Ruelle-War of Hearts
*********
Asırlar öncesinde ormanda duyulan ağlama sesi ile uykusundan uyanmıştı yaşlı adam. Eline aldığı tüfeği ile bu ıssız kasabada ağır adımlar ile ormana ilerledi. O an daha da yükselen ağlama sesi bir bebeğe aitti, yaşlı adam elinden tüfeği indirip ağacın dibinde ağlayan bebeğe yaklaştı yavaşça.
Ormanda duyulan tek şey yaşlı adamın yürürken ayaklarının altında ezilen yapraklardı. Sanki o an zaman durmuştu, bebek susmuş, gece susmuş, orman susmuştu...
Yaşlı adam, kız çocuğunu gördüğünde dili damağına yapışmıştı. Bu kadar güzel bir bebek nasıl olurda ormanda tek olabilirdi. Sanki ormanda birisi yaşlı adama o bebeği almasını fısıldadı, yaşlı adam ise itaat edip saçlarının rengini gecenin karanlığından, gözlerinin rengini ateşten, dudaklarının rengini kandan almış güzel bebeği kucağına aldı ve o an ağzından tek bir kelime döküldü, Lydia...
Lydia yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyor herkesi kendine hayran bırakıyordu. O büyüdükçe kalbinde ki nefret artıyor , zevk artıyor, şehvet artıyordu. Yaşlı adam öldüğünde genç kız yıkılmış ve doğduğundan beri boynunda olan kolyeyi hışımla çıkarıp ormana hızla ilerlemişti. O an onlar çıktı karşısına kurtlar... Lydia hiçbir tepki vermemişti, sanki her gün çikolatalı keki ile izlediği filmi izlermiş gibi bir kurdun insana dönüşünü izlemişti temkinle.
Yarı çıplak olan adam sert adımlar ile Lydia ya ilerledi. O an genç kızın kalbi olması gerektiğinden daha hızlı atmaya başlamıştı, her adımda bir tık daha fazla... Dip dibe kaldıklarında genç kız etrafında yaprakların uçuştuğunu, ağaçların yerinden sökülecek kadar güçlü bir şekilde sarsıldığını gördü. Ama odaklanamadı etrafına, rüzgar onlara değmeden ormanla dansını gerçekleştirirken adamın dudaklarından tek bir kelime düştü " bende seni bekliyordum Lydia..."
Lydia aşkının yanında iken çoğu gerçeği öğreniyordu; kurtları, elfleri ...
Bir gün yine Lydia gece seviştikleri için üzeri çıplak iken gözlerini açtı ve yanına baktı sevgilisini görme umudu ile. Ne yazık ki genç adam yanında değildi. Kaşları çatılan genç kız içindeki şüphe ile yataktan ayaklandı çıplak halde. Gece karası saçları kalçasını örtmüştü ayağa kalktığında. Beyaz teni , uzun bacakları ile temkinli halde ilerledi holde. Ne bir ses ne bir koku vardı evde. Sevgilisini bahçede bulma umuduyla askıdan aldığı gömlek ile bahçeye ilerledi. Bahçeye çıktığında etrafta olan ölüm sessizliği iyi bir haberci değildi farkındaydı Lydia, kötü şeyler dönüyordu. Temkinli adımlar ile bahçede ilerlerken onu gördü kalbi sökülmüş yerde kanlar içinde yatan ölü sevgilisi...
O an Lydia için zaman durmuştu. Şimdi rüzgar sadece ona üflüyordu acıyı, tıkamıştı kulaklarını seslere, tek odaklanabildiği yerdeki sevgilisiydi. O an dikkatini etraftakiler çekti, elfler... gözü ise tek bir yere odanlandı, lider elfin elinde tuttuğu kanlı kalp...
İşte o zaman başladı her şey, hiç dinmeyen fırtına geldi başta, tüm çiçekler son nefesini verdi oracıkta, alevler harmanlandı tüm bedenlerde, etraftaki çığlıklar inletti tüm ormanı, Lydia ya saldırmaya çalışanlar başarısız oldular. Titrek adımlar ile sevgilisine ilerleyen Lydia dayanamayıp yere çöktü hıçkırıklar içinde. İçinde öyle bir acı vardı ki , öyle bir öfke vardı ki hiçbir zaman dinmeyecekti...
Titreyen ellerini sevgilisinin yüzünde gezdirdi, dudaklarında, kirpiklerinde, kavisli burnunda... Bu acıya dayanamazdı ve o an yapmaması gerekeni yaptı; ilk büyük büyüsünü sevgilisini hayata döndürerek yaptı. Sevgilisi demişti ona " kara büyü yapıldığında kalbe giren kötülük asla düzelemez." işte o zaman Lydia'nın kalbine kötülük tohumları atıldı...
Yıllar geçti,Lydia gün geçtikçe daha güçlü ve daha acımasız oluyordu.Sevgilisi hayata dönmüştü evet ama artık Lydia'nın içinde aşk kalmamıştı. Sadece kötülük sadece şehvet. Sevgilisiyle sevişmekten başka bir şey yapmıyordu . Yaptığı kara büyüler ile dünyaya yeni cadı bebekler getiriyordu. Hepsini büyütüyor ve kölesi haline getiriyordu. Artık lider oydu. Erkek cadıların hepsi ona tapıyordu. Güzelliği karşısında herkes ondan gözünü alamıyor ,gücü karşısında kimse dik duramıyordu.
Ama bir gün bir cadı karşı çıktı bu kötü cadıya. Herkeste bir sessizlik , baş cadı ne yapıcak düşüncesi dolanıyordu. Ama beklenen olmadı, Lydia onu kale bile almadı ve topraklarından def etti. Ama bilmiyordu ki bu erkek cadı onun sonu olacaktı. Erkek cadı def edildikten sonra kendine yediremedi ve elflere sığındı . Bazı cadıları kendi tarafına çekebilmişti ,gün geçtikçe o da güçlendi ve baş cadıya büyük bir kumpas kurup onu yok etti. Ama o da bilmiyordu ki Lydia çok zekiydi ve ruhunu minik kız çocuğunda yeşermesi için bölmüştü. Zamanı geldiğinde genç kızın güçleri ortaya çıkacak ve gizemler peşinden gelecekti. O gizemleri çözmeye çalışırken kalbine söz geçirebilir miydi o muamma...
İnstagram hesabım : Hira.n.u.r
Kitabın tüm hakları saklıdır!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LENA
Teen FictionTüm hakları saklıdır! Zamanın öncesinde dönen kirli oyunlar minik bir ruha hapsolmuştu. Genç kız hayatın gerçeklerini normal sanıyorken aslında yaşamlarının hiç normal olmadığını öğrendiğinde nasıl bir yol izleyeceği belli değildi. Asırlardır o bek...