ıv

61 11 31
                                    


Şarkıyla okuyun bu bölümü isterim ama şarkı kimseyle paylaşmak isteyemeyeceğim kadar eşsiz... Sen, Sahra, sen ise okuyunca anlayacaksın hangi şarkı olduğunu.

-

Ayaklarım gideceği yeri çok iyi biliyordu. Kısa sürede bu parka yakın bulunan sahile geldim, onunla ilk burada buluşmuştuk herkesten gizli. Sürekli gizliyordu ilişkimizi ama ona güvendiğim için hiç sormamıştım nedenini. Sonra bırakıp gitmişti bir gün, uyandığımda başım göğsünde değildi.

Derin bir nefes alıp içime çektim Ege'nin kokusunu, yaşadığım şehri seviyordum bana zindan etmeden önce. Sevilmez miydi Kordon'da laflamak, bombayı tek seferde yemeye çalışıp onlarca midye gömmek... Güneşin batışı ayrı, doğuşu ayrı güzeldi İzmir'de.

Ama artık sevemezdim. Çünkü nedenim kalmamıştı.

Ve yine sevebilirdim. Onu seven ruhumu öldürüp yenisini inşa ederek.

Bir şehri güzel yapan içindeki sevdiğimiz insanlardır, diye bir söz okumuştum bir yerde. Öyleydi. Burayı güzel yapan onun burada ve yanımda oluşuydu. Yanımda olmadıktan sonra her yer bana yabancı, uzatılan her el haindi. Basit bir aşk meselesi değildi; kimseye kendini açmayan ben, ona ruhumu emanet etmiştim. Sözler vermiştik birbirimize. Neden olduğunu hiçbir zaman söylemeyerek terk etmişti beni nasıl bir yıkıma dönüştürdüğünden habersiz...

Bir adım.

Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgideydim. Araftaydım. İlerisi cennet miydi cehennem mi, bilmiyordum fakat ardımda bıraktığım yerin hârlarla çevrili olduğu kesindi.

Hırçın dalgalar kayalara çarptığında gözlerimi kapadım. Kızmamalıydı dalgalar bana; birazdan tüm geçmişi içine bıraktığımda, parçalanan geçmişin kızıllığıyla maviliğinde bir sanat oluşturacaktı.

Uçurumun kenarında biten papatyalara denk geldi bakışlarım, en sevdiğim çiçeklerdi bunlar. Birini kopardım. Papatyalar yaşarken değil öldüklerinde kokardı, bu yüzden ölüm kokusu derdim hep bu hissiyata. Bir serzenişe daha açtım benliğimi.

İsmimi duyduğumda sinirle dişlerimi sıktım. Hayır, ben cennet olamayacak kadar kirlenmiştim; ilerisi bana cehennemdi ama vazgeçmeyecektim. Bu sefer ben, vazgeçmeyecektim kararlarımdan onun gibi.

"Bana seslenme, git hadi yine," diye bağırdım arkamdaki adama.

"Yalvarırım yapma." Sesindeki çaresizlik beni tereddüte düşürse de fazla ertelemiştim isteğimi. Kendimi düşünmem gerekliydi.

"Ne fark eder," dedim bedenimi ona çevirip, benden kaçan ruhumu karşımda gördüm. "Yine gideceksin. Yine sensizlikle sınanacağım. Yine insanlar bana deva olmayacak. Yalanlar dinleyip yalanlar söyleyeceğim. Sadece seni seveceğim ve bu hiç önemli olmayacak."

"Zaman bize duracak."

"Durmayacak, akıp gidecek. Beklemeyecek seni benim gibi, o yüzden ona da düşman olacağım. Kaybetmek zor ama unutmak daha da zor. Bunu bilemezsin. Sensizliğe alışamadım hiçbir zaman. Yazdığın mektubu yırtıp atmak istedim ama yapamadım. Gözyaşlarım sel oldu aktı."

"Ben de bittim, ben de tükendim. Unutması için kalbime yalvardım ama olmadı. Affetmeni istemeyeceğim, istersen yeniden de başlamayalım ama yaşadığını, başka kollarda da olsan mutlu olduğunu bileyim. Ruhuna kıyma. Yapma, yalvarırım."

"Hâlâ başkası diyorsun ya, anlamıyor musun? Seni istiyorum ben. Sensiz yapamıyorum, olmuyor. Her adımımda aklımdasın, her cümlem seni çağrıyor. Neden seni sevmeme izin vermiyorsun?"

"Yapamam," dedi adam bir adım geri çekilirken. "Söyleyemem. Çok istiyorum ama olamaz bu. Yasak bana." Elini uzattı kadına. "At bir adım, uzaklaş o uçurumdan."

"Atayım bir adım, değil mi?" Adam başını salladı. Kadın uçuruma bir adım attı.

Adam kolundan tutup sardı kadını, dengeleri sağlanamamıştı ve birlikte düştüler.

-

Hikâye burada bitiyor, daha doğrusu yazdığım kısım. Düştükleri yer deniz mi, toprak mı, adam sahici mi yoksa o da mı yalancı ona siz karar verin ve isterseniz kendi sonunuzu yazın buraya. Merak ediyorum nasıl bitireceksiniz. Şimdiyse benim sonumu okuyun...

-

Kadın ve adam denizin hırçın dalgalarında gözden kayboldular. Dalgalar bu iki âşığa hasretmiş gibi sımsıkı sardı vücutlarını. Ruhları çoktan birleşmişti. Yan yana gömüldüler ve kimse olanlara anlam veremedi. Kendilerince senaryolar uydurdular. Olanları sadece uçurumun kenarındaki papatyalar biliyordu. Kadının acı içindeki ruhu başka aşıklarda can buldu ve çektikleri acının nedenini anlayamayan bu insanlar aslında ikisinden bir parça taşıdı farkında olmayarak.

gözlerinde saklardı yıldızlarıWhere stories live. Discover now