Suprayz madafaka ehehe
Sadece dayanamadım ve bu bölümü size hediye etmek istedim, ard arda iki bölüm 😉...Üç gün olmuştu Sehun ve Luhan görüşmeyeli. Kafe hala tadilat sebebiyle kapalıydı ve ikisi de Jongin'e yardım etmeye gittikleri günden beri görüşmüyordu.
Sehun bu günlerin içinde onu düşünmekten kendini alıkoyamıyor, kendini onu arzularken buluyordu.
Ona bir miktar para vermişti evet, ama bu para onu becerip gitmek için değil, geveze olduğundan çenesini kapatmak içindi.'ona dokunmayacaksın sehun' dedi içinden sarışın olan.
Hava kararmıştı ve Sehun kendine yaptığı kahveyle evinin salonunda oturuyordu.
Derin bir nefes çekti içine ve kahvesinden bir yudum daha aldı.
'anlatana kadar ona dokunmayacaksın'Kapı ansızın çalmaya başladığında kahvesini bıraktı ve ayağa kalktı.
Hava serin olduğu için üzerine giydiği triko, ince boğazlı kazağı düzelterek ağır adımlarla kapıya ilerlerken, tükenmişlik hissiyle bir nefes bıraktı.Kapıyı bıkkınlıkla açarken, önünde yere yığılmış bedeni görmesi ile telaşla kaşlarını kaldırdı ve hızla dizleri üzerine çömelerek yere eğildi.
Yerde cenin pozisyonu almış küçük bedeni kendine çevirirken, Tanrı'ya isyan ediyordu.
"Luhan, gerizekalı, aptal Lu. Bu halin ne ve evimi hangi cehennemden buldun?"
Önüne döndürdüğü küçük bedeni dikkatle süzerken burnuna dolan içki ve seks kokusu ile yüzünü buruşturdu.
Luhan yorgunlukla ona bakarken fısıltıyla konuştu. Çok yorgundu..."kaçtım. Beni sattılar Oh Sehun, bana dokunmaya çalıştılar. Biliyorum benim işim bu, ama bir başka ten tenime değdiğinde, bunu istemedim. Barda beni o şekilde ilk gördüğün zamanki dokunuşların aklıma her gelişinde yaptığım gibi insanların parasını aldım, ama onlara istediğini vermeden kaçtım.."
Sehun şaşkınlığını gizleyemeden durduğu yerde ona baktı bir süre. O...
O başkalarıyla birlikte olmamış mıydı? Hep kaçmış mıydı?"Kafeye gittim gizlice, eleman bilgilerinin olduğu defterden buldum adresini"
Sehun şoku üzerinden atmaya çalışırken hafif bir öfkeyle sordu.
"neden meni kokuyorsun o zaman çocuk? Yalan söylüyorsun"Cümlesini kurarken Luhan'ı kucağına almış, kapıyı bir ayağıyla tekmeleyerek kapatırken hafifçe titreyen bedeni hiç zorlanmadan evin içindeki koyu gri kanepenin üzerine nazikçe bırakmıştı.
Evin içinde Luhan'ın çaresiz hıçkırığı yankılandığında, Sehun donuk suratıyla pembe saçlıya baktı.
"bu sefer kaçamadım Sehun. Canım acıyor, çok acıyor..."
Sehun konuşmadan onun kafasını göğsüne gömdüğünde, yumuşak sesiyle sakinleştirici bir 'şşşhh' sesi çıkardı. Onun pembe ve yumuşak saçlarını nazikçe okşarken titreyen sesini gizli tutmaya çalışıyordu.
" ağlama Lu, bana anlasaydın kimse sana dokunamazdı, kimseden kaçmak zorunda kalmazdın. Buna izin vermezdim"
Luhan gözyaşlarını silip ağrıyan bedenine ve acıyan kalçasına inatla, güçlükle oturur pozisyon aldı.
Sehun ellerini zorlukla onun ince vücudundan çekerken gözlerinin içine baktı derince."sana kimsenin dokunmasını istemiyorum. Kimseyle olmanı istemiyorum, bunu kaldıramıyorum Xiao Luhan. Sana dokunması gereken tek kişi benmişim gibi.."
Luhan Sehun cümlesini bitirir bitirmez tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakırken tuhaf bir öfke bürüdü bedenini.
Fısıldar gibi konuşmaya başladığında, Sehun kırılmış bir kalp ile bakıyordu ona. Luhan ise sesinin duyulduğundan bile emin değildi.
" Bana senden başkasının dokunmasına izin verme o zaman..."
Sehun kaşlarını kaldırarak ona baktığında, pembe saçlı kafasını dizlerinin arasına gömdü. Yorgundu, uyumak istiyordu.
Sehun'a karşı her ne kadar şuan için nefret etmiyor gibi hissetse de, bunu kabullenmek zoruna gidiyordu. Onun karşısında ağladığında güçsüzlüğü bedenini ele geçirecekmiş gibi.
ve her tartışmada Sehun'a diklenip meydan okuduğu zaman, ona karşı geldiği zaman, kendini savunduğu zaman duvarları onu koruyacak ve tüm güçsüzlüğünü gizleyecekmiş gibi...Sehun eğilip onun üzerini çıkarmaya başladığında Luhan geri çekilerek onu engellemeye çalıştı.
Bugün mü olacaktı? Ona bugün mü sahip olacaktı? Hafif alkolden başı dönmeye devam ederken onu durdurmak istedi, gücü yetmiyordu ama durmasını istiyordu. Başka biri ona zorla sahip olduktan sonra o zar zor kaçmış ve buraya gelmişti. Sehun ise tüm bunlar yaşanmamış gibi davranacak ve parasının karşılığını mı alacaktı?"ellerini çek aptal, sana tecavüz etmeyeceğim"
Luhan utançla ellerini bedeninden çekti ve yorgunlukla gözlerini birkaç kere kırpıştırırken meni kokan, terli kıyafetlerin üzerinden çıkmasına izin verdi. Sadece boxerı ile kaldığında Sehun düşünmeden bir elini onun bacaklarının altından geçirdi ve boştaki elini onun sırtına atarak küçük olanı kucağına aldı. Gözlerini ince bedenin en ufak bir köşesine dahi değdirmeden ayağa kalkarken, Luhan çıplak tenine değen sıcak ellerle yandığını hissetti.
Gözlerini sıkıca kapatmıştı, gözlerini kapatırsa Sehun onun utancını göremeyecekmiş gibi.Sehun zorlanmadan zayıf bedeni taşıyarak banyoya ilerledi ve onu kucağından indirmeden küvetin içini sıcak suyla doldurmak için bir elini atarak çeşmeyi açtı.
Luhan kafasını ince kazağa gömmüş bir şekilde soğuktan titreyerek beklerken kazak yüzünü kapattığı için boğuk çıkan sesiyle mırıldandı."t-teşekkür ederim"
Sehun cevap vermeden onu sıcak suyun içine bıraktı. Bir süre bekledikten sonra ıslanan kafasına kendi şampuanı sürerken, o güzel sesi duydu.
"14 yaşındaydım, evden kaçtığımda."
Sehun bedenini saran şaşkınlıkla pembe saçları ovalamayı bıraktı ve birkaç saniye sonra cevap vermeden devam etti. O, anlatıyordu. Onu dinleyecekti...
"ailemin şiddetine artık dayanamayıp o evi terk ettiğim zaman, yıllarca sokaklarda yaşadım. Kimse beni bulmaya çalışmamıştı da. Günün birinde, ben 17 yaşındayken bir kadın geldi, orta yaşlarındaydı. Beni aldı ve baktı. Bana yanında, kuaförde bir iş verdi. Bana benzeyen bir çocuğu varmış, ölmüş ama. Kansermiş, evlilik dışı olan çocuğunu yetimhaneye vermiş ailesi öğrenmesin diye. Yıllarca onun acısıyla yaşamış. Ve onun yetimhanede öldüğü haberini aldığında, yıllar sonra beni gördüğünde benim ona çok benzediğimi düşünmüş."
Suyun altında kaybolan gözyaşlarını akıtmaya devam ederken titrek bir nefes verdi o Luhan.
" Bana hep anlatırdı. Çok yakın bir arkadaşı varmış gizli gizli onu gözetlemeye gidermiş bazen, onları hep oynarken görürmüş. Çocuğu öldüğünde kendisi kadar ağlamış o çocuk. Çok üzülmüş...."
Sehun kafasında dönen düşünceleri durdurmaya çalıştı. Luhan iş başvurusuna geldiği günün akşamında Jongin ona yetimhanede bir arkadaşı olduğunu, Luhan'ın ona çok benzediğini söylemişti. Onun kanserden öldüğünü, onu çok özlediğini söylemişti. Sehun dehşetle gözlerini büyüttü ve fısıldadı.
"Jongin..."
Luhan gözlerini büyütüp Sehun'a dönerken merakla sordu.
"s-sen onun adını nereden biliyorsun?"