~ Episode 2 ~ 🌱

982 72 44
                                    


Okul binasına girdiğimizde etrafı inceliyordum. Annem bu okulda öğretmenlik yapmasına rağmen belki bir belki de iki kez gelmiştim. Koridorda ilerlerken duvarlarda asılı olan panoları inceliyordum. Yaşlı bir adımın olduğu eski bir çerçeveyi görünce gülmeden edemedim. Pala bıyıklı biri olması ve sert bakışları komiğime gitmişti. Sanırım okulun kurucularından biriydi yada eski bir müdürdü diye düşünüp ilerlemeye devam ettim.   

Annem ile birlikte en üst katta olan müdürün odasına çıkarken hala etrafı inceliyordum. Henüz zilin çalmasına zaman olduğu için fazla öğrenci yoktu ancak koridorlarda konuşan tek tük kişiler vardı. Müdürün kapısının önüne gelince duraksadım. Ben sessizce beklerken annem de kapıyı tıklatmıştı. Annem haricinde her yere bakıyordum. Müdürün girin demesiyle ilk önce annem ardından da ben içeri girdim ve kapıyı kapatıp annenin biraz ilerisinde durdum.

Müdür gülümseyerek anneme ardından bana baktı. Tahminimce elli yaşlarındaydı ve sakallı, kilolu, gözlüklü bir adamdı. Bir an aklımdan okulda değilde evde gazete okuluor olması gerektiğini düşününce bıyık altından güldüm. Annemin bana dönmesiyle gülümsememi durdurdum. Neden güldüğümü anlamak için suratıma bakıyordu ancak bir şey anlayamamış olacak ki dudaklarını ıslatıp müdüre döndü.

Müdür "Günaydın bayan Brown. Lütfen oturun" dedi masanın yanındaki tekli ziyaretçi koltuklarını eliyle gösterirken. Annem istemediğini belirtmek için elini havaya kaldırdı. "Teşekkürler bay Gosling, buraya kızımı sizinle tanıştırmak için getirmiştim. Size daha önce de bahsetmiştim zaten" dedi ve duraksayıp devam etti. "Tabi bir de dolap anahtarı ve ders programını rica edeceğim" diyerek cümlesini bitirdi. Müdür başını sallayıp bana baktı. "Merhaba, sen millie olmalısın" dedi. Ardından da gülümsemişti.

Bu adama ısınsamda her zaman için soğuk yapmalıydım aksi taktirde nasıl okuldan atılabilirdim ki?

"Hı" diye mırıldanırkem itici bir kız gibi olmak için göz teması kurmayıp odayı inceliyordum. Kahverengi tonlarda bir odaydı ayrıca insanın içini karartan bir havası vardı. Tüm odayı inceledikten sonra en sonunda bakışlarım anneme döndü.

Annem kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Müdür kendini bozmadan gülümsemeye devam etti ve çekmecesini açtı. Ben ne yapacağı için merakla bakarken bir anahtar, A4 kağıt -ders programı- ve üzerinde dolap şifrenin olduğu post iti masaya koydu. Annem masanın üzerindeki kağıtları alıp bana verdi.

"Teşekkürler. Biz zil çalmadan çıkalım" diyince anneme baktım. Onu takmayıp elimdekilerle birlikte odadan çıktım. Annemde hemen arkamdan çıkmıştı. Azar işiteceğime adım gibi emindim. Ancak umrumda değildi.

Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra saçını düzeltip bana döndü. "Pekala hadi seni sınıfına götüreyim" dedi. Az önce yaptığım kaba davranış için kızmaması beni şaşırtsada belli etmedim. Aklınca bana iyi davranıp bu okula uyum sağlamamı istiyordu.

"Sabah ki konuşman yüzünden sana yumuşadığımı sanıyorsan yanılıyorsun anne! Sadece mecbur bırakdığınız için bu okuldayım. Ayrıca bebek gibi beni sınıfıma götürmene gerek yok kendim giderim" dedim. Annem başa döndüğümüzü düşündüğü için hafifçe bir nefes verdi. Suratına bakmaya devam ederken dudaklarını ıslatıp konuştu.

"Tamam tabi ki kendin gidebilirsin" diyince histerik bir gülüş attım. "Dolabını da bulabilecek misin?" diyince elim ister istemez post ite gitmişti. İkinci katta olduğu yazıyordu. Bulabilirdim. Ki bana bebek muamelesi yapması sinirimi bozmuştu. "Evet. Bulurum" diyince kafasını salladı.

Bir şey demeden onun yanından ayrıldım. Biraz ilerledikten sonra nereye gideceğimi bilmediğim için durdum. Sırtımı duvara yaslanıp ilk dersime baktım. Güzel kimya! Sınıfı aramaya başladım. Her katta olan okulun krokisi ve dersliklerin olduğu panoya yöneldim. Sınıf bir kat aşağıdaydı. Zil çalmak üzere olduğu için söylene söylene merdivenlerden indim. Koridoru geçtikten sonra sola döndüm ve sonunda sınıfa gelmiştim. Beklemeden içeri girdim.

 maybe i dont't hate you || FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin