İngiltere, Addison Malikânesi
Büyük Salon
15 Haziran 2018
Şimdi koridorda biri öksürüyordu ve Richard Addison, gözlerimin içine bakıyordu. Bir süre sessizce beni inceledikten sonra konuşmaya başladı.
"Sana benim kim olduğumu söyleyen oldu mu?"
"Richard Addison'sınız efendim."
"Evet, bu doğru o benim. Dünya üzerinde yaşayan en yaşlı Addison'ım ve Jacob Addison'ın da babasıyım."
Az önce ne olmuştu öyle? İçtiğim şu içecek yage mi ne, o mu bana bir şey yapmıştı acaba? Tüm geleceğim gözlerimin önünde bir saniyede geçmişti.
Gözümden bir damla yaş istemsiz bir şekilde aktı. Büyükbabam fark etmeden hemen gözyaşımı sildim. Aman Allah'ım ölmüştüm. Bebeğimi asla göremeyecek, ona asla dokunamayacaktım.
Boş olan karnıma dokundum. Yaşanan onca şeyden sonra 15 Haziran günü büyükbabamın karşısında bakire olarak oturuyordum. Oğlumun sıcaklığını hissedememem bende garip bir his uyandırdı. Dokuz aylık birliktelikten sonra bebeğimin yokluğu kalbimi sızlattı.
"Yani siz büyükbabam mı oluyorsunuz?"
"Evet, sevgili torunum."
"Peki Harold Addison sizin neyiniz oluyor?"
"O da benim oğlum. Aynı Jacob gibi."
"Yani o da amcam oluyor değil mi?"
Tepkilerim otomatik bir şekilde geliyordu. Bunları daha önce de duydum, gördüm hatta yaşadım. Şimdi birazdan Jacob ile Harold'ın anne ayrı kardeş olduklarını anlatacaktı.
"Bir bakıma evet. Jacob ile Harold anne ayrı kardeşlerdir. Ama ikisi de benim oğlum. Jacob'ın annesi Theodora'yı çok sevmiştim. Sen de ona benziyorsun."
Aman Allah'ım gördüğüm her şey gerçek oluyordu. Bu hayal ya da halüsinasyon değil, geleceğimin ta kendisiydi.
Birazdan büyükbabam ley hatlarından ve Göbekli Tepe'den bahsedecekti ve bahsediyordu bile. Her şey hatırladığım gibi ilerliyordu.
Büyükbabam, anlatması gerekenleri anlatıyor ve ben de vermem gereken tepkileri veriyordum. Bu konuda bir sıkıntım yoktu. Benim merak ettiğim şey, geleceğimi değiştirip değiştiremeyeceğimdi.
"Güzel kızım burada kalmanı istiyorum. Benim yanımda. Senin ailen benim. Burada tarikatımıza ait tüm bilgileri öğrenmeli, inancımızı paylaşmalısın. Eğitiminle bizzat alakadar olacağım. Yarın kahvaltıdan sonra seni tekrar görmek istiyorum."
Beni kurban ettiklerini düşününce bu söyledikleri ne kadar da anlamsız geliyordu. Hangi Tanrı inancı öz torununu kurban etmesini isteyebilirdi ki? Bu sefer akıllı davranmalı ve hiçbir şey belli etmemeliydim.
"Tamam efendim, yarın görüşmek üzere, iyi akşamlar" dedim.
"Büyükbaba demeni tercih ederim ve kolyeyi de boynundan sakın çıkarma. Tekrar bayılmanı istemeyiz" diye karşılık verdi.
"Peki büyükbaba" deyip salondan ayrıldım. Koridorun bir sağına bir de soluna baktım.
Korumalar ortada yoktu. Evet, her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Asansörle değil merdivenle inmiştim. O zaman ilk geleceğimi değiştirme teşebbüsünde bulunayım. Asansörü çağırdım ve kendi katıma asansörle indim. Korkutucu bir şey olmamıştı.
Kendi odama gitmek yerine sol koridora gidip ilk kez Victoria ile karşılaşmıştım. Bunu da geleceğimden silmek istiyorum. Onun yüzünü görmeye hiç de meraklı değildim. Koşarak kendi odama girip kapıyı kapattım.
Bu da değişmişti.
Acaba büyükbabama yagenin etkilerini sormalı mıydım? Hayır Havva. Hâlâ akıllanmadın değil mi? Hiçbir Addison'a güvenemezsin. Özellikle de Eliot Addison'a.
Madem geleceğimizi değiştirebiliyoruz. Değiştirelim o zaman. Şimdi sadece sakin olma zamanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021
Mystery / ThrillerGizemli olan ev mi? Zaman mı? Yoksa insan mıydı? Elime bir hançer tutuşturdu. Bronzdan yapıldığını düşündüğüm bu sade hançer belki de malikânedeki en eski nesneydi. Ürpertiyle birlikte bir hançere bir de Robert Amca'ya bakarken içimden "Bütün tarika...