Söylenmemiş onca söz. Düşünce olarak kalmış cümleler. Kim olduğunu içten içe tartışan kişiler. İnsanlar. İnsanlar bazen biraz insan, biraz hayvan. Ve bazen ise pek insan!
İnsanca davranışlar, davranışların altındaki bastırılmış duygu-düşünce, fikirlerin değişkenliği, insanlara göre yaşam tarzı. Kendin olabilme çabası, kendi arzusu. Bu arzunun yine insanlara göre olması.
Kendimiz olalım derken 'ben kimim?' sorusuna düşünce içerisinde bile dürüstçe yanıt verememek!
Kabullenmeyiş ve bu kabullenmemek bile insanlara göre bir hareket.
Anlayacağımız bir biçimde 'kendin olurken bile bir başkası olman'dan kaynaklı birtakım içsel çatışmalar.
Ah her neyse. Empati seviyeniz yüksek ise ne demek istediğimi anlayacaksınızdır.
Umarım.
Yanlış empati yapmaktan sakının. "Kişi bazen kendinden bilir işi". Yanılabilirsiniz ara sıra.
Ara sıra kim olduğumuzu kısaca nasıl bir insan olduğumuzu illa ki düşünürüz.
İçten içe vicdan rahatlığı sağlamak için kendimizi çoğu zaman haklı çıkaracak olaylara olan tepkilerimize, olgulara yüklediğimiz anlamlarda ararız benliğimizi.
Aynanın karşısına geçip 'sahi sen kimsin, kim oluyorsun?' diye hesaplar soran bir canlı olarak hayvansı ve pek insansı yaklaşımlarımı gözlemliyorum.
Açık olmak gerekirse ben bencilim sen gibi. O çok sakındığımız onlar gibi.
Kabullenmekte ne çok sıkıntı çektik. Sakinleşmek gerek. Sükunet şart.
Az önce bu cümleler nasıl oluşuyor diye sordum kendime. Gerçekten bilmiyorum. Bilmek istiyorum.
Kafamın içinde olup bitenler bu aralar insanca. Hissiz zamanlarımdan birinde değilim. Hissiz zamanlarımda klavye kullanmıyorum dostlarım, aklınızda bulunsun.
Defterlerimle konuşmak istemezsiniz. Zaten konuşamazlar. İyi ki.
Defterlerim birtakım bilgilerle dolu. Konuşamaz diyorum çünkü yazmıyorum. Yazmak istediklerim kafamın içerisindeki defterde.
Defterleri severiz çoğunlukla. İşimize yarayan şeyleri sevmemek olmazdı.
Hele benim gibi bencilseniz işe yarar şeyleri çok seversiniz.
İçinizdeki inkar edişleri duyabiliyorum. Yanılıyorsam sağırım. Kabul ediyorum.
Kabullendim yine hep yaptığım gibi. Tanıdığım biri 'bu kadar kabullenmesi zor şeyleri nasıl rahatlıkla kabul edebiliyorsun?' dediği sırada ona;
'Kabullenmeyi kabullenerek işe başlayabilirsin' demiştim.
Zor. Gerçekten bazı şeyler 'kolay olmayan' tarafta. O tarafl seviyorum. Nasıl haz alıyorum anlayamıyorlar. Bunlar şikayet değil. Şikayet ettiğimde bile şikayet etmem.
Yaptığım bazı eylemler gerçekten yaptığımı göstermez.
Gerçeklere odaklanalım. Mesela onlara odaklanalım. Onlardaki bir parça bize, bizdeki bir parça onlara. İnkar etmeyin ne olur. Bir bütünün parçası olarak inkar etmeyi alışkanlık haline getirmeyelim.
Rica ediyorum.
Alışkanlıkların çoğunun ne kadar faydasız olduğunu fark ettiğiniz sırada alışkanlığınızı bırakmasanız bile ciddiye alma oranı düşmüyor değil.
Bunları kendimden biliyorum. Yanılma olasılığımı da göz önünde bulunduralım. Bütün bu düşünceler, bu olanlar, olmayanlar benim parçam. Parçalar bir bütün, sen bir bütünün parçası.
Uyumam gerekiyor.
Samimi samimiyetsizliğim için özür dilerim.