Karantinanın ikinci gününün sabahında gözlerimi içerden gelen yüksek sesle açtım. Uyku sersemi bir halde ne olduğunu anlamaya çalışırken Cemal'in biriyle bağırarak konuştuğunu fark ettim. Onun sinirli halini daha önce hiç görmemiştim ve şimdi eğer odadan çıkınca başıma bir şey gelir endişesiyle yataktan kalkmamayı düşündüm. Uykuma geri dönmek isterdim ama çoktan içimi saran merakın etkisine kapılmıştım. Hızlıca kalkıp saçımı düzelterek çıktığımda Cemal'i oturma odasında dışarıya bakarken ama daha sakin konuşurken gördüm. Kulağındaki telefonu o kadar sıkı tutuyordu ki elleri sararmıştı.
Merakla kapının eşiğinde ona bakarken "Burada bitmedi." diyerek telefonu kapattı. Sinirli halini korurken bana doğru döndü ve meraklı gözlerini yüzüme sabitledi. "Sen ne zaman uyandın? Saat daha sabahın yedisi."
"Malum, evin içinde saygı nedir bilmeyen dağ ayısı var." dedim ve arkamı dönerek banyoya gittim. Bir yanım deli gibi kiminle konuştuğunu ve neden sinirlendiğini merak etse de ona bir şey soramazdım. Hayır sorabilirdim fakat önce sakinleşmeliydi. Bir deliyle kavga edecek kadar delirmemiştim.
Arkamdan kocaman bir kahkaha attı. Bu sanki 'Tüm gününü cehenneme çevireceğim.' imalı bir gülüştü. Can sağlığımdan her an tereddüt ediyor olsam da istediklerimi almaktan vazgeçmeyecektim. Bu küçük hasta oğlana eşlik etmek güzel olacaktı.
İçeri döndüğümde Cemal'i göremeyince balkona gittim. Sabahın serinliğinde kendine gelmesi daha iyi olacaktı. Bir an olsun yalnız kalması gerektiğini düşünsem de yanına gittim.
Bir sandalyeye oturmuş şehir manzarasını izliyordu. Biraz daha sakin görünüyordu. "İyi misin?" dedim yumuşak bir sesle.
Kısa bir bakış atıp "İyiyim." dedi ve kestirip attı. Bu beni tatmin etmemişti. Şu an benimle kavga etse daha mutlu olurdum. Böyle umursamaz davranması kendimi iyi hissettirmiyordu.
"Sabah sabah seni ne sinirlendirdi?" diye sordum kendimden emin bir sesle. Merak artık bir yılan gibi içimde dolanıyordu ve durmak bilmiyordu.
"Umurunda mı Nisa?"
Umurumda mıydı? Pek sayılmaz ama merak ettiğim kesindi. Merak bir umursama göstergesi miydi ki?
"Hayır." dedim ve yanındaki sandalyeye oturdum. Hava serin olduğu için kollarımı kendime sarıp ısınmaya çalıştım. İçeri gitmek istemiyordum.
Garip bir şekilde bu adamın, ihtiyacı olduğunda yanında olacağımı bilmesini istiyordum.
Sonra ise hiçbir şey olmamış gibi birbirimizin hayatından siktir olup gidecektik. Daha iki gün olmuş olmasına rağmen onun varlığına alışmıştım. Yokluğuna da iki günde alışacağımı biliyordum. Çünkü çok insanın yokluğuna alışmak zorunda kalmıştım.
"Uyuyalım mı?" diye sordu Cemal. Saat erkendi ve dün gece geç saate kadar televizyonda bulduğumuz bir filmi izlemiştik. Yani kıçımdan bile uyku akıyordu şu an. Bu kadar sinirliyken nasıl uyuyacaktı hiçbir fikrim yoktu. "Olur." dedim ve ayağa kalktım. O da peşimden gelirken kaldığım odanın önüne gittim.
Arkamda durduğunu hissedince "Ne oldu?" diyerek ona döndüm. Yeşil gözlerinin daha açık bir tonu ve bedenini iyice belli eden tişörtüyle böyle dibimde duruyor olması afallamama neden olmuştu."Bi' gelsene." diyerek elimden tuttu ve bizi kendi odasına doğru sürükledi. Odaya girdiğimizde anlamsız bakışlarımı üzerine sabitlerken "Uyumayacak mıyız?" diye sordum.
Elimi bıraktı ve belimden hafifçe iterek ikimizi yatağın yanına getirdi. "Cemal ne yapıyorsun?"
"Bir şey sormadan duramaz mısın kızım sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasta [cemnis]
Short Storysağlıklı bir çocuk ama onun hasta olduğu konusunda ısrarcı bir kız aynı evde karantina altına alınırsa ne olur? @wnestil