Eve gelip çoktan duşumu almıştım. Kendimi aç hissettiğim için ise hemen dolaba yönelmiş dolaptan kendime ekmek arası sandiviç yapmıştım çünkü açken ben, ben değildim.
Sonra odama girip kendimi yatağıma attım. Bir yandan sandiviçimi kemirip bir yandan da telefonumda geziniyordum. Tam da o anda telefonuma bir mesaj geldi. Havada kararmaya yakında. Bu zamanda kim atmış olabilir diye merakla girdim mesaja. Bilinmeyen bir numaraydı. "Hayırdır inşallah." dedim kendi kendime. Mesajda şöyle yazıyordu :
"Her şey birine hissettiğin güvenle alakalı. Sen de bize güveniyorsan bahçeye çıkıp bizi görmek istersin. Meraklısın zaten. Geleceğini tahmin ediyoruz :)"
Meraklı olduğum doğruydu ama bu mesaja aldırış edip gidecek miydim? Bilmiyordum. Pencereden dışarı baktığımda kimse gözükmüyordu. Dayanamayıp bahçeye inmeye karar verdim. Gördüğüm manzara beni şok etti. Semih ve Emre denen o çocuk karşımda duruyordu.
"Semih, senin ne işin var burda?" dedim şaşkınlığımı gizleyemezken. İçimden de saçma sapan teoriler üretmeye başlamıştım çoktan.
"Seni ziyarete geldik ama bizi gördüğüne çokta sevinmiş görünmüyorsun." dedi üzgünce. Ben nasıl tepki verdiğimi dahi bilmiyordum ki.
"Ama bana mesajda meraklı olduğunu biliyoruz derken neyi kast ettiniz. Siz nerden biliyorsunuz bunu?" dedim korktuğum şey olmamasını umarak.
"Numara yapma istersen artık Doğa. Dün dedektifçilik oynayıp bizi takip ettiğini anladık. Ben orada Aylin'e tam bir şey söyleyecekken senin bizi takip ettiğini unutup boş bulundum. Emre sağolsun ağzımı son anda tuttu." Demek biliyorlardı ha! "Suç üstü yakalandın Doğa Hanım." dedim içimden.
Semih'e doğru "Neden benden saklıyorsunuz ki? Özel mi?" dediğimde Emre'ye sor bakışı attı. Ben de ona yöneldim. Tanışma faslını geçtikten sonra bana özel olduğunu açıkladı.
"Bunun için mi buraya kadar geldiniz?"
"Hayır sana bir sürprizimiz var!" dediklerinden sonra yan taraftan üç kız çıktı ama bunlar bizim kızlardı.
"Seni yaramaz!" deyip boynuma atladılar.
"İyi ki varsınız canlarım."
"Hadi gelin bu mutlu kareyi ölümsüzleştirelim." diyen Semih'e Emre hariç herkes uydu.
"Abi gelsene şuraya sende." dese de gelmek istemeyip omuz silkti. Yan tarafa geçmiş bizi izliyordu sadece. Sanırım bugünkü olayı unutamıyordu.
"Kardeşim siz çekilin. Benim hiç tadım yok." deyince biz de o gelmeden çekildik. Fazla ısrar da olmazdı.
Onlar gittiğinde ben de eve tekrar çıkmıştım. Annem gil işten hala gelmemişti ama gelmelerinin yakın olduğunu biliyordum. Masama geçip dünden kalma ödevlerimi yaptım. Birkaç test çözdükten sonra uykum gelmeye başlamıştı. Hemen mutfağa gidip kendime bir kahve yaptım. Sonra da birkaç test daha çözüp uykum geldiği için yattım.
Sabah olmuştu. Uyku sersemliğiyle yalpalayarak yerimden kalktım ve zar zor lavaboya gelip elimi yüzümü yıkadım. Sabah kahvaltılarını sevmediğim için yemeden evden çıktım. Sınıfa vardığımda pek fazla kişinin gelmemiş olduğunu gördüm. Bir tek Semih gelmişti bizim gruptan. Kendisi burda yoktu ama çantasından tanımıştım.
On beş dakika sonra tek tek bizim kızlar da geldiğinde ekip tamamdı. Sonra sınıfa hoca girdi. Ardından da Semih girdi. Herkes yerlerine oturduğunda hoca tahtaya bir soru yazarak başladı. Bizimkiler ve sınıfın çoğu dersi dinlemiyor daha çok uyumakla meşgul oluyordu. Sabah ilk dersten de ders işlemezsin be hoca demeyi çok isterdim ama topuklu ayakkabılarını fırlatma fikri aklıma gelince kendimi susturdum. Sonra Semih'e söylemem gereken bir şey olduğu geldi aklıma. Bu yüzden başladım kağıda yazmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Ettiğimiz Düşler
Teen FictionBirbirinden hiç ayrılmayan iki arkadaşın hikayesi; Doğa ve Kübra'nın Aslında bu hikaye iki kişinin hikayesi. Bu geçmişte çok acı çeken ve tekrar aşık olmaktan korkan Kübra'nın, her zaman iki şeyin arasında seçim yapmak zorunda kalan Doğa'nın, aşkını...