Selam arkadaşlar. Malum okul başladı ve üniversitenin yoğun bir dönemindeyim. Sık sık buralarda olmak istesem de bazen olamıyorum. Anlayışınızı bekliyorum. Kafanı tam anlamıyla hikayeye vermeden yazmak da iyi bir şey değil :( Bu yüzden sabır istiyorum...
Sezen Aksu- Son Bakış
Keyifli okumalar :)
Yitip giden geceyi acıyla uğurlamış, yeni günün sabahını umutsuzlukla karşılamıştım. Her an tetikte, bir şey olacağı hissiyle gözüme bir gram uyku girmeden uzun sürdüğüne emin olduğum bir geceden çıkmıştım. Gölge uykuya daldıktan yarım saat sonra uyanmıştı ama gözlerini gerçekleri görmek istemezcesine açmamıştı, hatta bir ara sırtını bana dönmüştü. Ama yeniden uykuya daldığını sanmıyordum, uyuyan insanlarda görülen o rahatlama Gölge'de yoktu, bedeni kaskatı kesilmişti ve o da gecenin devamında benim gibi hareketsizce sabahın olmasını beklemişti, bazen aldığı ya da almaya çalıştığı derin nefesler haricinde hiç sesi çıkmamıştı, ben de bir süre sonra duran gözyaşlarımı silmeyi bırakmış, hareketsizce koltuğun kenarında saatlerimi geçirmiştim. Aydınlanan gün yeni umutlar getirse ne iyi olurdu ne yazık ki burada sadece ev, güneşe ev sahipliği yapıyordu, acıyla çırpınan kalplerimiz ise güneşi reddetmiş gibi karanlıkta kalmıştı.
Perdelerin arasından giren ilk ışıktan sonra Gölge birden koltukta doğruldu. Ani hareketi kalbimi hoplatsa da bozuntuya vermedim. Oturduğum yerin rahatsızlığından ve pozisyonumun yanlışlığından kaynaklı, belim ve sırtım acıyordu ama ayağa kalktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Burada durmam hiçbir şeye fayda etmeyecek. O piçin işini bitireceğim."
"Saçmalama, ne yapacaksın?"
"Saçmalamak mı? Benim iki canımı öldürmüş birinin sonunu getirmem mi saçmalık?"
Kalbime kazık sokulmuş gibi canım yandı. Ama gözlerinde gördüğüm bu kararlı bakıştan da korkuyordum.
"Hayır ama bak istersen ailemden yardım alabiliriz? Bu defter bir kanıt, Sansar'ın onu zorla tuttuğunu söyleriz ve devamında da yaşananları polis itiraf ettirebilir belki? Arama çalışmaları başlar, hastaneye gelirken kamera kayıtları bulunur belki?"
"Belkilerle iş yapmayı bıraktım artık ben Mihre."
Kafamı iki yana salladım. Acele hareket edip, kendi canından da olmasını istemiyordum. Gölge tek kişiydi, Sansar ise yanında adamlarıyla gezen bir avcıydı.
"Ne zaman oldu bu? Neden geçmişten bahseder gibi konuşuyorsun?"
"Çok önce. Sansar yıllar öncesinden bu cezayı hak etmişti ama hep Ahu'nun da beni zorla tutmasından kaynaklı ona bir şey yapmadım. Şimdi aynısını senin yapmana ve sonrasında belki de onunla aynı kaderi yaşamana izin vermeyeceğim."
Son cümlesi soğuk bir rüzgar gibi yüzüme çarptı. İnsanların kaderi birbirine benzeyebilir miydi?
"Böyle bir şey olmayacak."
"Nereden biliyorsun? O rezil herif sana da kafayı bir yerde taktı. Şu an bile bu evde ikimiz saklanıyoruz, farkında değil misin bunun? Kaçan iti, dün yaşananları harfine kadar anlatmıştır."
"Bu doğru olabilir ama Sansar'ın Ahu'ya kafayı takmasının sebebi ona olan hisleriydi."
Gölge ayağa sinirle kalkınca bir adım geriledim. Gözlerinden neredeyse alev fışkırıyordu.
"O piç, sırf o kadın benim yanımda diye bile ona bir şeyler hissetmiş olabilir."
Bu mümkün müydü? Sansar'ın Gölge'ye takıntılı hareketler yapmasının altında ne vardı o zaman?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...