Doğan gittikten sonra doktorlar durumumu incelemeye geldiler. Yarın çıkıp çıkamayacağımı sorduğumda şu an belli olmadığını söylediler. Ama Doğan çıkacağımı söylemişti. Hem çıksam bile hastaneden sırtımdaki yaralarla ve dikişlerimle Ankara'ya kadar gidemezdim kendime kalacak bir yer bulmam lazımdı. Ben bu ayrıntıları düşünürken telefonum çaldı.
Arayan Selvi'ydi.
"Efendim Selvi'm?"
"Neredesin sen Ayperi, meraktan aklım çıktı. Aradım seni kaç kere neden açmıyorsun? Hadi açmadın diyelim neden geri dönmüyorsun aramalarıma?" Diye nefessiz konuştuğunda gerçekten de endişelendiğini anladım."Kuzum bir sakin ol lütfen. Her şeyi anlatacağım."
"Dinliyorum."
"İstanbul'dayım. Hastanede. Ufak bie kaza geçirdim."
"Ne! Senin ne işin var orada?"
"Ziyarete gelmiştim kızımı."
"Bunun devamı olduğuna eminim."
"Evet ama gelince konuşalım tamam mı?"
"Ben ilk uçakla geliyorum."
"Hayır sen kendi hayatını yoluna koyuyorsun. Ben kendim hallederim her şeyi."
"Ayperi sen benim en yakın arkadaşımsın. Yanında ne zaman olacağım?"
"Güzelim sen kendinin yanında ol öpüyorum seni çok gelirsen küserim. Görüşürüz!" Diye hızla kapattım telefonu uzatmaması için.
Tekrardan nerede kalacağımı düşünürken okuluma raporlarımı iletmem gerektiğini hatırladım. Melih'i arayıp bu işleri halletmesini isteyecektim ki sırtıma derin bir sızı girdi. Telefon elimden kayıp yere düştüğünde gözlerimi refleksle sıkıca yumdum.
Lütfen kırılmamış ol. Lütfen.
Gözlerimi göreceğim manzaraya hazırlayarak yavaşça açtım.Tuzla buz olmuş ekranı görünce sinirden gözlerim doldu en ihtiyacım olduğu zamanda neden bu oluyordu neden? Şimdi mi kırılacak zamanı bulmuştu?Hemşireyi çağırmak için yatağımın kenarında olan butona bastım. Gereksiz yere rahatsız ediyordum ama sırtımdaki sıyrıklar yüzünden zaten tek başına asla alamazdım.Bir iki dakika sonra hemşire geldiğinde yüzündeki telaşlı ifade yüzünden kendimi kötü hissetmiştim.
"Hemşire hanım kusura bakmayın, telefonum yere düşüp parçalandı. Rica etsem yardım edebilir misiniz?"
Eğilip yerdeki telefonu elime tutuşturup gülümsedi.
"Bir şeyiniz yok değil mi? İyisiniz?"
"Evet çok iyiyim. Teşekkürler."
"Rica ederim, ben şimdi bir personel yollarım toparlarlar urayı. Geçmiş olsun."
Kafamı bir kere selamlayarak tebessüm ettim.
Şimdi ne yapacaktım?
Gözlerimi kapayıp derin derin düşünmeye başladım. Ne zaman çıkacaktım buradan? İşlerimi nasıl halledecektim? Tek başına olmak beni hep üzmüştü ama şuan çaresizdim.
Melih'e ulaşmam lazımdı. Ama nasıl? Doğan'a asla söyleyemezdim. Onu hatta şuan için hiç görmesem bile çok iyi olurdu. Benim için onun için.Gözlerimi yummamla üzerime bir ağırlık çöktü. Yavaş yavaş bilincim kaydığında düşünmekten yorulduğumu anladım ve gözlerimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
***
Gözlerimi yavaşça açtığımda akşam olmuştu. Ve hala hiçbir işimi halledemediğim yetmezmiş gibi karşımda yine Doğan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yerine Sevemem
ChickLitEllerindeki kasımpatıları alıp içeri geçtik. Nabzım o kadar hızlı atıyordu ki öleceğim sandım heyecandan. "Doğan?" "Ne olur bir şey söyleme. Ben kendimde değilim. Hiç değilim Ayperi." "Seni hep bekledim. Ama istemiyorum. Seni yanımda istemiyorum Doğ...