MUAZZAM KUSUR

14 2 0
                                    

Kasım ayının belki de en sıcak sabahına uyandım. Aslında uyanmak değil de beklediğim zamana geldim çünkü gece asla uyuyamadım, sanki şehirde sadece benim olduğum apartmanın üstünü mesken tutan tüm havayı boğan ve uyumayı imkansız hale getiren bir çember vardı. Bunu kesinlikle uyduruyor ve kendimi size acındırmıyorum, daha yatağımdan kalkmadan bile sokaklardaki insanların yaşam sevinci seslerini duyordum, ben tüm gece uyumayı beklerken onların rahat rahat uyuması beni biraz daha yordu ve kıskandırdı. Bu uzun gece yapabildiğim tek şey; eski, yıllanmış, başlığı ve sol ayağın birisi hiç te sağlam olmayan yatağımda sağdan sola dönüp durmak oldu. Yaptığım belki de yapabileceğim en güzel aktiviteyi yaptım düşündüm, düşündüm ama bir kanıya varamadım. Aklımdan geçen düşünceler de sizin için pek önemli olmayan sıradan ritüel haline gelmiş birkaç şey.
Düşünce beni mesken tutan meçhul karanlığın en acımasız ama bir o kadar beni ben gibi hissettiren çok yakın bir dostum. Zaten herkes için öyle değil midir? Birisi hakkında kendi içinizde düşünceleriniz ile konuşursunuz, onlar seni tanıyan içini bilen bir varlık ya da doğa üstü mükemmellik değil kesinlikle, seni sen yapan ve tanrının insanoğluna verdiği en muazzam kusur olabilir. Kusur diyorum çünkü bu muazzam özellik bizi bazen bir boşluğa hatta ben kimim sorusunun kanısına kadar getirebilir. Olur ya o kanıya vardığınız zaman düşünceler sizi dizgine getirip size hükmetmeye başlarsa artık siz onun kölesi ve onun kusuru olursunuz. Bu ince çizgi beni az da olsa heyecanlandırıyor her zaman.
Bu yakın dostum ile tartıştığım konu ise yemek... Evet benim için yaşam ağacı olan bu zevk her gün saatlerce salıncağında sallanabilir ve dallarında uyuklayabilirim. Kökü uzun yıllara dayanan bir ağaç.
Bu sıcak sabaha uzun zamandır hasrettim, en azından sevmediğim zorunluluktan aldığım paltomu giymeden dışarı çıkabilecek ve insanların bana baktığı saçmalığını kafamda dolaştırmak yerine onları süzme, gözümü dikme şerefine ulaşabilecektim. Ne tuhaf değil mi? Size yapıldığı takdirde o an tanrıdan canınızı almasını ister üstüne üstlük hemen ordan kaçıp gitmek tek amacınız olur. Ama bu şans onların haberi olmasa da benim elime geçmişken neden onlara aynılarını yapmıyorum.
Ayakkabılarımı giymiş ve dışarı çıkmıştım rüzgar dahi sıcak esiyor ve bu sıcaklık iliklerime kadar işliyordu, sebepsiz bir rahatlık ve huzur doldu içime. Her gün çıkar çıkmaz sol tarafıma bakmadan hemen sahile doğru gider orada bir bankta oturur simitçinin gelmesini beklerdim. Havanın soğuk olduğu zamanlar ise caddenin karşısındaki postaneden atıştırmak için birkaç şey alır çayı demler ve bu sevdiğim caddeyi baştan sona izlerim.
Kararsız, elindekinin değerini pek önemsemeyen birisi olarak hayatımda olduğu için memnun olduğum nadir kararlarımdan birisi. Lakin hava adeta beni sahile itmesine rağmen sol tarafa yöneldim ve takozlu ayakkabım ile ses çıkara çıkara ilerledim. Şehrin bu tarafı benim için unutulmaya yüz tutmuştu. Daha işlek olan caddeye geldiğimde ise sanırım yakın zamanda açılmış bir dükkan ilişti gözüme. Mavi boyalı beyaz panjurluydu dükkan, reyonunda tap taze hamur işleri ve tüm bu caddeyi saran o güzel annenizi anımsatan kokunun merkezi. Bu güzel his içimde büyüyüp bana emir verdi ve mecbur olarak o dükkana doğru ilerledim. Caddenin tam köşesinde duran ve geçen herkesin yineleyerek baktığı dükkana girdim. Bu gün ki planımın dışında olan bu hareket nedense beni hiç düşündürmedi aksine uzun zamandır olmadığım gibi mutlu etti.

Düşüncelerin riskiWhere stories live. Discover now