6.Bölüm: Ölüm Getiren Oyun

33K 1.6K 1.5K
                                    




Herkese merhaba,

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen^^

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

ÖLÜM GETİREN OYUN

Her acının yükü ağlamakla hafiflemezdi. Öyle acılar vardır ki, insanı ağlamaktan utanır hale getirirdi.

*


NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

Sara'nın aksine konforumu daha fazla önemsediğim için beyaz ayakkabılarımı giymiştim. Bütün gece rahatsız hissettirecek bir elbise giymek yerine kot ve crop giydiğim için mutluydum.

Sara'nın evine gittiğimde ayaküstü kapının önünde tanıştığım Nate ve Rose'un evlerinde verdikleri bir partiye gidiyorduk. Son model arabalarına, giyimlerine ve Sara'nın anlattıklarına bakıldığında epey zengin bir ailenin oğlu ve kızı oldukları açıkça belli oluyordu.

Bunların hiçbiri beni heyecanlandırmıyordu. Sara ise yanımda keyiften delirmek üzereydi.

Onun gibi parti için can atmıyordum ve bu yüzden de Ciera Malikanesi'ne yürümek istemiştim ancak ayağındaki topuklular yüzünden bu fikrime net bir tavırla karşı çıkmıştı.

"Geç kaldık." Huzursuzca kıpırdandı.

"Özel bir anı kaçırıyormuş gibi davranıyorsun."

Sara'nın evine kadar yürürken Ravebelg sıcaklarıyla baş edebilmek için saçlarımı at kuyruğu yapmıştım. Şimdi de çözmek için lastik tokayı çıkarıp bileğime geçirdim. Saçlarımda kat izi oluşması umurumda değildi. Ellerimle saçlarımı karıştırarak o görüntüyü kaybettim.

"Arkadaşlarımın partisine iki saat sonra gitmemeliyim."

"Kısacık vaktimizde duşta bacaklarını jiletlemeyip, gardırobun karşısında elbise seçmekle zaman öldürmeyip, makyajını beğenmeyip iki kere baştan yapmayıp, ojelerini sürmeyi son ana bırakmasaydın eğer ölüp bittiğin partiye daha erken gidebilirdik."

"Elbisemle uymuyorlardı." Tek elini ön koltukların arasındaki boşluğa doğru uzatıp taksinin içindeki yetersiz ışıkta yaldızlı ojelerini görmeye çalıştı. "Ama bunlar inci gibi parlıyor!" Mini eteğini çekiştirerek kalçasını örtüp ojeleriyle kıyaslamak için elbisenin üzerine elini koydu. "Harika oldular."

"Ne demezsin." Başımı camdan tarafa çevirerek söylendim.

"Bir şey mi dedin?"

"Ojelerin diyorum, harika oldular."

Sara gibi dertlerim olsun çok isterdim. Ojemin rengi, tırnağımın köşesi, rujumun taşması, uzun süre erkek arkadaşından uzak kalma sorunu... Ne dertler ama!

Bugünü hatırlamak bile istemiyordum. Genel anlamda dün geceyle başlayan ve tüm gün devam eden bir kâbus gibiydi. Annemin zırvalıkları, ilk iş günü, salonun camını yaptırma telaşı derken gün bir türlü bitmek bilmemişti.

OYUNCAK MÜZESİ (+18)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें