14-"Leş gibi ter kokuyorsun."

337 76 241
                                    

"Ezra,ben yanlış duydum. Ezra,ben yanlış duydum,değil mi?"dedi genç kız,destek vermek için elini tutan adama dönerek.

"NE YANLIŞI,KAZANDIN MANYAK!"diye bağırdı Ezra,zaten parti başlamıştı ve kimse onun bağırışını umursamazdı.

"KAZANDIM MI BEN ŞİMDİ MANYAK!" diye bağırdı Hermione boş bulunarak, Severus Snape'in karşısında durduğunu fark etmemişti tabii.

Severus gülmemek için dudağını ısırdı. İçinden,hee kazandın manyak demek gelse de kendini tuttu.

"Zafer sarhoşluğu sizin için pek iyi olmaz Miss Granger."diye mırıldandı,kendisine yeni bir buzlu karadut şerbeti alırken.

"Tadı güzel mi?"dedi Hermione kaşlarını çatarak.

"Neyin?"dedi Snape anlamamış bir ifadeyle.

"Elinizdeki,karadut şerbeti."diye mırıldandı genç kız.

"Ha,güzel o."dedi Severus. Bir an kızın zafer sarhoşluğunun tadını sorduğunu sanmıştı...

"Ben de alayım o zaman."dedi genç kız etrafa bakınarak. İçeceklerin olduğu masa neredeydi? Garson diye bağırmak istedi birden.

Severus'un yavaşça yanından ayrıldığını gördü. Nereye gittiğini sorgulamak yerine karadut şerbeti aramaya devam etti-masasında koyu renkli şerbetle dolu, zarif kristal bir kadeh belirene dek.

Genç kız arkası ona dönük, Dumbledore'la konuşan siyah pelerinli adama bakarak gülümsedi. Bu adamın küçük şaşırtmacalarını cidden seviyordu.

***

Mutfaktaki ev cinlerinin pıtı pıtı adımlarının duyulmaması,Ezra'ya içeri girmek için uygun bir vakit olduğunu söylüyordu. Ses çıkarmadan içeri girdi ve şaşkınlıkla,"Elf gözlerim neler görüyor?" dedi kendi kendine. Tahta masanın üstünde mükemmel sayılabilecek bir görüntü vardı,çikolatalı minik bir pasta, meyveli parfe,kokusundan ve turuncu renginden portakallı olduğu belli olan minik kapkekler,meyve suları ve çikolatalar.

"Merlin,seni seviyorum."dedi yukarı bakarak ve masanın başına oturdu.

Ezra Snape,rahatsız edilmeden üçüncü çikolatalı muffin'i midesine indirirken, mutfak kapısının gıcırtıyla kapandığını duydu.

"Aç mısın,Hermione?" dedi gülerek.

"Ben olduğumu nereden anladın?" dedi genç kız şaşkınlık ve şüphe dolu bir bakışla.

"Leş gibi ter kokuyorsun. O kadar tepinirsen böyle olur tabii." dedi genç adam,şakadan yüzünü buruşturup elini burnunun önünde sallayarak.

Genç kız umursamazca omuz silkti ve masaya oturarak ağzına kocaman bir dilim limonlu pasta sıkıştırdı. Sonra ağzı dolu bir şekilde konuştu:

"Ben kitaplardaki,dizilerdeki o doğuştan çilek çiçek kokan kızlardan değilim sayın Mister Snape. Gerçi,realitede öyle bir kız bulunduğunu bile sanmıyorum."

Haklıydı. Bu sefer de Ezra omuz silkti.

"Birini sevmek için kokusunun çilek çiçek olmasını bekleyen kişiler varsa onlara da çok yazık." diye devam etti Hermione.

"Sadece bedenleri,şekilleri,görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin." dedi Ezra hafif buğulu bir ses ve gözlerle.

"Kimden alıntı bu?" dedi Hermione, sözlerin güzelliğinden etkilenerek.

"Abim hep okurdu,Victor Hugo'nun sözü bu."

Hermione'nin zihninde ani bir parıltı dolandı. Hem İngilizcesini,hem Fransızcasını defalarca okuduğu bu kitaba neredeyse âşıktı. Ve kitabın başkahramanı Rahip Claude Frollo,belki de Profesör Severus Snape'e şu dünya üstünde en benzer olan karakterdi. Büyük ihtimalle Severus,kendini Frollo ile özdeşleştiriyor ve sonsuza dek lanetli kalacağını,asla sevmeye hakkı olmadığını veya onu kimsenin sevmeyeceğini düşünüyordu. Oyse Hermione,Esmeralda gibi olmayacaktı.*

"Ezra,seninle bunun için konuşmaya gelmiştim. Bana yardım etmen lazım." dedi genç kız endişeli bir sesle.

"Victor Hugo hakkında mı konuşmaya geldin?" dedi karşısındaki genç,şaşkınlık dolu bir suratla.

"Hayır,gerizekâlı." dedi Hermione, "Abinin sevdiği şeyleri bana anlatman için gelmiştim. Bu yolculuğun,onun hayatındaki en güzel anılardan biri olmasını istiyorum."

"Seni ısırırım,küçük kedi." dedi Ezra gülerek. "Anlatırım tabii...Hatta yarın seninle bir Severus Snape'e Doğru programına başlayalım,ne dersin?"

Genç kız güzelce güldü. Sevginin en güzel hâliyle. Sevdiğini mutlu etmek isteyen hâliyle.

***

Selam,ey vefalı Şeytanlıkta On Numara okurları! Sonunda geri geldim! Yazarınız için 2022 uğurlu geldi galiba dhskfkbdnsjc

*Notre-dame'ın Kamburu kitabı hakkında spoiler içerir!

Rahip Frollo,çingene kızı Esmeralda'ya âşıktır. Fakat Esmeralda,nişanlı olan Phoebus'u sevmektedir. Aynı zamanda rahibin manevi oğlu kambur ve çirkin Quasimodo da Esmeralda'ya âşıktır.

Rahip,kendisi bir din adamı olduğu için kendisine aşkı yasaklasa da,kendisini bu vahşi kızı sevmekten alamaz. Kitabın sonunda Frollo,Esmeralda'ya olan aşkından çılgına dönerek,"Ya benim olacak,ya da yanacaksın." diyerek onu yakalattırır. Esmeralda hapiste ölür. Phoebus ise Fleur-de-lis ile nişanlanır.

Yıllar sonra Notre-Dame Kilisesinde kambur bir adamın genç bir kadına sarıldığı anlaşılan iki iskelet bulunur.

Victor Hugo,bu hikayeyi Notre-Dame kilisesi yıkılmasın diye yazmıştı. Amacına ulaştı ve mükemmel bir başyapıt ortaya çıkardı. Kitabın müzikali olan Notre-Dame de Paris'i de izlemenizi öneririm.

Bu arada,mutlu yıllar! (✿)

şeytanlıkta on numara • snamioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin