Selamlaaar...
2. Bölüm ile karşınızdayız. Umurım 1. bölümü beğenmiş ve bu bölümü okumak için sabırsızlanıyorsunuzdur.Şuradakin Medyada, Dide EKİCİ' yi bırakıp sizi bölümle baş başa bırakıyorum....
Unutmayın!
Yorumlar
Ve
Oylar...<><><>¶¶¶<><><>
Her insanın korkuları ve kabusları olurdu. Kaygıları ve endişeleride. Ama bir şekilde üstesinden gelmeyi öğrenirdik yada en azından çabalardık. Lakin şuan yaşadığım durum hem benim hem de buradaki insanlar açısından bir kabus değildi.
Gerçekti... Ve bunu şuan yaşıyordum.
Yine de içimdeki bir umut bunun korkunç bir rüya olmasını diliyordu... Korkunç bir rüya...
Silah seleri hiç susmuyordu. Kontrol edemeyeceğim nefeslerim sıkılaşmış, kalbim artık göğsüme sığmayacak şekilde atıyordu.
Kürsüden dolayı beni farketmemişlerdi. Bu yüzen olacak ki bu tarafa bakmıyor, oldukları yerden saldırıyorlardı. Ya bakarlarsa?
Bu gercek korkuyla bir iki adım uzaklaşmama sebep oldu ama tüm vücudum titrer vaziyette hala sahnede şok içinde duruyordum. Öylece kalmış, salonda olan dehşet verici görüntelere şahit oluyordum.Silahlı adamlar içerideki kimseyi umursamadan, hedefleri belli belirsiz rastgele ateş açıyor, kurşunların kime isabet ettiğini umursamıyorlardı. Ve bu görüntüyü dahada korkunç bir hale getiriyordu...
Korku dolu gözlerim salonu turladı...
Herkes masalara veya bulabildiği başka eşyalara bir can simidiymiş gibi sarılıp, onları kalkan yerine koymaya çalışıyordu lakin boşuna bir çabaydı. Tek şansları salonu terk etmekti ki buda imkânsız görünüyordu.
Bir kaç kişi bu imkansızlığı denemek için kapıya doğru hareket etti. Ne yaptıklarını anladığımda dehşete kapıldım.
'Hayır hayır hayır, durun...'
Gözlerimi ayıramadan onlara bakmaya devam ettim. Ellerim ağzımı kapatmış, çığlıklarımı engellemişti...Çok geçmeden adamlardan biri onlara doğru döndü. Herşey biranda oldu. Elindeki ağır silah yön değiştirdi ve hiç acımadan bu kez onları hedef alarak, 4 el ateş etti.
Gözlerim dehşet içinde açılmış ve olduğum yerde korkuyla sıçramıştım. Hala şok içerisinde olmalıyım ki yine kaçmak için bir girişimde bulunamamıştım. Yerde yatan 4 beden, salondaki diğer bedenlerin arasına karışmıştı. Her yer kan gölüne dönmüştü sanki. Masalar devrilmiş, bardaklar kırılmış, duvarlar kurşun delikleriyle dolmuştu. Ama hiç şüphesiz en çok delik, zeminde hiç kıpırdamadan uzanan masum insanların üzerindeydi. Çok geçmeden yere yığılan kişilerin arasında tanıdık kırmızı elbiseyi gördüm ve kimin olduğu gerçeğiyle gözlerim doldu. Bu Meltem hanımın arkadaşı, Bahar hanımdı. Bunu farketmek tekrar gerçekleri idrak etmemi sağladı... Biran önce kaçmalıydım fakat ayaklarım yere mıhlanmış hareket etmemi engelliyorlardı.
Ben öylece kalmış, göz yaşlarımın ne zaman aktığından habersiz dururken, birinin bana doğru seslendiğini ancak kavrayabilmiştim. Kulaklarım silah sesleriyle çınlıyor, şoktan bir türlü çıkamıyordum...
Kolumun tutulması ile yaşlı gözlerim sol tarafa döndü kim olduğuna bakmak için. Hala sessiz göz yaşları dökmeye devam ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKER
General FictionGeçmişin kabuğundan sıyrılıp, azimle birçok şeyi başaran ama aşka yenik düşen Dide EKİCİ... Asla doğru bildiklerinden şaşmayan, çalışkan ve gözü kara olan fakat duygularına ket vuramayan Türker Beha OFLAZ... Bu ikilinin yolları nasıl kesişir...