alışığım. Keyfine bak sen" ablamdan bir kaç dakika ses gelmeyince çayı demliye koydum ve ona döndüm bana bakarak "Güzelmiş" dedi gülleri kasdederek. Bense kafamş sallayarak konuştum "Öyle" ablam daha fazla durmadı ve içeri geçti. Bense çayları bardaklara dökerek tepsiye dizdim ve tam salona ilerliyecekken cebimde telefonum çalmıştı. Tepsiyi mutfak masasına koydum ve telefonumu çıkardım. Arayanın kim olduğuna baktığımda "Cihan" yazısını gördüm. Kaşlarım çatılmıştı. Nasıl yani, E Cihan içerdeydi peki arayan kimdi? Mutfaktan boylanarak salona baktım ve Cihanın babamlarla koyu sohbette olduğunu gördüm. Dikkatle baktığımdaysa telefonunun da cebinde olduğuna dikkat ettim. Ama nasıl olurki peki beni arayan kim o zaman? Israrla çalan telefonumu açarak kulağıma götürdüm ve konuştum
"Alo?" Karşıdan gelen sesse gözlerimi kocaman açmama neden olmuşdu. Bu nasıl ola bilirdi ki?

Evet arkadaşlar İnşAllah bölümü beyenmişsinizdir. Çok uzun bir bölüm oldu benim için. Vote ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Sizleri çok seviyorum💜🦋

GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin