Nazlı'nın anlatımlarıyla:
(Önceki bölümden:)
Derken gözleri ilk defa dudaklarıma kaydı. Başını yavaşça yana eğdi ve aramızdaki mesafeyi kapatmaya başladı. Dudaklarımız arasında sadece tek nefeslik mesafe kaldığında gözlerimi dudaklarına indirdim.
Kalbim şu an delicesine onu öpmek istiyordu.
Ama...
...
Ama bir yanım buna izin vermiyordu. Sanki bir şeyler eksikti ve zamanı şimdi değildi. Bilmiyordum. Çok farklı hissediyordum. Gözleri gözlerime veya eli elime değdiğinde bile kalbim yerinden çıkacak kadar atıyorsa dudakları dudaklarımla buluştuğunda kalbim nasıl bir kriz geçirirdi tahmin edemiyordum. Buna hazır hissetmiyordum.
Dudakları ve dudaklarım arasında o kadar ez mesafe vardı ki 1 saniye sonra öpüşmüş olacaktık. Kendimi bir anda geri çektim ve "Hadi, Batu ve Demir bizi bekliyordur. Geç kalmayalım." dedim. Bunu neden ve nasıl yaptığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Ama zamanı değildi. İkimiz de buna hazır değildik. Bunu biliyordum. Onur'un şaşırmış yüz ifadesine ve gözlerindeki hayal kırıklığına dayanamayarak arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
Onur'un anlatımlarıyla:
Kendini bir anda geri çektiğinde şaşırmıştım. Dudaklarımız arasındaki mesafe çok azdı ve ben onu öpmeyi çok istiyordum. Beni seviyordu ki bunu her hareketinden de belli ediyordu. Öyleyse neden böyle yapmıştı?
Neden dudaklarımı dudaklarıyla, ruhumu ruhuyla bütünleştirmeme izin vermiyordu?
Beni şaşırtmıştı ve aynı zamanda hayal kırıklığına uğratmıştı.
Demir'in anlatımlarıyla:
Batu ile birlikte bir şeyler içerken Onur ve Nazlı'yı bekliyorduk. Uzaktan onları gördüğümde Batu'yu dürttüm. "Geliyorlar." dedim. O yöne baktıktan sonra "İnşallah öpüşmüşlerdir artık." dedi. Sırıtıp "İnşallah" dedim. Fakat biraz daha yaklaştıklarında fark ettim ki ortada az önce birbiriyle öpüşmüş iki insan yoktu. Nazlı önden Onur arkasından geliyordu ve ikisi de pek mutlu görünmüyordu. Batu da onları gördüğünde şaşkın bir ifadeyle bana baktı. Ona meşhur "Anlarız birazdan" bakışımı attım ve o da bana göz kırptı. Yanımıza geldiklerinde Nazlı "Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu.
"Valla ben çok açım. Evde de yemek yok. Yakınlarda iyi bir restoran varmış oraya gidelim bari." dedi Batu.
"Tamam. Bana uyar." diye cevapladım onu. Arabaya yaklaştığımızda Nazlı'ya döndüm ve "Nazlı sen öne binsene benim Batu'yla işim var da." dedim. Sorgulayan bir yüz ifadesiyle baktıktan sonra "Peki tamam." dedi ve ön koltuğa yöneldi.
Arabaya bindiğimizde restorana doğru giderken ben ve Batu da arka koltuklardan Onur ve Nazlı'nın hareketlerini inceliyorduk. Onur arada sırada yana dönüp Nazlı'ya bakıyordu ama göz göze geldiklerinde yeniden yola dönüyordu.
Nazlı ise gözlerini kaçırdığında cama bakıp Onur'un yansımasını izliyordu. Onun arkasında oturduğum için yan aynadan görebiliyordum bunu.
Telefonum titrediğinde cebimden çıkarıp gelen bildirime baktım.
*"Büyük İhtimalle 1 Metre Yanımdaki En Mal Kişi" kişisinden bir mesaj*
Gözlerimi devirip telefonla bekleyen Batu'ya döndüm. "Ne var?" der gibi baktı bana. Ben de gözlerimi mesaja çevirdim.
Büyük İhtimalle 1 Metre Yanımdaki En Mal Kişi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİT
Teen Fiction"Şimşekler çakınca gün doğar." Bir depoda kilitli bırakmışlardı bizi. Ama kilitledikleri tek yer deponun demir kapısı değildi. Hepimizin içinden bir parça da kilitlenmişti belki de. Deponun kilidi açılmıştı. Benim yıllardır kimseye aşık olmayan kalb...