Bölüm 1: Büyük Gün

28 4 1
                                    


Merhaba, ben bu hikayeyi çok uzun zamandır kafamda canlandırıyorum. Şimdi bu hikayeyi elimden geldiğince kağıda dökmeye çalışıyorum ve burada yayımlamaya karar verdim. Yorumlarınızı düşüncelerinizi lütfen belirtin. :)



Uğultular... Uğultular ve yaklaştıkça ulaşamadığı Bilge.

"Bilge! Dur! Sana ihtiyacım var gitme!"

"İhtiyacın olan ben değilim Orion bunu biliyorsun. İhtiyacın olan şey zihnindekiler, onları serbest bırakmalısın."

"Bana yardım et, lütfen senden başka kimsem yok."

Yine oluyordu işte Bilge yavaş yavaş siliniyordu ve ben arkasından koşuyordum bir boşluğa doğru...

Uykusundan yine bir hışımla kalktı Orion. Yine aynı şeyi görmüştü. O gün yaklaştıkça Bilge'yi daha sık görür olmuştu rüyasında.

Alelacele kalktı ve saatine baktı. Bugün son gündü, yarınsa büyük gün. Yıllardır her detayını araştırdığı halde bir anlama kavuşturamadığı Kara Delikleri incelemeye gidecekti. Küçüklükten beri hatta kendini bildiğinden beri bunun peşinden gidiyordu bir yanı korksa da pes etmek onun için güçsüzlüktü ve o güçsüz bir insan gibi görünmek istemiyordu.

"Orion!" Bu Andromeda'nın sesiydi.

Hızlıca içeri girerken Orion'u hala yatakta görünce şaşırarak bakmaya başladı.

"Orion hadi Profesör Perseus bekliyor." Şüpheyle kaşlarını çattı "Sen iyi misin?"

"Bilmiyorum" dedi Orion düşünceli bir şekilde "Ya başaramassam?"

"Ah, hadi ama dostum böyle yapma bunun için çok uğraştın ne yani sen değilde Scorpius'mu gitseydi."

Orion güldü. O her ne kadar Scorpius'u kendine rakip olarak görmese de Scorpius Orion'u en büyük düşmanı ve rakibi olarak görüyordu.

"Hadi kalk profesörü biraz daha bekletirsen gerçekten gidemeyeceksin." dedi Andromeda.

Orion hızlıca kalktı kendine çeki düzen verdi ve profesörün odasına giden o upuzun yolu iki dakika içerisinde bitirdi ve kapıyı tıklatıp içeri girdi.

Odada Profesör dışında birde onun sağ kolu olan Aries vardı.

Aries Profesör Perseus'un kapalı kutusuydu her şeyini bilir her işini sorgusuzca hallederdi. O kadar sadıktı ki herkes ona bir an bile tereddüt etmeden güvenirdi.

Perseus Orion'u görünce düşünceli bir şekilde çenesini sıvazladı.

"Gel Orion! İçeri gir." Orion bir an için tereddüt etse de kapıyı kapatıp içeri geldi ve ayakta beklemeye başladı.

"Aries ile son kontrolleri yapıyorduk. Orion, lafı fazla uzatmayacağım tek gitmen çok tehlikeli böyle bir risk alma şansımız yok o yüzden tek gitmeyeceksin."

"Profesör.." dedi Orion ama sözünü Perseus kesti.

"Bu riski alamam Orion! Anla beni."

Orion karşı çıkmayacağını bilerek isteksizce "Peki kim?" diye sordu tahmin ettiği kişi olmamasını umuyordu.

"Scorpius." dedi Profesör kısaca ve ekledi. "Bu eğitimi senden başka bir tek o aldı başka şansımız yok Orion. Üzgünüm." dedi

Perseus Orion'u her zaman daha çalışkan ve disiplinli bulmuştu ve bu Scorpius'u deli ediyordu.

Tam o sırada içeri Scorpius girdi. Orion tatsızlık çıkarmak istemiyordu ama zaten gergin olan ruhu iyice daralmıştı bu haberle.

"Profesörüm biliyordum doğruyu seçeceğinizi." diye lafa girdi Scorpius her zaman ki patavatsızlığıyla.

Profesör ortamı gerginleştirmek istemezken "Evet Scorpius" dedi. "Senden bu görevi" Perseus ciddileşti. "özellikle bu görevi çok ciddiye almanı istiyorum risk alınamayacak bir görev bu. Zira Kara Delikler çok tehlikeli nasıl bir manyetik güce sahip tam olarak bilemiyoruz."

Scorpius Orion'a sırıtarak bakarken "Şüpheniz olmasın Profesör bu görevi herkesten daha çok ciddiye alacağıma." dedi. Profesör Perseus'un bir yanı çok rahatsızdı bu karardan dolayı ama buna kendini mecbur hissediyordu.

Orion ise Scorpius'un bu söylediklerine aldırış bile etmiyordu onun aklında sadece Bilge'yi görmek vardı sadece Bilge'yi görmek..

Odadan çıkıp Andormeda'nın yanına gitti Orion. Onu gören Andromeda heyecanla atıldı ona doğru.

"Orion duyduklarım doğru mu? Birini göndereceklermiş yanında." dedi.

Orion kafasını salladı kısaca.

"Lütfen tahmin ettiğim kişi olmasın" dedi demesine ama cevabı aslında biliyordu.

Orion tekrar kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi.

Andromeda gözlerini sımsıkı kapatarak olamaz der gibi kafasını salladı "Profesör nasıl böyle bir şey yapar Orion! Asıl risk onunla gitmek."

"İnan hiç umurumda değil Andromeda." dedi bıkkınlıkla. "Şu an umurumda olan en son şey bile değildi bu." dedi ve yine düşünceli bir şekilde odasına doğru gitti.

                                                                             -----------

Ertesi gün Uzay Mekiğinin fırlatılacağı alanda bekliyordu ki adının seslenildiği yöne doğru çevirdi kafasını.

"Orion!" bağıra bağıra koşuyordu Lyra. En sonunda Orion'un yanına ulaşınca sımsıkı sarıldı ona. Orion buna çok ihtiyacı olduğunu o an anladı. Lyra hem ağlıyor hem de konuşmaya çalışıyordu.

"Yapmak zorunda değilsin Orion. Gitmeyebilirsin!" dedi bir yandan kendini toparlamaya çalışıyordu Lyra. Yüzünü silip tekrar konuşmayı denedi.

"Ya başına bir şey gelirse ben ne yaparım burada? Lütfen Orion orası çok tehlikeli."

Orion Lyra'nın omuzlarından tutup kendisine bakmasını sağladı ve en içten şekilde gülümsedi. "Hadi ama minik savaşçı" dedi güven vermek istercesine "Bunu ne kadar istediğimi sende biliyorsun. Hem Bilge..." tıkanmıştı Orion devamını getiremedi. Fakat Lyra devamında 'Bilge'de böyle olsun isterdi' demek istediğini çok iyi anlamıştı.

Orion Lyra'yı bütün içtenliğiyle kucakladı ve hayatta sahip olduğu tek kardeşine sımsıcak bir gülümsemeyle sorun yok dercesine baktı.

"Lyra beni iyi dinle. Olurda bir aksilik olursa..." Lyra hızlıca kafasını salladı hayır olmayacak der gibi. Orion devam etti "Dinle! Olurda irtibat kesilirse beni merak etmeni istemiyorum. Ben başımın çaresine her zaman bakabilirim." dedi ve ekledi. "Aynı Bilge'nin dediği gibi."

"Aynı Bilge'nin dediği gibi." diyerek tekrarladı Lyra hıçkırıklarının arasında. Orion Lyra ile sımsıkı kucaklaşıp onunla vedalaşırken aklında yine bir sürü düşünce ve cevaplayamadığı sorular vardı.

Lyra ve Orion ailelerini bilmeden büyümüşlerdi. Yaşlı Bilge'nin yanında. Bilge her zaman onlara yol göstermişti ve Lyra manevide olsa onun belki de sahip olduğu tek kardeşiydi.

Ama bir gün artık büyüdüklerini anlamaya başladığı sıralarda Bilge bir anda gitti. Nereye gittiğini neden gittiğini hiç anlamamışlardı. Orion hep onu bulmak istese de Bilge istemedikçe bunun mümkün olamayacağını biliyordu. Bilge'nin gitmeden hemen önce "Yapabilirsin Orion! Unutma istersen yapamayacağın bir şey yok." sözleriydi onu her defasında cesaretlendiren. Yapacaktı Kara Delikler ile ilgili sırları ortaya çıkaracaktı. Çıkarmak zorundaydı. Bilge'de böyle isterdi..

Uzay Mekiğine doğru giderken aklında bunlar vardı. Şu an Bilge'yi görmek ne çok isterdi. Bugün yaklaştıkça o kadar sık rüyasında gömüştü ki ama yetmiyordu, görüntüler net değildi.

Sonunda Mekiğe geçip hazır olduğunda ve Mekik bütün ihtişamıyla havalandığında artık hayatında yeni bir dönemin başladığını biliyordu Orion.

Paralel EvrenWhere stories live. Discover now