'Yaşattıklarımı yaşamaya'

14 1 0
                                    

Kaç saat geçmişti?
Kaç gün geçmişti?
Sayamadığım kaç araba geçmişti evin önünden. Pencerenin kenarında oturarak kaç günümü boşa çıkarmıştım?

Karan'ın 'bizden olmaz' diyişinin üstünden kaç gün geçmişti? 'Seni sevemem' diyişinin üstünden kaç saat geçmişti? Hepsi bana yıl gibi gelirken kaç saat çalmıştım hayattan?

'Alev' Sevda yanıma gelip tepsiyi kenara bırakırken başımı camdan çevirdim. Belim tutulmuştu
'Yatıcam Sevda sonra konuşalım' Karan'la olan her şeyi ona ilk gün anlatmıştım.
'Alev kaç gündür yemek yemiyorsun, odandan çıkmıyorsun merak ediyorum' yatağıma girip yorganı omuzlarıma kadar çektim.
'Sadece üşüyorum Sevda, sanki güneşimi kaybetmiş gibi. Üşüyorum'
Ayağımın yanına oturduğunu hissettiğimde gözlerimi kapattım.
'Belki de haklıdır, her gün kalbinin kırılacağına üzüleceğine bir kere kırmak istemiştir'
Haklı değildi. Haklı olamazdı ben onu her şekilde kabullenmeye hazırken o benden gitmemi isteyemezdi. Ama istemişti. Bizden olmaz demişti.

'Saat kaç?'
'11'e geliyor' başımla onayladım.
'Ben uyuyacağım sende uyu' yanağımdan öpüp onaylayarak odadan çıktı.
Düşünmek istemiyordum. Hayatıma devam etmeliydim sonuçta Karan'ı kaç gün tanımıştım ki. Belki de o böyleydi belki de onun için hevestim. Gözlerimi kapatarak uyumayı denedim. Karanlık beni içine çekerken gördüğüm tek şey Karan'ın yüzüydü. Zaten onu sadece rüyalarımda görecektim.

Saçlarımda hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi araladım. Yanıma oturmuş saçlarımla oynayan kişi Karan'dan başkası değildi. Yine rüyadaydım ama onla rüyada olmak bile güzeldi. Gülümseyerek gözlerine baktım. Aynı sıcaklıkla bana gülümserken
'Artık bende senin rüyalarına girer olmuşum' dedi alayla. Susarak onu izledim. Üstüme doğru eğilip gözlerime daha yakından bakarken
'Benim olmaya var mısın?' Dedi. Kaşlarım çatık bir şekilde onu ilerken bunun rüya olamayacak kadar gerçekçi olması şaşırtmıştı.
'Tokat atar mısın?' Kaşlarını çattığında
'Rüyadayım ama çok gerçekçi' dedim. Küçük bir kahkaha attıktan sonra
'Rüya değil, en az senin kadar gerçeğim' yataktan doğrulduğumda Karan tek kolunu yanıma yerleştirdi.

'Sen...' şaşkınlıktan dilimi yutarken sorusunu tekrarladı.

'Sana Rüyalarıma girenler hep benimdir demiştim...' başımla onayladım.
'Benim olmaya hazır mısın Canına Susayan Kız?' Gözyaşlarım tekrar akarken gülerek onayladım.
Ayağa kalkarak elini uzattı. Elini tutup kalktığımda
'Gidiyoruz' diyerek elimden tuttu.
'Nereye?' Küçük bir mırıltıyla
'Yaşattıklarımı yaşamaya' dedi.

Dolabımı açıp siyah pantolon ve siyah bir bluz verirken
'Aşağıda bekliyorum' diyerek kapıya yöneldi.
'Hayır, gitme' donuk bir tonla
'Neden?' Dediğinde
'Gidersen...Gitme Karan, seni görememekten korkuyorum' yanıma gelerek sarıldı. Kokusunu içime çekerek gözyaşlarımı serbest bıraktım.
'Artık gitmek, kaybolmak yok'
'Söz mü?'
'Söz' gülerek elimi yanağında gezdirdim.

Karan Mirzan onca çektirdiği acılara rağmen dayanamayıp gelmişti. Heves olmadığımı kanıtlamıştı. Artık ben ona, o bana aitti. Göremezsiniz bana nasıl içten baktığını, bilemezsiniz içimi ısıttığını, duyamazsınız birbirimize bağlanan kalp ritimlerimizi.

Çok sürmeden evden çıkmış Karan'la yola koyulmuştuk. Elimde ki elini izlerken bileğimi çevirip kazağımı sıyırdı.
'Acıyor mu?' Başımı olumsuzca salladım. Dudaklarını yara izinin üstüne bastırdığında gülümsedim.
'Canının yanmasına dayanamıyorum güzelim'
'Artık yanmıyor' gözlerini yola çevirdiğinde gideceğimiz yere odaklandım.

Otobüs durağında durduğunda etrafımı inceledim. İlk karşılaştığımız yerdi burası.
'Neden buraya geldik?' cevap vermek yerine arabadan inip kapımı açtı. İnmem için elini uzatırken tereddüt etmeden tutup indim.

'Gözlerini gördüğüm ilk yer' gülümsedim.
'Atıştığımız ilk yer' diye devam ettim. Hoşnutsuz bir nefes alarak gözlerini gözlerimden ayırdı.
'Sana zarar verdiğim ilk yer' kaşlarım çatılırken
'Karan bana senden bir iz bıraktın' dedim. Beni umursamayıp yanımdan uzaklaştı. Arkasında kalırken elini camda gezdirip bileğime batan çivinin üzerinde parmağını gezdirdi.

'Sakın' diye bağırdım. Göz göre göre canının yanmasına izin veremezdim. Yanına ilerleyip elini çektiğimde bana bakmak yerine çiviye bakıyordu.
'Bunu yapmanı istemiyorum' dedim. Başını olumsuzca salladı.
'Sen acı çektiysen bende çekmeliyim' onu nasıl ikna edeceğimi düşünürken
'O gün elini kesmiştin, bayıldığım gün. Ödeşmiş olduk' başını olumsuzca salladı.
'O zaman bende elimi keserim' sinirle bana dönerken yalvararak ona baktım.

Kolumdan tutarak sırtımı cama dayayıp
'Bir iz daha bırakmaya ne dersin?' Dedi. Gözlerinde gördüğüm ifade değişirken yutkundum.
'Sana zarar vermez Alev' iç sesim beni sakinleştirmeye çalışırken Kalp atışım hızlanmıştı.

'Seni seviyorum Karan Mirzan'
'Seni istiyorum Alev Aktaş' nefesi boynumu süslerken gözlerimi açmadım. Bitmişti.
Artık Karan ve Alev yoktu.
Artık biz vardık...

SONSUZLUĞA İÇEN KELEBEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin