1. BÖLÜM / yeni sınıf ARKADAŞI

16 0 0
                                    

MERHABA ! Ben Duygu 17 yaşımdayım ve bu nisan yani önümüzdeki hafta 18 ime gireceğim. Yeşil gözlerim var bu nedenle herkes beni anneme benzetir. Uzun saçlarım var. Çevremdekiler güzel olduğumu da düşünüyor, ben buna her ne kadar katılmasam da. İşte böyle sıkıcı normal yaşantısı olan ben.

Bugün her zamanki gibi okula gittim sırama oturdum ve kulaklığımla müzik dinlemeye başladım. Müziğe karşı hep bir ilgim olmuştur. Kulağımda another love çalıyordu. Sıramda beklerken sınıf giderek doluyordu. Sesler artığı için kulağımdaki kulaklığı çıkardım ve Nisa'nın gelmesini bekliyordum. Çok dışadönük biri değilimdir fakat belli başlı arkadaşlarım var . Onlar da küçüklüğümden beri beraber olduğumuz kişiler. Neyse nisa sınıfa geldi ve bende ayağa kalkıp selam verdim ve onun sırasına doğru ilerledim. Havadan sudan konuşmaya başladık. Ardından zil çaldı. Zil çaldıktan 2 dakika sonra hoca sınıfa girdi. bize bir sürprizi olduğunu söyledi biz hocanın sınav yapacağını zannederek gerilmeye başladık, arından hoca bir an girebilirsin dedi. Bir an anlamdım arkadan sınıfın geveze çocuğu Selim 'hocam sınavın gireceğini biliyoruz bari siz yapmayın.' dedi. Bir anda sınıf gülmeye başladı . Ben de minik bir kıkırdamayla gülüyordum derken, kapı açıldı içeriye kumral mavi gözlü uzun boylu bir çocuk girdiğinde sınıftaki bütün gülümseme gitti onun yerine bütün kızların gözünde süpernova patlamasına benzeyen bir parıltı oldu. Herkes bir anda şoka girmişti. hoca Kağan 'cım yanıma gel ve kendini tanıt dedi . Bir anda konuşmaya başlayan kağan büyüleyici sesiyle ben kağan demir sizin gibi 17 yaşındayım ve 18 yaşıma gireceğim dedi yani sizden de pek farklı değilim deyince arkadaki bir kızdan hayır bizimkilerden daha yakışıklısın sesi geldi bu Yeşim'di  gerçekten  de çok gıcık ve burnu havada bir kızdı . Kağanın yüzünde bir tebessüm varken hoca olaya dahil olup sınıfa lütfen sessiz olun dedi. Koca kağan'a nereye oturmak istersin diye sordu ve kağan sınıfa göz gezdirdi bir ara göz göze geldik. Ama utancımdan başka yere baktım ve kağan bir anda şuraya oturmak istiyorum dedi .Ne yani tam yanıma mı oturacaktı?

Kendinden emin bir şekilde yanıma doğru ilerledi ve oturdu . Sınıftan 'ooov' sesleri yükseliyordu. Gerçekten utanmıştım .Ama Yeşim'in yüzündeki o ifadeyi görmeye değerdi. Hoca 'bu kadar yeter demesiyle bütün yüzler hocaya döndü ve hoca derse başlayabiliriz. kitaplarınızı açın sayfa 149' demesiyle herkes önüne bakmaya başladı. Hoca masasına kağanı çağırdı ve bunlar bu seneki kitapların .'dedi kitaplar gerçekten fazlaydı hoca sınıfa göz gezdirirken hoca bana baktı ve 'arkadaşına neden kitaplarını taşımasında yardım etmiyordun?' dedi ve beni yanına çağırdı . hocanın masasına giderek kitapların bir kısmını alıp sıraya taşıdım. Kitapları kağana uzattım ve bana teşekkür etti  ben de rica ettim ve kitaplarımızı açıp derse başladık.

Derslerinde başarılıydı hocanın sorduğu çoğu şeyde parmağı kaldırıyordu. Ders bitimine doğru bana zilin kaçta çaldığını sordu ben tam on el...  derken zil çaldı ve birbirimize bakıp güldük. Ardından ilerleyerek sınıftan çıktı ve onunla beraber arkasından minik yok yok baya büyük bir kız gurubu çıktı bazıları birbirlerini bile itiyordu. gerçekten gülünçtü. Ardından yanıma Nisa geldi. Kızım çocuk taş dedi bunlar alıştığım tabirlerdi. Her gün en az 3 kişiye böyle derdi. Adından 'kızım senin yanına oturacağım deyince Yeşim'in yüzündeki ifadeyi görmeliydin' dedi. Ben de gördün deyip gülmeye başladık. Ardından sınıftan çıkıp dışarı çıktık. Boş bir bank arıyorduk ve bulduk ilk tenefüs kimse ayılamadığı için dışarı çıkardı bu nedenle boş bank bulmak imkansızdı. Ama 1 tane boş bank bulduk ve  yöne ilerlerken bir kız beni kenara itip kağanı çekiştirerek oraya oturdu. Halinden memnun gibi görünmeyen kağan anlaşılan kabalık yapmamak için bir şey demiyordu .Nisa onu kenara iten 12 /c sınıfından Melek'e 'salak mısın kızım sen' dedi. Melek ayağa kalktı. 'Sen kime salak diyorsun' dedi nisada çocuk rahatsız oluyor bıraksana dedi melek kağan'a yöneldi benden rahatsız oluyor musun deyince kağan yüzünü buruşturdu ve bir şey demedi ama bu evet demekti kız bir an kağanın  kolunu bırakıp 'ne haliniz varsa görün' deyip gitti kağan'da ayağa kalkıp 'gerçekten teşekkür ederim' dedi. 'Gelin oturun' dedi. Nisa 'ama sen' dedi 'ben içeri geçerim' deyince 'hayır, sen de otur' dedi 'yok teşekkür ederim' deyince Nisa 'lütfen' dedi ve kağan teşekkür ederek oturdu ve bana yöneldi 'bu arada derste adını sormayı unuttum' dedi. Ben de 'adım Duygu' dedim. Yüzünde bir gülümseme oldu . Anlam veremedim ama bir şey demedim. kağan Nisanın yanına oturdu ve sohbet etmeye başladık ben hep geri planda bırakıyordum kendimi daha doğrusu ben hiç konuşmadım diyebiliriz sadece ismimi söyledim. Sadece Nisa ile konuştular. Arada bana bakıyordu bende gözümü kaçırıyordum.  Sohbet çok güzel ilerlerken yani kağanla Nisa arasında ama olsun, zil çaldı. Üçümüz de ayağa kalktık ve sınıfa doğru yol aldık. Sınıfa çıktık kağan Nisa ile Nisa'nın sırasının yanında sohbet  etmeye devam ediyorlardı ve bende satılmışlığın verdiği hisle sırama oturdum, ve yanıma Mert geldi ve oturdu, nasıl olduğumu sordu bunu her gün yapardı ortaokul arkadaşımdı aynı lise ve aynı sınıf denk gelmiştik halen aynı sınıftayız galiba bana karşı bir şeyler hissediyor ama ben umutlanmasını istemiyorum. Bu nedene pek pas vermiyorum ama gerçekten iyi çocuktur. Her ne kadar yakışıklı olsa da kızların ona ettiği çıkma tekliflerini kabul etmez, bildiğim kadarıyla hiç sevgilisi olmadı. Ama boş verin. Yine yanıma oturdu ve sohbet etmeye tam başlıyacak iken kağan Mert'in yananına geldi ve hafif sinirli bir ifadeyle sırasından kalkmasını rica etti ama bir emir cümlesine benziyordu. Mert ayağa kalkıp sana ne? dedi. Kağan orası benim yerim deyince Mert bir an senin yerin orası olabilir ama Duygu'nun yanı benim yerim deyince sınıfta olan rutin 'ooov' sesleri yükseldi. Kağan buna hiç bir şey diyemedi ama sinirli olduğu belliydi. Sonrasında içeri hoca girdi ve çocuklar size bir süprizim daha  var deyince arkadan Selim 'hocam sınıfa yeni biri daha mı geldi?' deyince hoca 'gir' dedi herkes kapıya bakarken hoca sınıfın inek öğrencisi özge'yi yanına çağırıp kağıtları dağıtmasın söyleyince herkes sınıfa yeni öğrencinin değil sınavların gireceğini anladı. Sınıftan bir uğultu yükseldi ama yapacak bir şey yoktu. Sınavın 20. dakikasındayım derslerimde her ne kadar başarılı olsam da sorularla bakışmaktan başka bir şey yapmıyorum. Kağan'nın kağadına gözüm kaydı sınavın 1 sayfasını bitirmişti. Şok ediciydi bir anda bana baktı ve gülümsedi ardından sınavın arka tarafını da tamamladı ve kağıdın üst köşesine duygu özdemir yazdı ve bir anda ani bir hareket ile kağıtlarımız değiştirdi. Benim kağıdımı dolduruyordu. Benim kağan'ın kağıdına bakarken hoca duygu'cum kağıdın önünde kağan'ın önünde değil deyince sınıftan minik bir kıkırtı yükseldi ve hoca ayağa kalkıp yanıma geldi ve kağıdımı inceledi sonra eğilip pardon dedi ve kağıdımı aldı. Sırasına doğru ilerlerken kağan'a döndüm ve utana büzüle teşekkür ettim kağan her zamanki gibi minik bir şekilde gülümsedi ve 'ne demek' dedi. Kağıdı doldurmaya devam etti. Ardından dersin sonlarına doğru Kağan 'ne kadar zaman kaldı?' deyince tam cevap verecekken zil çaldı, bu 2. olmuştu ve gerçekten komikti. Beraber minik kahkahalar atarken Mert arkadan kağan'ın omzuna çarparak sınıftan dışarı çıktı. Moralimiz bozulmuştu ama kağan'a bunu dert etmemesini ve onunla muhattap olmasın diye ricada bulundum. O da bunu kabul etti . Arkamızdan Nisa geldi ve hadi dışarı çıkalım dedi ve kağanla aramıza girdi ve yürümeye başladı biz de onunla beraber arkadan yürüyorduk. Gerçekten ama gerçekten kendimi en yakın arkadaşım tarafından ilk defa satılmış hissediyordum pardon bu ilk değil ilkokulda melih'den hoşlanıyordu beni onlada satmıştı o sırada kafama dank etti nisa kağandan mı hoşlanıyordu?

ruhların kaçışıWhere stories live. Discover now