2.bölüm

55 5 0
                                    

1 hafta sonra

Yoğun ısrarlarımın ve yıpranmalarımın sonucunda ailenin gelip beni usule göre istemeden önce götürmesinin karşısını aldım. Aslında kendime zaman kazandırmaya çalışıyordum. Ama sadece 1 hafta zaman kazanmıştım. Bu gün gelip beni istiyceklerdi. 1 hafta içinde sadece alış veriş yapılacaktı ve düğün olmıycaktı.

"Kızım salatalıkları doğra. Ben namazımı kılıp geliyorum." dedi halam ve mutfaktan çıktı.

4 saat sonra...

Artık her şey hazırdı. Şimdi sorucaksınız ki neden karşı çıkmıyorum? Neden doğup büyüdüğüm şehirden kaçmıyorum? Neden gençliğimi heba ediyorum? Çünkü amcamla bir anlaşma yaptim. Deryaya tek tokat dahi atmamasına, ona bir şey yapmamasına karşılık olarak sesimi çıkarmadan Kuma gidecektim Soylular konağına. Sadece imam nikahi olacaktı. Çünkü buralarda sadece erkek çocuğu doğurana resmi nikah kıyılırdı.

Odama girip üzerimi değiştirdim. Saçım zaten doğuştan düzdü. Bu yüzden tarayıp topladım ve baş örtümü taktım. Cildim pürüssüzdü. Aynı anneminki gibi. Yüzüme hiç bir zaman birşey sürmezdim. Sadece kara kalemle gözlerimi öne çıkarır, dudaklarıma da kirazlı nemlendirici sürerdim. Şimdi de öyle yapmıştım. Bu kadarı yeterdi bana. Biraz sonra Melda içeriye girdi ve kollarını önünde bağladı.

"Nc,nc,nc,nc yağlı kapıya gidiyorsun. Biraz yüzün gülsün kız. Senin yerinde olmak is--"

"Ne benim yerimde olmak? Çok istersen gel benim yerime geç! O sevgili amcama söyle seni versin Kuma olarak! Ben memnun muyum sanki bu durumdan?! Bundan kurtulmak için nelerin feda ederdim!" Dedim sínirlenerek.

"Allah kahretsin ki seni seçmiş Baran ağa! Seni hep kıskandım. Güzelliğinle, insanlara karşı davranışınla arkadaşlarımı, yanimda olan
herkesi kendi yanına çektin. Senden nefret ediyorum!" Diye bağırdı ve odadan çıktı.

Ne? Baran Soylu beni neden seçmişti ki?

1 hafta önce. Baranın anlatımından.

Elvini odaya kiritledikten sonra aşağıya indim.

"Bav Kuma olarak kim gelicek? Fotoğrafi var mı?" Diye sordum.

"Var oğlum. Lakin iki kişi var. Bakip sen seç!" diyerek cebinden iki fotoğraf çıkardı.

İlk fotoğrafı uzattığında inceledim. Kız esmer, kıvırcık saçlı, yeşil gözlüydü. Güzel kızdı. Ama, aradığım kız bu değildi.
İkinci fotoğrafı uzattığında bunu da inceledim. Fotoğrafa baktığımda kız kapalıydı. Gözleri ve gülüşü çok güzeldi. Hani derler ya içinin güzelliği dışa vurmuş diye. Tam o misal. Acaba kalbi de yüzü kadar güzel miydi? Yoksa o damı ağa karısı olmak arzusunda olan, birbiriyle yarışmaya giren kızlardandı? Onu da Allah bilir.

"Bu kız. İsmi ne?" diye sordum.

"Zöhre. Mardin'de güzel ve temiz olan kalbiyle,yüzüyle tanınır kure min."

"Hazırlıklar başlasın!" dedim ve arabaya bindim.

Sol yanımda büyük bir acı vardı.

{Aşk Kirletilemez} Hatice BinedeliyevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin