11. KAHRAMANLAR VE KENDİNİ PELERİNİNDEN ASANLAR

25.6K 2.3K 3.7K
                                    











BÖLÜM 11 | KAHRAMANLAR VE KENDİNİ PELERİNİNDEN ASANLAR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




BÖLÜM 11 | KAHRAMANLAR VE KENDİNİ PELERİNİNDEN ASANLAR

The Name of Life - Yana Titov

My Edward and I - Dario Marianelli


Öğrenilen bir kişi, olay veya nesneyle tekrar karşılaşıldığında, bu kişi, olay veya nesnenin daha önce öğrenildiğinin farkında olunmasına tanıma denir. Belleğin en ilkel işlevidir ve hatırlama eyleminden daha kolay gerçekleşir.

Aradan geçen acımasızlar yılların üzerinde bıraktığı izlerden ötürü karşımdaki adamı hatırlayamamış olsam da onun kim olduğunu biliyordum. Beyazlamış saçlarını kısacık kestirmiş, uzun boyuna rağmen, omuzlarında yıllardır yük taşımış gibi, dik duruşunu kaybetmişti. Onu ilk kez kalabalık içinde görüyordum. Tanımadığı kalabalık içinde tanıdık birini arıyordu. Tesadüfen burada olmadığını biliyordum, gözleri beni arıyordu, benim burada olduğumu biliyordu.

Gözleri kalabalığı inceleyerek bana çevrildiğinde o da beni tanımadı. Beni on altı yıldır görmüyordu. Ama benim, kızı olduğumu biliyordu, onun babam olduğunu benim bildiğim gibi.

Elindeki siyah bir çanta vardı, tamamen bana döndü, alt dudağının ağlamak üzere olan küçük bir çocuğunki gibi titrediğini gördüm. Bu görüntüyü izlemek zorunda kalmayalı ne çok sene geçmişti... Neredeyse yaşım kadardı.

Onu ziyarete hiç gitmemiştim. O kadının bize bunları yapmasına izin verdiği için, benden nefret ettiği için ve tıpkı o kadın gibi, onu terk etmek zorunda kaldığım için. Fakat beklediğimin aksine bana nefretle bakmıyordu. Üstelik şimdi karşımda dururken ona karşı sandığım kadar kızgın hissetmiyordum.

Sol eliyle dudaklarının üzerini örttü, ne zaman ağlayacak olsa durdurmak için yapardı bunu. Gözlerime bakarken sağ elimi kaldırdım, ardından büyük bir soğukkanlılık içinde karşımdaki sandalyeyi işaret ettim.

Benim olduğumdan emin olarak yavaş adımlarla masama ilerledi ve çekimser bir tavırla karşıma oturdu. Beni küçük bir kızken görmüştü en son, şimdi onun yabancı olduğu kocaman bir kadındım. Gözlerini üzerimde gezdirdi ve hiçbir şey söylemeden bir süre beni izledi. Bu kadar büyüdüğüme şaşırmış olmalıydı, onun bu kadar yaşlanmış olmasına benim şaşırdığım gibi. Onu en son gördüğümde saçında tek bir beyaz bile yoktu oysaki. İnsanı en çok şaşırtan şey, tanıdığı bir insanın yaşlanıyor oluşunu fark etmek olmalıydı, aynı zamanda en acı şeydi de.

Büyük hareli kahverengi gözlerinin son durağı artık tek renk olan kahverengi gözlerim oldu ve beni incelediği bu kısa sürede bakışları buğulandı. Göz pınarında bir damla hâlinde toplandı gözyaşları. Soracak, söyleyecek yüzlerce şey vardı fakat hiçbiri çıkamadı ağzımdan.

KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin