Güzel Kadın

3 2 0
                                    

Gariptir ki benim olmayan her hangi bir şey beni asla mutlu edemez, buna bu dükkan da dahil. Şaşırdım kendi kendime neden mavi boyalı beyaz panjurlu fazla özelliği olmayan bu pastane beni gereğinden fazla mutlu etti. Sonuçta ben burdan çıkıp satranç kulübüne yol aldığımda buraya başka birileri gelip belki de bende daha mutlu olacak hatta kendi yeri gibi benimseyip bir ortamda ' her zaman gittiğim pastaneye gidelim' diyecek ama kimse bilmeyecek ki burayı ondan önce ben keşfettim ondan önce ben benimsedim.
Takozlu ayakkabılarım ile içeri girdim, yarısına kadar boş olan dükkanda, kapının üstünde açıldığında tatlı ama çok gürültülü bir şekilde ses çıkartan zil olduğunu kulaklarım irkildiğinde anladım.
Dükkanın sol tarafı tamamen mutfak ve mutfağın önünde duran önü cam olan bir raf. Kekler pastalar ve niceleri ama bu pastalar biraz gariptir ki sanki bu ülkeden değil de başka bir yerin kültüründen fırlamış gibi. Sağ tarafı masalarla ve caddeye bakan uzunca cam duvar olan dükkan insanın içini ferahlatıyor belki de kokudan olsa gerek acıktırıyordu.
Gözüme camın yanında, dükkanın en ucunda duran bir masa ilişti, hemen oraya geçtim. Saatime baktım satranç kulubüne gitmeme daha dört saat vardı.
İçimde günlerdir dolanıp duran yer etmeye çalışan garip his, ne ismi var ne de bir açıklaması. Yavaş yavaş yorgun şahsiyetimi saracak, keyfimi kaçıracak bir karganın sesi gibi, günün her saniyesi aklımın içinde yankılanacak. Bu sefer uyumamam için o çember ya da tanrı ile içimdeki var oluş şüphesinin savaşı değil de bu düşünce bana yetecek. Bu durumda ya bu hissin merkezini bulup orasını fetih etmem ya da beni dizginleyecek olan bu hissin şah damarına bir bıçak dayayıp onu mütemadiyen karanlığa gömüp bir daha doğmaması için bu anı düşünmemem lazımdı. Hislerim ve düşüncelerim ile aramda genelde böyle bir ilişki yoktur. Belirsizlik beni korkutan asıl şey ve tembellik. Bu yeni türemiş hissi baştan tanımak ona içimde bir yer oluşturmak belki bir nebze de olsa bu his için hayatımı değiştirmek benim açımdan çok uğraşlı ve uzun bir iş. O anda yine zilin tiz sesi kulaklarımı irkitti tüm bu içimdeki kargaşa bir an durdu ve kapıya doğru yüzümü çevirdim.
Kapıdan bir kadın girdi. Dükkan küçük olduğu için göz bebeğini bile görebildim. Aniden kasanın ordan mutfağa doğru yol aldı.
Teni beyaz, kıvırcık saçı da kızıl ve beni hipnotize eden güzelliği de cabası. Gerçekten tanrı güzelliği sanırım bu kadın için tasvir etmişti.
Beş dakika geçtikten sonra birkaç kişi daha pastaneye geldi, onlarla birlikte mutfaktan garson önlüğü giymiş güzel kadın. Tüm dikkatim onun üstündeydi, sanırım fark etmedi ya da gözlerin üstünde olmasına alışmış kişiliğe sahipti. Bir kaç sipariş aldıktan sonra benim masama doğru yöneldi, ne sipariş edeceğini bilmeyen ben, sanki bir yaramazlık yapmış ve azarlamaya gelen annesine bakar gibi kadına bakıyordum. Uzun zaman sonra ilk defa hissettiğim bu bilinmezlik, heyecan, şefhet ve aşk beni yaşadığıma ikna etti.
Kadın benden kahve ve iki adet simit siparişi alıp isteklerimi getirmek üzere mutafağ'a gitti. Kahvaltımı edip derhal buradan gitmem gerekliydi. Aksi taktirde içimde duramayan bilinmezlik yarattığım orduya soykırım yapacak şu ana kadar uykusuz kaldığım gecelerin davalarını satacak ve bana "doğru kişisin ama yanlış zamanda geldin" diyerek berduş hale getirecekti. Bu hissi en son ne zaman yaşadığımı bile hatırlamıyorum. Evet biraz karamsar ve çok düşünen kişiliğe sahibim. Bu yüzden beni suçlayan hatta deli gözüyle bakan çok insan oldu. Yazık, sadece düşündüğüm ve onlardan biraz daha farklı olduğum için dışladılar. Neden bunu yapıyorlar, düşünmek insan olduğunu hissetmek yerine bir sürü gibi sıradan hayatlarına devam edip yaşadıkları için gururlanıyorlar? Her aynaya baktıklarında aynı kişiyi görmeleri normal ama kafalarının içindeki et yığının rengini her geçen gün değiştirmeyeceksen neden kurulu olmayan düzene taparsın ki!
Kahvaltımı etmiş dükkandan çıkmıştım. Çıkarken gözüm güzel kadını aradı ama bulamadı. Saatime baktığımda satranç kulubüne üç saat kalmıştı, bu gün biraz daha erken gidip açılış ve oyun sonuna çalışmak üzere kulübün kütüphanesine gitmek istedim. Kafamı biraz boşaltmak için yürümek belki biraz da uzun zamandır gelmediğim şehrin bu kısmını keşfetmek istedim.
Size şehrimi açıklamak gerekirse bir liman ve turizm şehri, yazları her akşam cümbüşler kutlamalar ve olaylar olurdu, kışın ise tam tersi adeta, sadece marketler sayılı cafeler ve bölgenin üst sıralarında olan bir üniversite işliyor durumda olurdu. Sanırım bu yüzden sokakta gençler var, hepsi daha ne masum ve ne kadar mutlular. Şanslıyım ki ne o yaşımda ne de sonraki hayatımda çalışmam sorunu çekmedim. Babam biraz savurgan olsa da onun babası oldukça tutumlu ve şirket sahibiydi. Canım annem ve geri kalanları vefat edince miras ben ablam ve diğer toruna bölüştürüldü. Ablam da sevgili kocası ile şehir dışına belki de yurtdışına çıkınca yalnız kaldım. Düşünmeye pek çok zamanım oldu artık delirme aşamasına geldiğimi fark ettiğimde halkın deli doktoru dediği benim ise sevgili doktorum Güngör beye gittim. Nam salmış çalışmaları olan başarılı doktor çok boş zamanım olduğu için bir uğraş edinmemi ve mümkünse bir işe girip çalışmam gerektiğini söyledi. Tatbiki bir işe girip insanların somurtkan yüzünü çekip moralimi kat kat düşürmek istemezdim. Ben de asıl amacı düşünme olan ve genel hatları ile insanlara bir piyonun bile vezir olabildiğine inandıran kutsal oyunu oynamaya karar verdim. bu oyuna saygım sonsuz, yalan dediğimiz kavram beceriksiz insanlar yaptığında ortaya çıkan çok yanlış bir olay ama becerikli ve bu işte ustalaşmış insanların elinde oluna adeta bir sanat gibi dans ediyor ve bunu otuz iki taşı olan bir oyunun gelmiş geçmiş en büyük algıyı yaratması ise bende asıl merakı ve saygıyı oluşturuyor.
Tüm bu düşünceler ile tüm zamanını geçirmiş ve kulübe gelmiştim. Günün geri kalanında binlerce fikri olan bu oyunu oynamak şah mat yaptığım insanları aşağlayıcı şekilde tebrik edip diğer oyunuma geçmek olacaktı. Klüpte açık ara fark ile diğer oyunculardan iyi olduğum için beni pek sevmezler hatta bir kaç defa beni atmak için kulüp başkanına baş vurmuşlar. Tatbiki oynadığım müsabakaların hiç birini kaybetmediğim ve klübün popülerliğini artırdığım için beni atmanın söz konusu olmayacağını söyledi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 22, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Düşüncelerin riskiWhere stories live. Discover now