Not: DİNG DİNG DİNG🔞
Medyayı çok severim mutlaka dinleyin!
•••
"Baya.. iyi olmuş." diye mırıldanmıştı yanındaki Jungkook video bitince. Jimin basit bir baş sallaması ve 'hım'lamayla onu onayladı. Sesine güvenmiyordu şu an.
Şimdi herkesin konuştuğu şeyi daha iyi anlamıştı.
Birlikte harika görünüyorlardı.
Bir sonraki sahneyi çekecekleri yere, odanın ortasına yürüdü aklı başından gitmiş bir halde. Jungkook da önüne geldi ve ellerini beline koyup gözlerinin tam içine baktı derin derin.
Lanet olsun.
Odalan Jimin, odaklan.
Jungkook belini daha çok sıktığında cesaret vermek için miydi yoksa Jimin'le aynı hisleri paylaştığından mı yapmıştı hiçbir fikri yoktu Jimin'in.
Yine de nefesi tekledi tabi, Namjoon 'Kayıt' diye bağırdığında kendisini bekleyen çığa hazırdı.
Jungkook elleriyle kavradığı yüzünü kendine çekti ve sanki çöldeymiş, Jimin de serapmış gibi dudaklarına açlıkla yapıştı. Jungkook'un öpücüğünün kuvvetiyle geriye adımlamışlardı- destek almak için Jungkook'un tişörtüne tutundu Jimin, dudaklarını onun için araladığında ılık nefesini iliklerine kadar hissetmişti. Dilsiz bir öpücükten bu derece etkilenebileceği asla aklına gelmezdi. Parmak uçlarına çıkıp belini yay gibi gerdi Jimin, daha yakın olmayı, bedenlerinin birbirine düğümlenmesini, vücut ısılarının karışmasını istiyordu. Görmeden, farkında olmadan odanın sonuna geldiklerinde duvara yasladı onu Jungkook. Jimin'in ağzının her bir santimini hissedebilmek için başını sağa sola yatırıyordu. Jimin'in bu şekilde kontrol edildiği için tahrik olması çok tuhaftı. Normalde tam tersini tercih ederdi çünkü, ama Jungkook'un dudaklarını kendine zimmetlemek ister gibi onu öpüşü karşısında ihtiyaç dolu bir inleme bırakmamak için kendiyle savaşıyordu.
Jungkook'un elleri bedeninde aşağılara gitti, pervasızca dokunuyor ve sıkıyordu. Jimin parmaklarıyla ensesini ezdi ve mümkünmüş gibi onu daha çok kendine çekti. Jungkook bel kemiğini iki yandan kavradı ve bedenlerini sertçe birbirine bastırdı.
Aletlerinin birbirine baskılaması yüzünden gözleri geriye kaydı Jimin'in. Aklından bu görüntüyü hemen sildi çünkü bunca set çalışanının ortasında sert bir penisle kalmak istemiyordu.
Yine de kontrol edilme konusunda bu kadar müsamaha gösteremezdi, bu yüzden tırnaklarını Jungkook'un omuzlarına geçirdi ve alt dudağını koparır gibi ısırdı, ağzının içine alıp emdi ve salyasıyla kapladığından emin olduktan sonra serbest bıraktı. Özellikle bundan sonra dilini kullanmamak zorunda oluşu çok güçtü, Jungkook'un derin bir nefes alıp onu öpmeye dalışı etrafındaki her şeyi döndürüyordu, başı deli gibi dönüyordu.
Uzun olan genç onu etrafında döndürdüğünde belinin bir şeye çarptığını hissetti Jimin, ne olduğunu anlamaya çalışamadan Jungkook baldırlarını kavramış, kaldırıp üstüne oturtmuştu onu. Komidin miydi, neydi bu? Bilmiyordu ve umrunda da değildi. Bildiği tek şey yapmaları gereken şeyin bu olmadığıydı. Şu anda Jungkook onu duvara yaslamışken tişörtünü çıkarıyor olması gerekiyordu, ardından sahne kesilecekti ve yatağa geçeceklerdi. Bunun yerine istedikleri gibi hareket ediyorlardı ve kimse de onlara karışmıyordu. Bu gerçekle ne yapacağını bilmiyordu Jimin.
Vakit kaybetmeden bacaklarının arasına girmişti Jungkook, elini çenesine kapattı ve yüzünü sağa çevirip dudaklarını boynuna yapıştırdı. Jimin'in başı geriye düştü bununla, dudaklarından dökülen 'ah, sikeyim'e engel olamamıştı. Parmaklarıyla Jungkook'un ensesindeki saçları karıştırdı, sımsıkı kavradı ve kafasını boynuna bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Through The Lens • Jikook [Çeviri]
FanfictionStar olmak için doğmuş, yükselen bir aktör Kore'nin merakla beklediği ve gelecek vaadeden draması için oyuncu kadrosuna alınır. Ama şans bu ya, başroldeki partneri sete birlikte ayak basmak isteyeceği son kişidir. Çeviridir. Tüm hakları @ pjungkook'...