Mahallenin gençlerine selam vererek bakkala girdi Selim. Kahvaltı onun en çok önem verdiği öğündü. Kahvaltı yapmadan hiçbir işine başlayamıyordu.
"Günaydın Alaaddin Abi. 1 tane ekmek ver hele." Adam kafasını veresiye defterinden kaldırıp hesaplamalarına ara verdi. Bir yandan da derin nefesler alarak 'günaydın,günaydın.' diyip duruyordu.
"Bir sorun mu var Alaaddin Abi?" Ekmeğin parasını uzatırken homurdanıp duran adama ne olduğunu soramadan duramamıştı genç adam.
"Olmaz olur mu oğlum? Mahalledekilerin veresiyeleri artık deftere sığmıyor. Kaç yıldır beraberiz diye 'veresiye veremem artık' da diyemiyorum. Sıkışıp kaldım vallaha."
Hüzünlü bir gülümsemeyle kafasını salladı.
"Anladım abi. Sen bana yarına kadar durumu çok kötü olanların borçlarını söyleyiver. Halletmeye çalışayım."
Adam ışıl ışıl gözleriyle "Allah senden razı olsun oğul. Çok büyük sevap işlersin." dedi.
"Allah senden de razı olsun abi. Hayırlı günler." diyerek çıktı bakkaldan genç adam. Durumu bu mahalledekilerden kat ve kat daha iyiydi,biliyordu. Babası ve annesinin ölümünden sonra amcalarıyla olan ortak şirketlerinde babasının yerine geçmişti. Yani aldığı para da kendisine yetiyor hatta baya bir miktar da artıyordu. O yüzden hem mahalleliye yardım etmek istemiş hem de daha fazla Alaaddin Abinin zor durumda kalmasını istememişti.
Kahvenin önünden geçerken tabureye oturmuş kahve içen yeşil gözlü çocuğu görünce bir anlık duraksasa da hemen kendine gelip bu sefer daha hızlı adımlarla yürümeye başladı.
"Oooo Selim Bey. Gelin oturun bi çay içek." Çayını sesli bir şekilde hüpletip daha çok sırıtarak baktı bir cümlesiyle sinirlenen çocuğa. Bu kadar çabuk sinirlendiği için ona bulaşmadan edemiyordu.
Selim,onun olduğu tarafa bakmadan hızlıca geçip gitti kahvenin yanından. Bu çocukla sonsuza kadar yıldızlarının barışacağını düşünmüyordu. Çünkü o böyle her şeyle dalga geçerek konuşan insanlardan nefret ederdi ve Ulaş tam da onun nefret ettiği insan tipiydi.
Evine geldiğinde içeri girip ıslık çalarak ekmeği masanın üzerine indirdi ve ceketini çıkarıp salondaki koltuğu hedef alarak fırlatmaya çalıştı. Koltuğun üstüne düşmesine çok az bir mesafe kala ceket yere düştü.
Of'layıp çırptığı yumurta kasesini eline aldı. Bir gün o ceketi o koltuğa isabet ettirecekti ulan!
Omletini de yapıp ekmek almadan önce hazırladığı masaya tabağını koydu.
İşte şimdi kahvaltısını yapmaya hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düş man [boyxboy]
Teen FictionUlaş : Bak şimdi biz düşmanız ya. Düş man yani düş adam biraz daha açacak olursak rüya adam oluyor. Kendime göre çevirecek olursam rüya adamı oluyor. Yani sen benim rüyalarımın adamısın. Nasıl iltifat ama? Selim : Siktir git. |yarı texting|