mini-shot
only chapter;
450!wordsa kiss covered with tears and blood.
just like their life.๑
gecenin dördünde, pencereyi açıp yavaşça içeri girdi. süzülür gibi hareket ederek koltuğa, natalia'nın yanına oturdu. "hey." dedi james cansızca.
"ne oldu james?" diye sordu hayatının aşkı, james'e.
"yorgunum ve üşüyorum. bana bir battaniye getirebilir misin?"
"tabii." natalia yerinden yavaşça kalktı ve gardrobun altından bir battaniye çıkardı. onu iyice silkeledi ki, james tozdan rahatsız olmasın.
"al james."
"teşekkür ederim." james yorgana iyice sarıldı ve kendini koltuğa bıraktı.
james kısa sürede uykuya daldığında natalia onun yanına geldi ve boşlukta olan kafasının altına yumuşak bir yastık koydu. ayrılmadan önce, james'in yüzüne gelen saçları geriye itti ki, james'i uykusundan uyandırmasın.
james'in açılan alnına minik bir öpücük kondurdu. "iyi uykular. güzel rüyaların olsun, любовь всей моей жизни*."
james çoktan uykuya dalmıştı ancak sanki hissetmişçesine, belli belirsiz bir gülümseme kondu dudaklarına. sanki daha çok sarınabilecekmiş gibi yorganı biraz daha sıktı.
natalia james'in saçlarını biraz daha okşadı ve kendi odasına çıktı.
๑
"günaydın james!" enerjik bir şekilde erkenden uyanmıştı natalia, zaten uyumayı da pek sevmezdi. daha güneş yeni yeni doğuyordu.
ancak james daha uyanmamıştı.
natalia yavaşça james'in yanına geldi ve saçlarının arasına minik öpücükler kondurdu. "hadi uyan, sabah oldu."
james'in zaten çatık olan kaşları daha fazla çatıldı ve birkaç homurdanma duyuldu.
yan taraftaki camdan bir ışık hüzmesi yavaşça içeriyi aydınlattı ve yerdeki birikinti parladı. natalia bu parıltıyı fark ettiğinde yeşil gözleri büyüdü.
"JAMES!"
james gözlerini hızla açtı ve yerinde doğruldu. natalia'nın baktığı yere baktığında acıyla inlemesiyle karışık bir şekilde fısıldadı.
"hayır,"
normal kolu ağzına doğru giderken sesi yükseldi. "hayır,"
natalia şaşkınlıkla james'e baktı. james yeniden konuştu. "hayır böyle olmamalıydı."
"NE BÖYLE OLMAMALIYDI JAMES?"
"görmemeliydin, sen görmeden ölmeliydim, öldüğümü görmemeliydin. öleceğimi bilmemeliydin."
james'in okyanuslarından bir damla akıverdi. natalia'nın yeşilliklerini sel bastı.
natalia hızla james'in tarafına geçip battaniyeyi james'in üzerinden çekip odanın öbür ucuna fırlattı.
"battaniyeye fazla sarınmışım, kan kaybını azaltmış."
"söyleseydin, hallederdim james."
"dikiş-tutmaz bıçaktı natalia, adının dikiş tutmaz olmasının bir nedeni var." dedi james, titreyen sesiyle.
"nasıl oldu?" natalia'nın da sesi titriyordu.
"altı kişiydiler, hâllediyordum aslında. görmediğim bir noktadan birisi dikiş-tutmazı fırlattı ve yakın olan kişi bıçağı kaydırarak çıkarttı."
james'in dudağı titredi. natalia dudağını dişledi, öyle bir dişledi ki anında kanayıverdi.
natalia james'i sarmaladı. öne eğilip kanlı dudaklarıyla james'in ıslanmış dudağına özlem dolu bir öpücük kondurdu.
"geçecek." dedi natalia.
"ve ben gideceğim." diye ekledi james.
natalia james'e sarıldı. bir süre öyle kaldılar. james'in kaşları tekrar çatıldı.
"en huzurlu ölümüm senin kollarında, natalia. defalarca ölmüşken ilk defa huzurluyum."
"deme öyle james, deme öyle."
bir öpücük daha kondurdu james'in dudaklarına. james elinden geldiğince karşılık verdi. ikisinin de son öpücüğüydü, birbirlerine verdikleri. özlem dolu, hasret dolu, duygu dolu. göz yaşlarıyla karışık bir öpücüktü james'in son öpücüğü. göz yaşlarıyla ve kanla kaplanmış bir öpücük. tıpkı hayatları gibi.
james ruhunu teslim etti. natalia ölü bir bedene sarılarak saatlerce ağladı.
「𝓵𝓪𝓿𝓮𝓪𝓾 」
*hayatımın aşkı
ben ne yazdım amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deaths inside ☯ bucky barnes one-shots
Fanfictionbir bölümlük kısa hikayeler derlemesi. daha çok, bucky. ☭vodka.