Beyza Alkoç'un karantina diye bir kitabı var belki bilenler vardır. Biraz o kitaba kayicam kurgu konusunda şimdiden bildiriyorum. Tabiki de kendi kurgum da var ortaya karışık birşeyler yazicam
{•}
Rahatlayınca herkes gibi o da soğuk havayı üstünde hissetti. Çıkardığı hırkasını tekrardan üzerine geçirdi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra yeni sınıfına geçti. Kimse yoktu sınıfta, büyük ihtimalle herkes hala birşeyler tıkınıyordu. Sırasına geçip kafasını sıraya gömdü. Biraz uyku kimseye zarar vermezdi.
{•}
"Stark"
İsmini duymasıyla yerinden sıçraması bir oldu Tony'nin. Uykulu gözlerini açtı. Tepesindeki kızı görünce önce kim olduğunu algılayamadı sonra biraz daha netleşti herşey gözünün önünde. Etraf sınıfa girdiği ana göre daha karanlıktı. "Ne var?!" diye tersledi Natasha'yı.
"Baban bizi konferas salonuna çağırıyor. Gitmemiz lazım."
"Siz gidin, ben bitince gelirim." diyip esnedi.
"Zorunlu Stark! Yürü şimdi."
Natasha Tony'nin kolundan tutup sürüklemeye başladı.
"Hey bırak beni!" diyip kolunu sertçe çekti Tony. Natasha'yı arkasında bırakıp konferans salonuna yürüdü.
İçeride büyük bir kaos vardı. Tony ne olduğunu anlamaya çalışırken Howard Tony'e seslendi "Tony buraya gel." diyip kürsüye çağırdı.
Tony babasının yanına çıkınca tüm gözler oraya döndü.
"Arkadaşlar sessizlik!" diye bağırdı Howard. "Size önemli birşey açıklayacağım."
Herkes ona döndü
"Okulumuzda maalesef-" kravatını gevşetti, sicim sicim ter akıyordu alnından "-maalesef virüs var."
Herkes şaşkın şaşkın birbirine bakmaya başladı "Hocam ne virüsü?" "Ölecek miyiz?!" "Ya kurtarın beni!!"
Her ağızdan bir ses çıkıyordu. Öğretmenler herkesi sakinleştirmeye çalışıyordu. Howard tekrardan bağırdı "Arkadaşlar, şu an bulaşıcı mı değil mi bilmiyoruz. Tek bildiğimiz mide bulantısı ve baş dönmesi ile başladığı. Bu sorunları olanlar lütfen revire gitsin! Tüm odaları açıyoruz isteyen istediği yerde durabilir. Şimdi çıkın ve bu sürecin bitmesini bekleyin. Elektrikler maalesef uzun bir süre olmayacak. Jeneratör de çalışmıyor ama en kısa sürede halledicez merak etmeyin. Sizleri seviyoruz kendinize dikkat edin!" dedi ve emreder gibi ekledi -evet herkese emrediyordu- "Belirtileri gören kimseyle temas kurmadan derhal revire gidecek! Kırmızı bölgeye ve 3. Kattan yukarıya geçmek de yasak, öğretmenler gerekli bilgilendirmeyi yapacak. Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı." Boğuk, mutsuz, korku dolu bir sesle cevap verdi herkes
Tony şaşkın gözlerle babasını izliyordu. Howard konuşmasını bitirdikten sonra Tony'e döndü "Oğlum bana bak!" diyip Tony'nin kendine gelmesini sağladı. "Kendine dikkat et tamam mı?! Eğer belirtiler olursa önce benim yanıma gel!"
Howard sanki Tony'i aşağılayıcı sözleri söylememiş gibi, onun için endişeleniyordu.
"Ne yapacaksın?" diye sordu Tony.
"Şimdilik iki tane bölge yaptık, sakın karantina bölgesine gitme tamam mı? Kırmızı alan karantina bölgesi, zaten karantina giriş ve çıkışlarında görevliler duruyor, geçmek yasak. Zemin kat, 1. Kat, 2. Kat ve 3. Kat temiz bölgeler. 4. Kat ve 5. Kat ise karantina tamam mı?" Tony kafasını sallayıp tüm öğrenciler gibi salonu terk etti. Koridor da duvara yaslanmış Steve'i gördü, yanına gitti.
(Zemin kat kantinin bulunduğu kattı, 1. Katta da 9. Sınıflar;
2. Katta 10. Sınıflar;
3. Katta 11. Sınıflar;
4. Katta 12. Sınıflar ve revir odası;
5. Katta ise kullanılmayan odalar vardı, depo niyetine duruyordu. İlk hasta 12. Sınıflardan olduğu için 4. Kat ve yukarısı karantina bölgesi olarak belirlenmişti. 4. Kata girişi olan heryere şerit çekilmiş önünde ise korunaklı giysiler giyen görevliler vardı.)
"Hey, napıyorsun!" Diyip karşına geçti. "Olanlara anlam veremiyorum." dedi Steve de
Tony kafasını salladı "Al benden de o kadar."
"Ne yapacaksın?"
"Kimsenin olmadığı bir yere geçip sessizce bekleyeceğim. Sende gel istersen. Yasak bölgeye bir giriş yapalım."
"Nasıl girmeyi düşünüyorsun? Görevliler var."
"Bu okul yapılırken bende burdaydım. Yani normal olarak gizli girişleri biliyorum. Şimdi sen ürkek tavuk olup burda bekliyecek misin? Yoksa benimle geliyor musun?"
Steve kafasını salladı. Tony'nin peşinden üst kata doğru ilerledi. Geniş ama eski bir odaya girdiler. Sanki sır gibi saklanmış bir yerdi. "Burası neresi?" diye sordu Steve
"Spor salonu olacak dı ama sonra başka bir yere yapmaya karar verdiler burası da kaldı öyle."
Tony duvara yaslanarak oturdu. Telefonunu açıp sosyal medya da dolaşmaya başladı. Steve de aynısını yaptı.
"Kendini anlatsana." dedi Tony. İyice tanımak istiyordu Steve'i
"Adım Steve biliyorsun zaten. Babam da annem de çalışıyor, öyle sizin gibi varlıklı bir aile değiliz. Burslu okuyorum burda. Bir tane kız kardeşim var sadece o da okuyor. Kısaca böyle." dedi genel olarak hayatını anlatırken "Sen anlat, zaten biliyoruz ama."
"Dediğin gibi herkes tarafından bilinen bir hayata sahibim ekstra birşey yok." dedi ama onun hayatını aslında kimse bilmiyordu.
"Seni bu kadar sinirli yapan şey ne? İstediğin herşey elinin altında ama insanlara karşı gereksiz bir nefretin var."
Tony yüzüne buruk, küçük bir gülümseme yerleştirdi "Belki de herşey göründüğü gibi değildir."
Steve kaşlarını çattı, Tony'nin birşeyler sakladığına emin oldu ama üstüne de gitmedi çünkü sakladığı şeylerin onu üzdüğü belliydi.
"Kokuyu alıyor musun?" diye sordu Tony. Steve kafasını salladı "Hayır ama duyuyor musun?" diye sordu. Bu sefer de Tony kafasını salladı "Hayır, ne duymam lazım?!"
"Birileri geçiyor burdan."
Tony üzerini temizleyip ayağa kalktı, kapıyı açıp koridora çıktı. Steve haklıydı bir grup öğrenci geçiyordu
"Ne işiniz var burda? Nasıl girdiniz?!" diye sordu Tony.
"Baktık birileri bir yerlerden yasak olmasına rağmen geçiyor bizde geçelim dedik."
"Siktir olup gidin burdan!" diye üzerlerine yürüdü Tony, çocuklar da Tony'e yaklaştı. Tek kişiyi dört kişi birden sarmıştı. Steve de arkada onları izliyordu
"Bana bak çocuk sen beni ilgilendirmezsin. Şimdi git bakalım babanın yan-"
Tony çocuğun sözünü bitirmesine izin vermedi. Yumruğu suratına geçirdi. Çocuk aldığı darbe ile kendini yerde buldu. "Sen bittin!"
Çocuk da ayağa kalkıp Tony'nin suratına yumruğu geçirdi. Steve'in önüne düştü. Çocukların hepsi Tony'e yürürken araya Steve girdi. "Dağılın burdan!" diye bağırdı. "Hayırdır fahişe misin sen? Niye köpek gibi bu çocuğun peşinde dolaşıyorsun!"