6

53 22 2
                                    

Kulûbeyi bitirdiğimizde Emir ortalıktan kaybolmuştu. Elindeki boya kutuları ve fırçalarla geri döndüğünde elindeki fırçalardan birini kapıp onların almasına izin vermedim." Merak etme İstanbul. Üç tane fırça getirdim "Boyaların rengine bayılmıştım. Lacivert ve beyazın uyumu âdeta beni benden alıyordu. Boyamaya başladığımızda restorana bir müşteri girmişti. İlk olarak içeride oturmuştu. Telefonundan kafasını kaldırır kaldırmaz bize doğru bakmıştı Sonra garsonlardan birini çağırıp bir şeyler söyledi. Biraz daha içeride oturduktan sonra arka bahçedeki masalardan birine yerleşir yerleşmez telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Siparişleri gelince yemeğini yedi ve tekrardan telefonuyla ilgilendi. Arada bir bize bakıyordu ve bu durumdan rahatsız olmuştum. Telefonunu tekrar eline aldığında sanki bizim fotoğrafımızı çekiyormuş gibi tutmasından şüphelenmiştim. Kadının arkasından geçilerek içeriye giriliyordu. Arkasından geçerken telefonuna göz ucuyla baktığımda telefonun arka kamerasının açık olduğunu ve Emir ile Kuzey'in fotoğraflarını

çektiğini görmüştüm. Bu durumu, kadına çaktırmadan Emir'in yanına gidip anlattığımda Emir, kadının yanına giderek artık restoranı kapatacağını söylemiş ve kadını restorandan göndermişti. Restoranı yarım saat sonra kapatacaktık ama o, kadını çoktan göndermişti bile. Emir yanımıza tekrar geldiğinde kadına neden yalan söylediğini sordum. Bize, o kadının bir paparazi olduğunu söylemişti. Muhtemelen Kuzey'in annesi ile kavga ettiğini haber yapmak için gelmişti. Bu haberler ne kadar çabuk yayılıyordu. Ünlü bir ailem olmasını hiç istemezdim doğrusu. Kulûbeyi yaparken kullandıklarımızı toparladıktan sonra restorandan ayrılacaktık. Boya kutularını toparlarken boyalardan birini Kuzey'in üzerine döktüm. Bu çocuğun benden çekmediği çile kalmamıştı. O bu durumu hiç bozuntuya vermemişti. Ondan özür diledim ve hızlıca içeriden peçete getirerek üzerini biraz olsun temizlemeye çalıştım. Üzülmüştü ama belli etmemeye çalışıyordu. Bütün işleri bitirdikten sonra eve gitmek için Emir'in beni eve bırakmasını istedim ve annemi çok merak

etmiştim. Kuzey ile eve gittiğimizde annem evde değildi. Annem artık çalışmadığı için nereye gittiğini merak ediyordum. Eve vardığımda annem yemek hazırlıyormuş ve hemen üzerimi değişip, ellerimi yıkayıp ona yardım etmek için mutfağa gittim. Akşam yemeğini hazırlarken annem parmağımı fark etmemişti. Belliydi ki annem dalgındı. Yemek masasına oturduğumuzda annem aniden bağırdı ve elimdeki kaşığı yere düşürdüm. Annem yerinden kalktı ve elime ne olduğunu sordu. Ben de olanları anlattım. En başından. Yani Kuzeyin başına gelenleri bile. Normalde bu kadar detaya girmezdim ama annemin o bağrışından sonra biraz güler belki diye bütün sakarlaklarımı anlattım. Annemin yüzünde küçük de olsa bi gülümseme görmüştüm. Olayları daha candan anlatmaya devam edince annemin yüzündeki gülücüklerin arttığını gördüm. Elime dikiş atılmasının serüvenini hakhakalarla anlatıyordum resmen. Küçüklükten kalma tramvalarıma rağmen.

Annemle biraz daha sohbet ettikten sonra odama çıktım ve üzerimi değiştim. Dişlerimi fırçalamak üzere banyoya gidecektim ki aniden içimde nedenini bilmediğim ıssız bir ürperme gelmişti. Dişlerimi fırçaladıktan sonra odama yöneldim.Odamın kapısını açmak için elimi kapının koluna doğru uzattığımda elim boşluğa denk gelmişti. Bu çok garipti. Çıkarken kapıyı kapatmıştım ama şimdi ise kapıyı kapattığım kolu yoktu. Evet,arada bir kapının kolu çıkar ve yere düşerdi ama şuan kapıyı açmak için kapı kolunun deliği bile yoktu.O ani ve ıssız ürperme yine olmuştu .Arkamda bir şeyin olduğunu hissedebiliyordum. Arkama döndüğümde o adamı yine görmüştüm ve bu kez benimle konuşmuştu. Bana şu sözleri söylemişti (Bir daha ki sefere kolay kurtulamayacaksın.)Hızlıca odama girmiş ve kapıyı yüzüne kapatmıştım. Biraz durup sakinledikten sonra odamın kapısının kolunun olmadığını hatırlamıştım, ama ben içeriye nasıl girmiştim? Artık odama girerken bile korkar hale gelmiştim. Odada dolanırken halıların tozunu kaldırdığımın farkında bile değildim.

Ben dolanmaya devam ederken parmağımı kestiğim elimin sızladığını hissettim ve sargılarını değiştirmeliydim. Sargılar banyodaki ilk yardım dolabındaydı. Ve ben dışarıya çıkmaya cesaret edemiyordum. Elimin ağrısı her geçen saniye daha da şiddetleniyordu. Bu acıya dayanamaz hale gelmiştim. Aklıma bir fikir gelmişti ama iyi bir fikir değildi. Anemi arayıp sargı bezlerini getirmesini isteyebilirdim ama o şeyin anneme zarar verebilme ihtimali olduğu için vazgeçmiştim. Ağrıya katlanamıyordum, derhal ağrı kesicilerimi almalı ve sargıyı değiştirmeliydim. Cesaretimi toplayıp odanın kapısını yavaşça araladıktan sonra ortalığı kolaçan ettim ve odamdan dışarı adımlarımı attım. Hızlı bir şekilde banyoya geldiğimde dolaptan ihtiyacım olan şeyleri aldım ve aynı hızla odama doğru yöneldim. Adımlarımı daha hızlı atmaya başlamıştım, buna kalbimin atış hızı da etkiliydi tabii. Odamın kapısının önüne geldiğimde açık olan kapımın köşesine ayağımı çarpıp düşmüştüm ve bu oldukça canımı yakmıştı. O acıyla aniden bağırmıştım. Annem ise bu sesi duymuş olmalı ki hemen yanıma gelmişti bile. Annem beni yerden kaldırdıktan sonra yerdeki sargı bezlerini alarak odama geldi ve ne olduğunu sormadan elimin sargısını değiştirmeye başlamıştı. Ağrı kesici ilaçlarımı aldıktan sonra elimin ağrısından kurtulmuştum .Annem geriye kalan sargı bezlerini banyoya geri götürmüş ve odasına geri gitmişti .Ben ise yatağımda uzanmış, gözlerimi tavana dikmiş bir şekilde o adamın dediklerine odaklanmıştım. Sesi kafamın içinden bir türlü çıkmak bilmiyordu.


Selam. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sizce İstanbul'un gördüğü ürkütücü adam kim olabilir? Görüşlerinizi yorumlarda bekliyor olacağım.😊❤❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 11, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gerçekle Hayal ArasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin