Artabanın içinde gözyaşlarıyla hıçkırarak ağlıyordu. Yanındaki kadında onu teselli etmeye çalışıyordu. Fakat zeliş bunu umursayacak değildi. Sevdiklerinden ayrılmıştı. Onu her zaman meriç koruyordu. Şimdi ise artık meriçte yoktu...
Yetimhaneye vardıklarında akşamdı. Zaten ona ayrılmış olan yatağın içine girdi, cam kenarıydı. Herkes uyuyordu. Oda kafasını yastığına gömerek ağlamaya başladı. Küçük kızın kalbi acıyordu. Artık sevmekten korkuyordu. Hayat bütün sevdiklerini teker teker elinden almıştı. Şimdi sıra kimdeydi?...
****************
Sabah uyandığında üşümüştü zeliş. Baktığında üstünün açık kaldığını gördü. Birden gözleri dolmuştu, çünkü artık üstünü örtecek bir anneside yoktu...
Yatağından doğrulmuştu ki, bir kadın gelerek yatakhaneyi boşaltmaya başlamıştı. Kahvaltı saatleriydi. Zelişte kalkarak kadının söylediğini yaptı ve aşağı yemekhaneye indi. İçeri girdiğinde tanımadığı bir çok çocuk vardı. Masalardan birine giderek oturdu. Ardından tabakları ellerinde 3 tane kız geldi ve zelişe yukarıdan bakarak;
-hey sen! Yeni kız kalk ordan orası bizim yerimiz!!! Diye seslendi. Zeliş ise kaşlarını çatarak;
-ben geldim ilk buraya, başka yere geçebilirsiniz! Dedi. İçlerinden bir tanesi, zelişi oturduğu yerden yere düşürdü zeliş yerden onlara sinirle baktı. Kız;
-şimdi ağla bebek gibi! Derken, zelişin gözleri çoktan dolmuştu bile. Birden oradaki herkes ona gülmeye başladı. Zeliş daha fazla dayanamayarak, kulaklarını kapadı ve koşarak ağlamaya başladı...
Yatağına gelip uzandı zeliş ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Daha sonra aklına bir şey geldi ve kendisi ile beraber gelen çantasını aldı eline. Çantasından annesinin resmini çıkardı ve sulu gözlerle ona sarılmaya başladı. Ağlaması daha çok artmıştı. Çok ağırdı yaşadıkları kalbi sızlıyordu zelişin. Birden bir kağıt hissetti elinde, tuttuğu resmin arkasında yapışmış bir postit gördü. Üzerinde kocaman harflerle şu sözler yazılıydı;
"HAYAT SANA NE YAŞATIRSA YAŞATSIN, HER ZAMAN GÜÇLÜ OL! BEN NEREDE OLURSAN OL, HEP SENİNLEYİM ZELİŞİMM! UNUTMA!!!"
MERİÇ****************
Zümrüt hanım sabah olunca yetimhaneye gelerek, yetimhane müdürü olan 'asuman karahan'ın odasına girdi. Zeliş erenler'i evlatlık olarak almak istediğini söyledi. Çünkü kadın kendisini çok suçlu hissediyordu. Küçük kızın giderken söylediği sözler hala kulağında yankılanıyordu. Asuman hanım, zümrüt hanımın geçmişine baktı. Yıllar önce eşinin vefet etmis olduğunu ve bir dahada evlenmemiş olduğunu gördü ve;
-Zümrüt hanım zeliş erenleri size veremeyiz. Dedi. Zümrüt hanım şaşkınca;
-neden? Diye sordu. Çünkü biz aile ortamında yetişmesi için veriyoruz. Asla böyle birşey yapamayız! Zümrüt hanım ısrarcı bir tonda;
-benim zaten 2 çocuğum var, biz bir aileyiz! Dedi. Asuman hanım;
-zümrüt hanım bir eşiniz yok! Dedi bıkmışçasına ve devamla;
-bakın! 2 çocuğunuzun nasıl bir ortamda yetiştiğini bilmiyoruz. Bu yüzden, zelişi size veremeyiz. Lütfen daha fazla ısrar etmeyin! Dedi.
Zümrüt hanım çaresizce odadan çıktı. Bir yolunu bulmalıydı. Çaresizdi, evet ama bir yolunu bulabilirim düşüncesiyle yetimhaneden çıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#DAYAN YÜREĞİM#
General FictionHiç ağlamamak için gökyüzüne bakıp güldünüzmü? Ben güldüm hayatın bana yaşattıklarına karşı dimdik durmayı başardım. Tek bir farkla! ben kendimi tamamen değiştirdim insanların düşüncelerini umursamadan! çünkü ben olmak bunu gerektirirdi zeliş olmak...