Ben Meryem 24 yaşındayım. Ailenin tek cocuğuyum. Annem ev kadını, babam küçük şirket çalışanı. Öylesine yuvarlanıb giden ailelerden biride biziz. Universiteyi bitirdim ve çalışıyorum. Küçük bir şirkette müdür yardımcısıyım ve gazeteciyim. Gazeteci olmak benim ikinci hayalim, birinci üniversiteye girmekti. En büyük hayalim Norveçe gitmek, kismet ve param olursa gideceğim. Hayattan da memnun olacağım ama annem bir türlü izin vermiyor memnun olayım. Sürekli kızım artık evlenme vaktin geldi diye her gün beynimin etini yiyor. Yani gerçekten evlensem nolacak ha, nolacak? Sabah duruyorum Evlen, akşam uyuyorum Evlen! Eh bende bıktım sonunda ben bulamıyorum koca anne "hadı sen bul bana koca! Nasıl bulacaksan" dedim. Günler geçti yok, haftalar geçti yok en sonunda buldu bizimki bir Koca adayı. Şu heves bende olsa gazetecilikte master yapmıştım valla!
İşten eve geldim, çok yorgunum bu gün kaçmadığım yer kalmamıştı bunun üzerinede annem kızım hazırlan soylu bir aileden sana elçi gelecekler. "Soylu aile" bu ne abartı Allah aşkına. Bunu demesi ile benim sinirlerimin tepeme çıkması an meselesi oldu. Çünkü çok şaşırmıştım bana sormamıştılar, bu yeter değilmiş gibi birde akşama geliyorlardı.
-Anne! Benim dediklerimi ciddiye'mi aldın sen ya!?
-Elbette, laf ağızdan bir kere çıkar!
Diyerek üzerime yürüdü
-O ne demek ya!? Hayat Benim değilmi!?
Ayağında ki, o berk olan varlığı eline aldı
-Evlenmek istemiyorsunsa git kendine ev tut!
-Anne biliyorsun ki o kadar param yok! Of anne ya!
Bunu demem ile o berk cisimi kafama yemem an meselesi oldu
-Git hazırlan! Erkeği görmeden hayır demek ne ya!?
Ne kadar konuşsamda bir hayrı dokunmadı. Aslında annemi de anlıyorum, onlara bir hayrım dokunmuyor, üstelik aday olan tüm erkekleri reddettimiştim. En sonunda babama gittim, o bile bana negatif cevap verdi, bu nasıl dünya! Hazırlanmadığımı gören babamın ısrarı ile hazırlandım. Amma yinede evlenmek istemiyordum ben ya! Ayaklarımı yere döve döve siyah diz üstünde biten elbiseyle odadan çıktım. Hafif makyaj yapıp, saçlarımı dağınık ama güzel topuz yapmıştım.
Kapi dövüldü beklediymiz misafirler teşlif etti. Odaya bir Taş misali 1.80 boylu erkek girdi. Bu nasıl yakışıklılık Allahım, yunan tanrısı maşAllah, senin gibisi Türkiye de ne arıyor yavrum?? Peki, peki çirkinleştim biliyorum. Ahhh yüzüme vurmayın. Ardından 50 lili yaşlarda kadın ve yaşlı erkek girdi içeri. Zorda olsa yunan tanrısı dan gözümü alıb onlara baktım. Eh yorum yapmaktanda kalmayıb, bence bunlarda anne babasıdır dedim. Hoşgeldiniz efendim diyip misafir odasından çıkıb kendi odama girdim. Annem bana kızım kahveleri hazırla diye seslendi. Ben ve kahve güleyim bariiii, yahu kadın ben evde olmuyorum ki, kahve yapmayı da bileyim. Bu kadınla başa çıkılmaz. Misafir odasının kapısından eğilip anne gelirmisin diye soyledim
-ne var kızım?
-Anne ben kahve yapmayı bilmiyorum.
-Sen ne'yi biliyorsun ki, onuda bilesin. Offff kizim Offf!!
sonda kahvelerde hazır oldu. Annem bana-kızım evlenmek istiyormusun "ben ona bakib"
Sabahtan benden kurtulmak için çabalıyorsun, istemeyib ne yapacağım
-anne, babam ve sen istiyorsansa bende istiyorum. Siz iyi diyorsanız demek ki iyiler.
Uslu kız oldum resmen, bakmayın benim anneme hayır desem onlar gittikten sonra ben evden atar, onun için önlem aldım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meryem
General FictionBir insan yağışdan çıkayım derken Doluya düşer'mi? * Bir beladan kurtulmak isterken istemeden daha büyük bir belaya bulaşır.. * Hayatı şakaya alan bir Kadın.. Hayatın Şaka olmadığını gösteren bir Erkek.. * Ne kadar güzelse o kadar Korkak.. Ne ka...